İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS) - Nedir

Karın ve bağırsak bölgelerinde çeşitli rahatsızlıklarla kendini gösteren yaygın bir bağırsak sendromudur.

İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS)

İrritabl bağırsak sendromu (İBS) karında ağrı ve kramplar, bağırsak hareketlerinde değişiklik (ishal, kabızlık ya da her ikisi), gaz, şişkinlik, bulantı ve diğer belirtilerle karakterize, yaygın bir bağırsak durumudur. İBS için tanınan bir tedavi yoktur. Hastalık hakkında çok fazla şey bilinmese ve hastalık çok iyi anlaşılamasa da, beslenmedeki değişiklikler, ilaç ve psikolojik tedavi ile belirtiler büyük ölçüde azaltılabilir ya da ortadan kaldırılabilir.

İBS daha önce kolit, spastik kolon, sinirsel kolon, spastik bağırsak ve fonksiyonel bağırsak bozukluğu olarak adlandırılan durum için günümüzde kullanılan addır. Bu isimlerden bazıları bugün geçerliliğini yitirmiş olan İBS’nin tamamen psikolojik bir durum ve hastanın hayal gücünün ürünü olduğu inancını yansıtır. Her ne kadar modern tıp stresin İBS’yi tetikleyebileceğini kabul etse de, tıp uzmanları İBS’nin gerçek bir fiziksel hastalık ya da saptanabilir spesifik özellikleri olan bir grup bozukluk olduğunda hemfikirdir. İBS’nin görülme sıklığı tam olarak bilinmemektedir. ABD’de yapılan anketler Amerikalıların %10-20’sinin ve hatta belki de %30’unun hayatlarının belli bir noktasında İBS yaşadıklarını gösterir. İBS ilk olarak genellikle genç yetişkinlik evresinde ortaya çıkar ve bütün vakaların yarısında belirtiler 35 yaştan önce başlar. İBS olan kadınların sayısı erkeklerin iki katı daha fazladır; bunun nedenleri henüz anlaşılamamıştır. Sindirim sistemi hastalıklarında uzman bir gastroenterolog tarafından görülen rahatsızlıkların büyük bir kısmını İBS oluşturmaktadır. Yine de İBS olanların ancak yarısı –belki de %15’i– bir doktora danışır.
 
İBS hayatı tehdit eden bir durum değildir. Bağırsak kanamasına ya da iltihabına neden olmadığı gibi başka bir bağırsak hastalığı ya da kanser oluşumuna da yol açmaz. İBS her ne kadar ömür boyu sürebilse de, vakaların %30'unda belirtiler sonunda kaybolur. Belirtiler yok edilemese bile, uygun tedavi ile genellikle hafifletilebilirler, böylece İBS sadece zaman zaman ortaya çıkan bir rahatsızlığa dönüşür. Bununla birlikte tedavi uzun süreli bağlılık gerektirir; iyileşmeyi fark edebilmesi için hastanın tedaviye altı ay ya da daha fazla devam etmesi gerekebilir.
İBS belirtileri gittikçe kötüleşmek yerine, şiddetlenip azalma eğilimindedir. İBS belirtileri arasında dışkılama ile hafifleyebilen bağırsak (karın) ağrısı; tek başına ya da değişimli olarak görülebilen ishal ile kabızlık yer alır. Kişiden kişiye değişebilecek diğer belirtiler arasında kramp, gaz, şişkinlik, bulantı, güçlü ve kontrol edilemez acil dışkılama isteği, bağırsak hareketi esnasında yapışkan sıvı (mukus) çıkışı ya da bağırsak hareketinin bitmesinin ardından bağırsakların hala tam olarak boşaltılmamış olduğu hissi yer alır. Roma kriterleri olarak bilinen, kabul edilen tanılama kriterleri İBS teşhisinden önce belirtilerin en az üç ay sürmesini ya da yinelemesini gerektirir.

Uzmanlar İBS vakalarının %70’inin hafif, %25’inin orta ve %5’inin şiddetli olarak tarif edilebileceğini belirtir. Hafif vakalarda belirtiler hafiftir. Her zaman belirtiler ortaya çıkmaz ve işi ya da normal aktiviteleri engellemez. Orta derecede İBS normal aktiviteleri önler ve psikolojik sorunlara neden olabilir. Şiddetli IBS olan kişiler beklenmedik anlarda tuvalete çıkma konusunda sürekli korku duyabilir. Genellikle normal bir hayat yaşamanın imkânsız olduğunu düşünürler ve bunun sonucunda engelleyici psikolojik sorunlar yaşarlar. Bazı kişilerde fiziksel ağrı sürekli ve yoğundur.

Teşhis 
İBS’nin teşhisi oldukça karmaşık bir iştir çünkü bozukluk fiziksel muayene ya da laboratuar testleri esnasında saptanabilen değişimlere yol açmaz. İBS’den şüphelenildiğinde doktor (bir aile doktoru ya da uzman) hastanın Roma kriterlerini karşılayıp karşılamadığını değerlendirir. Doktor İBS’ye benzeyen Crohn hastalığı ve ülseratif kolit gibi durumları eler. Bu bozukluklar standart bir sağlık geçmişinin alınması, fiziksel muayenenin ve laboratuar testlerinin yapılması ile elenir. Kan ve bağırsak parazitleri için test edilmek üzere hastadan dışkı örneği istenebilir. Bazı vakalarda röntgen, bağırsak inceleme ya da anüsten sokulan esnek bir cihaz (sigmoidoskop ya da kolonoskop) ile kolonun incelenmesi gerekir. Hastalardan iki ya da üç hafta boyunca, öğünler ve olaylara karşı duygusal tepkileri de kapsayan bir belirti günlüğü tutmaları istenir. Doktor, olası problem alanlarını saptamak için hastayla birlikte günlüğü gözden geçirebilir.
Araştırmacılar hâlâ İBS’nin nedenlerinden emin değildir. Fonksiyonel bozukluk dolarak anılmaktadır çünkü bunun kalın bağırsağın majör kısmındaki (kolon) aktivite değişikliklerinin sonucu olduğu düşünülmektedir. Yiyecekler mide ve ince bağırsak tarafından sindirildikten sonra, sindirilmeyen maddeler sıvı biçimde suyun ve tuzun emildiği kolona geçer. Bu süreç birkaç gün sürebilir. Öğün sonrası hariç bu periyodun çoğunluğunda, sağlıklı bir insanın kolonu, kaslar peristaltiz denilen dalga benzeri bir hareketle kasılırken sessizdir. Peristaltiz, sindirilmeyen maddeyi kolon duvarıyla temas ettirerek emilime yardımcı olur. Ayrıca katı ya da yarı katı dışkıya dönüşmüş olan sindirilmeyen gıdayı, dışkılamaya kadar bekleyeceği rektuma doğru iter. Ancak İBS durumunda peristaltizin normal ritmi ve yoğunluğu bozulmuştur.
 
Bazen peristaltiz çok azdır, bu da sindirilmeyen yiyeceklerin kolondan geçişini yavaşlatır ve kabızlığa neden olur. Bazen de çok fazladır, bu da zıt etkiyle ishale neden olur. Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, kolonunda her gün altı ila sekiz kasılma olan sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında, ishal olan İBS gönüllülerinde kasılma sayısının günde 25’e kadar çıkabildiğini ve kabızlık çeken İBS gönüllülerinde neredeyse hiç kasılma gerçekleşmediğini göstermiştir. Kasılma sayılarındaki farklılığın yanı sıra pek çok İBS gönüllüsünün kolonunda normalden daha geniş alanı etkileyen güçlü spazmodik kasılmalar gerçekleşmiştir.
 
Diyet
Bazı yiyecek ve içeceklerin İBS ataklarının tetiklenmesinde önemli bir rol oynağı görülür. Sağlıklı insanların hiçbir sıkıntı olmaksızın tüketebildiği yiyecek ve içecekler İBS hastalarında peristaltizi bozar; bu muhtemelen atakların neden yemeklerden kısa süre sonra olduğunu açıklayabilir. Çikolata, süt ürünleri, kafein (kahve, kola, çay vb. içeceklerde bulunur) ve fazla miktarda alkol başlıca suçlulardan bazılarıdır. Bazı diğer yiyecekler de problem olarak tanımlanmıştır ancak neyin tolere edilip neyin edilemeyeceği kişiye göre değişir. Karakteristik olarak İBS belirtileri nadiren gece gerçekleşir ve kişinin uykusunu böler. 2002’de yapılan bir araştırma bazı çocukların, başta elma ve şeftali olmak üzere, meyve sularındaki çeşitli şekerlerin emiliminde güçlük yaşadığını göstermiştir. İBS olan çocuklar bu meyve sularından bir ay süreyle uzak durduğunda, %46’sında İBS belirtilerinin iyileştiği görülmüştür. Bu vakalarda görülen düşük emilimin nedeni, elma ve şeftali suyunun glikoz şekerinden daha fazla früktoz içermesi olabilir.  Hemen hemen eşit miktarlarda glikoz ve früktoz içeren beyaz üzüm suyu daha kolay emilir.
 
Stres
Beyin ile bağırsaklar arasındaki yakın sinir sistemi bağlantıları nedeniyle stres, İBS’de önemli bir faktördür. Araştırmacılar sinir sistemindeki değişimler ile İBS arasındaki bütün bağlantıları henüz saptayamamış olsa da, hafif sindirim bozuklukları ile İBS arasındaki benzerliklere dikkat çeker. Sağlıklı insanların stres altında mide bozulmaları ve bulantısı yaşayabilmeleri gibi, İBS olan kişiler de strese aynı şekilde, ancak daha şiddetli olarak tepki verir. Son olarak, İBS belirtilerinin bazen menstrüasyon döneminde yoğunlaşması, kadın üreme hormonlarının başka bir tetikleyici olduğunu akla getirir. 2002 yılında yayımlanan bir çalışma İBS belirtilerinin kadınlarda daha kötü olduğunu ve İBS olan kadınlarda rektal hassasiyetin menstrüal döngü ile değiştiğini onaylamıştır. Bu, aynı zamanda sağlıklı kadınlarda olan benzer değişikliklerin karşılaştırıldığı ilk çalışmadır.
İBS’nin kesin nedeninin ne olduğu henüz bilinemediği için, kesin bir tedavi yöntemi de geliştirilmemiştir. Bu nedenle tedavi yöntemleri daha çok İBS’nin semptomlarını hafifletmeye yöneliktir. 

IBS’nin hafif seyrettiği kişiler basit hayat tarzı değişiklikleri ve diyetlerine dikkat ederek, bu hastalığın semptomlarından kurtulabilirler. Ancak semptomların orta şiddetli-şiddetli seyrettiği kişilerde diyet ve yaşam tarzı değişikliklerine ilaveten bir şeyler yapılması gerekir. Bahsedilen durumda aşağıdaki ilaçlar ya da yöntemlerin yardımcı olacağı düşünülmektedir:

Lif Takviyeleri: Eğer IBS sonucu kabızlık meydana geliyorsa diyetsel lif takviyeleriyle bu rahatsızlığın üstesünden gelmeniz mümkün olabilir.

Anti Diyareik İlaçlar: Eğer IBS nedeniyle diyare probleminiz varsa, antidiyareik ilaçlar ishali keserek rahatlamanıza yardımcı olabilir.
Gaz İçeriği Yüksek Yiyecek ve İçeceklerden Sakınmak: Eğer gaz probleminiz varsa gazlı içecekler, salatalar, ğişmemiş çiğ sebze ve meyvelerden (özellikle kabak, brokoli ve karnabahar) bilhassa kaçınmanız gerekebilir.

Antikolinerjik İlaçlar: Ağrılı bağırsak hastalıklarında bu tarz ilaçlar işe yarayabilmektedir.

Antidepresanlar: Eğer semptomlarınızın arasında ağrı ve depresyon gibi semptomlar da dahilse hekiminiz trisiklik antidepresanlar ya da SSRI grubundan bir antidepresan reçete edebilir. Bu sayede İBS semptomlarının şiddetlenmesinde rolü olan stres ve depresyonun önüne geçilebileceği düşünülmektedir.

Antibiyotikler: Eğer hekiminiz semptomların bağırsaklarınızda gelişen zararlı bakterilerden kaynaklandığını düşünüyorsa, bazı antibiyotik türlerini reçete edebilir.

Psikolojik Danışmanlık: Antidepresanların işe yaramadığı durumlarda bir psikolojik danışmandan yardım almak olumlu sonuçlar verebilir.

Özellikle İBS’ye Yönelik Olarak Geliştirilen İlaçlar:
Alosetron (Lotronex): Bu ilaç bağırsak kaslarını rahatlatarak bağırsaktaki gıdaların hareketini de yavaşlatır ve bu sayede ishalin önüne geçmede yardımcı olur. Ancak bu ilaç piyasaya sunulduktan bir süre sonra şiddetli komplikasyonlara neden olduğundan FDA tarafından piyasadan kaldırılmıştır. Daha sonra ancak çok şiddetli durumlarda ve konuda eğitim almış uzmanlar tarafından reçete edilebilecek şekilde olmak üzere ABD’de yeniden piyasaya sürülmüştür. Ancak bu ilacın erkeklere reçete edilmesine izin verilmemiştir.

Lubiproston (Amitiza): Bu ilaç kabızlıktan şikayetçi İBS hastalarına reçete edilmektedir. Bu nedenle bu ilaç şiddetli kabızlık ya da İBS sorunu olan hastalar için reçete edilmektedir.

İBS’yi kontrol altına almak için beslenmede yapılacak düzenlemeler önemlidir. Bazı hastalar için tam tahıllı ekmek ve gevrekler, kurutulmuş ve taze meyveler, ıspanak ve yulaf kepeği sindirim sistemi tahrişini azaltabilir. Bazıları içinse yüksek lifli diyet belirtileri daha da kötüleştirir. İBS olan pek çok hasta için alkol, kafein, şeker ve yağlı, gaz yapıcı ya da baharatlı yiyeceklerden uzak durmak belirtileri önlemektedir.
 
Stres ile tetiklenen ya da kötüleşen İBS belirtilerini azaltmak için birçok stres yönetme terapisi yardımcı olabilir. Bunlar arasında yoga, meditasyon, hipnoz, biofeedback egzersiz, kas gevşetme eğitimi, aromaterapi, hidroterapi ve refleksoloji yer alır. Refleksoloji çeşitli organlara ve vücut sistemlerine uyum getirmek için ayaktaki farklı bölgeleri manipüle etmeye odaklanan bir ayak masajı tekniğidir. Hidroterapi, girdaplı banyoda olduğu gibi teröpatik suyun kullanımıdır. Kişiye düşünce ve hayalde canlandırma teknikleri yoluyla kas gerilimini ve ilişkili ağrıları kontrol altına almayı öğreten biofeedback de İBS tedavisi için bir tedavi seçeneğidir. Biofeedback tedavilerinde, hastanın alnına yerleştirilen sensörler, hastadaki kas gerilimi ve stres seviyesinin görsel ya da işitsel okumasının takip edilebilmesi için özel bir makineye bağlıdır. Gevşeme ve zihinde canlandırma egzersizleri sayesinde hasta gerilimi azaltmayı öğrenir ve biofeedback donanımına bağlı olan sensör okuması yoluyla gayretinin sonuçlarını anında görür ya da duyar. Teknik bir kez öğrenildikten sonra hasta kasın gerginliği ile gevşemesi hissi arasındaki farkı tanıyabilir ve ayırt edebilir. Böylece hasta, biofeedback donanımına artık ihtiyaç duymaz, ağrı ve gerilimle baş edebilmesi için kendi kendine yönetebileceği, güçlü ve taşınabilir bir tedavi aracına sahip olur.
 
Tahriş olmuş ya da alevlenmiş sindirim sistemini yatıştırmak için bir herbalist (bitki uzmanı) ya da holistik sağlık pratisyeni eşekkulağıkökü (Symphytumofficinale), şerbetçiotu (Humulus lupulus), İzlanda likeni (Cetraria islandica), İrlanda likeni (Chondruscrispus), hatmi kökü (Althaea officinalis), yulaf (Avena sativa), ayva tohumu (Cydonia oblonga) ve karaağaç (Ulmus rubra) da dahil olmak üzere bir ya da birkaç bitki tavsiye edebilir.
 
Gazla ilişkili İBS’yi yatıştıran bitkiler (karminatif olarak bilinirler) arasında melekotu (Angelica archangelica), anason (Pimpinella anisum), Frenk kimyonu (Carumcarvi), Arnavutbiberi (Capsicum annuum), Alman papatyası(Matricaria recutita), zencefil (Zingiber officinale), kekik (Thymus vulgaris) ve nane (Menthapiperata ) yer alır. İBS ile ilişkili ishalin tedavisinde demleme su rezenesi (Filipendula ulmaria) faydalı olabilir. Sarıçalı (Berberis vulgaris), psilyumovata tohumu, karahindibakökü (Taraxacum officinale), meyankökü (Glycyrrhiza glabra) ve sarı kuzu kulağı (Rumex crispus) gibi bitkilerin de kabızlığı yatıştırmaya yardımcı olabilecek laksatif (müshil) etkisi vardır. Revantkökü (Rheum palmatum), akdiken (Rhamnus catharticus) ve cascara (Rhamnus purshiana) gibi daha güçlü müshil bitkiler sadece bir sağlık uzmanının talimatı ile alınmalıdır. Ağrı benzeri krampları olan ya da kolik olan kişiler Alman papatyası (Matricaria recutita), kedi otu olarak bilinen valeryen (Valerianaofficinalis), melisa (Melissa officinalis), zencefil (Zingiber officinale) ve yaban patatesi (Dioscorea villosa) gibi antispazmodik bitkilerden fayda görebilir. 

Homeopati, vücudun doğal bağışıklık tepkisinin uyarılması ile tedavi eden, belirtilere benzer etkiler yaratan çokça seyreltilmiş kürler kullanır. Homeopatik hekim İBS ile ilişkili kramp ve ağrıyı hafifletmek için belladonna, colocynthis (acı salatalık), magnezya fosfat (Magnesia phosphorica) ya da yabani serbetçiotu (Bryonia alba) önerebilir. Bütün homeopatik kürlerde olduğu gibi reçete kişinin genel belirtilerine, ruhsal durumuna ve tabiatına bağlıdır.
 
Akupunktur ve güdümlü imgeleme İBS belirtilerini tedavi etmekte faydalı bir araç olabilir. Akupunktur insan vücudundaki enerji akımını dengelemek amacıyla ince iğnelerin aku-noktaları olarak bilinen vücut derisindeki hedeflenen bölgelere batırılarak yerleştirilmesini içerir. Akupunktur uzmanı İBS belirtilerini iyileştirmek için aku-noktalarına sıcak bitki gibi ısı kaynaklarının uygulanmasını içeren moksibüsyon da kullanabilir. Güdümlü imgeleme teknikleri ise, İBS'den kaynaklanan rahatsızlıkla daha iyi baş etmesi ve vücudunu gevşetmesi için hastalara huzurlu ve yatıştırıcı sahneleri ya da durumları zihninde canlandırmasını öğretir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye