Oksijen/Ozon Terapisi - Nedir

Oksijen, ozon veya hidrojen peroksidin gaz ya da su yoluyla verildiği birkaç farklı uygulama için kullanılan terimdir.

Oksijen/Ozon Terapisi

Oksijen/ozon terapisi oksijen, ozon veya hidrojen peroksidin hastalık mikroorganizmalarını öldürmek, hücresel fonksiyonu iyileştirmek ve hasarlı dokuların iyileşmesini hızlandırmak için gaz ya da su yoluyla verildiği birkaç farklı uygulama için kullanılan terimdir. Biyo-oksidatif terapilerin arkasındaki mantık, vücudun antioksidan ihtiyacının karşılanması koşuluyla, bazı oksidatif maddelerin kullanımının oksijenin kan dolaşımından hücrelere doğru hareketini uyaracağı düşüncesidir. Dokularda daha yüksek seviyelerde oksijen olması sayesinde, hasarlı doku hücreleri ile birlikte bakteri ve virüsler ölür. Sağlıklı hücreler yaşamaya devam eder ve daha hızlı çoğalır. Sonuç ise daha güçlü bir bağışıklık sistemidir. Oksijenin bir formu olan ozon ya da O3, havanın ya da oksijenin içinden ultraviyole ışınlar ya da elektrik kıvılcımı geçtiğinde ortaya çıkar. Antioksidan vitaminlerin aksine, serbest radikaller yaratan toksik bir gazdır. Ancak vücudu istila etmiş olan zararlı yabancı organizmalarda gerçekleştiği zaman oksidasyon yararlıdır. Ozon pek çok hastalığa ait bakterileri ve virüsleri etkisiz hale getirir. Oksijen, ozon ve hidrojen peroksit çeşitli biçimlerde tedavi edici olarak kullanılmıştır.

Hiperbarik Oksijen Terapisi (HBO): Hiperbarik oksijen terapisinde (HBO) hasta, 90 dakika ila 2 saatlik bir süre için saf oksijen soluyacağı basınçlı bir odada durur. HBO, anestezi için kullanılan maskelere benzeyen, tam oturan bir maske ile de uygulanabilir. Küçük çocuklar için bir nazal kateter de kullanılabilir.

Ozon terapisi çeşitli biçimlerde uygulanabilir:
  • İntramüsküler (kas içine) enjeksiyon: Oksijen ve ozon karışımı kalça kaslarının içine enjekte edilir.
  • Rektal insüflasyon: Oksijen ve ozon karışımı rektumdan verilir ve bağırsaklardan emilir.
  • Otohemoterapi: Hastadan 10-15 mL kan alınır; bu kana oksijen ve ozon karışımı verilir ve kan yeniden hastaya enjekte edilir.
  • Eklemler arası enjeksiyon: Artriti, romatizmayı ve diğer eklem hastalıklarını tedavi etmek için hastanın eklemlerine ozonlu su enjekte edilir.
  • Ozonlu su: Yaraları, yanıkları ve cilt enfeksiyonlarını temizlemek ya da dental cerrahinin ardından ağzı tedavi etmek için kullanılan suya kabarcık olarak ozon verilir.
  • Ozonlu yağ: Ozon zeytinyağı veya yalancı safran yağına kabarcık olarak verilerek, mantar enfeksiyonlarını, böcek ısırıklarını, akne ve cilt problemlerini tedavi etmek için kullanılan bir krem oluşturulur.
  • Ozon torbalama: Tedavi edilecek alan, içine ozon ve oksijenin pompalandığı hava geçirmez bir torba ile sarılır; bu da vücut dokularının karışımı emmesine olanak verir.
Hidrojen Peroksit 
Hidrojen peroksit damardan % 0.03 solüsyon olarak, yavaşça, 1 ila 3 saatlik bir zaman içinde verilir. Tedaviler kronik hastalıklar için haftada 1 uygulanır ancak zatürre veya grip gibi akut hastalıklarda günlük olarak verilebilir. İntravenöz hidrojen peroksit terapisinin süresi, hastanın ve tedavi edilen hastalığın tipine göre 1 ila 20 tedavi arasında değişebilir. %0.03 hidrojen peroksit enjeksiyonları romatoid ve osteoartritin tedavisi için de kullanılabilir. Solüsyon doğrudan iltihaplı ekleme enjekte edilir. Hidrojen peroksit eklem sertliği, sedef hastalığı ve mantar enfeksiyonların tedavisi için harici olarak da kullanılır. Hasta, içine 0,5 litre %35 oranında gıdada kullanılabilir hidrojen peroksit (gıda endüstrisinde dezenfektan olarak kullanılan bir preparat) eklenmiş olan sıcak su dolu bir küvette en az 20 dakika kalır.
Oksijenin ve ozon terapisinin çeşitli türleri, 19. yüzyılın sonlarından bu yana kullanılmaktadır. Tedavi amaçlı kaydedilmiş ilk oksijen kullanımı 1879'da, Dr. J. A. Fontaine tarafından gerçekleştirilmişti. 1950’lerde hiperbarik oksijen tedavisi kanser araştırmacıları tarafından kullanıldı. Hiperbarik, oksijenin normal hava basıncından daha yüksek basınç altında verilmesi anlamına gelir. Son zamanlarda oksijen terapisi ana akım tüketiciler için hızlı bir arınma olarak pazarlanmaktadır. Hava alanlarında ve büyük şehirlerde oksijen barlar bulunabilir ve 20 dakikalık seanslarda ortalama 25 liraya saf oksijen sunulmaktadır. Her ne kadar savunucuları oksijen solumanın vücudu arındıracağını iddia etse de çoğu tıp hekimi buna katılmamaktadır. Dahası oksijen, ciddi akciğer hastalıkları olan kişiler için zararlı olabilir ve bu kişiler asla kendi başlarına oksijen tedavisi almamalıdır.

Ozon 1856’dan beri Avrupa hastanelerindeki ameliyathaneleri dezenfekte etmek için ve 1860’tan bu yana Almanya’daki pek çok şehrin su kaynaklarını arındırmak için kullanılmaktadır. Ancak 1915’te Albert Wolff adındaki Alman doktor deri hastalıklarını tedavi etmek için kullanmaya başlayana kadar, ozon hastaları tedavi etmek için kullanılmamıştır. I. Dünya Savaşı esnasında Alman Ordusu ozonu yaraları ve anaerobik enfeksiyonları tedavi etmek için kullanmıştır. 1950’lerde pek çok Alman doktor kanseri tedavi etmek için temel iyileştirici yöntemlerin yanında ozon da kullanmıştır. 1990’ların sonlarından itibaren Almanya’da yaklaşık 8000 pratisyenin uygulamalarında ozonu kullandığı tahmin edilmektedir. Bu kişiler arasında tıp hekimleri, natüropatlar ve homeopatlar yer alır.

Hidrojen peroksit ise, marketlerde ve eczanelerde kolayca bulunabilen ve küçük kesikler ile sıyrıkları temizlemede antiseptik olarak kullanılan reçetesiz preparatlar olarak çoğu kişi tarafından bilinmektedir. İntravenöz (damar içi) infüzyon olarak ilk kez 1920’de Hindistan’da, ciddi biçimde zatürreden hastalanmış olan 25 Hintli hastayı tedavi etmek için bir İngiliz doktor olan T. H. Oliver tarafından kullanılmıştır. Bu hastalığa ait standart ölüm oranı %80 iken Oliver’in hastalarında ölüm oranı %48 olmuştu. 1920’lerde William Koch isimli bir Amerikalı doktor kanser tedavisi olarak hidrojen peroksidi denemiştir. FDA ile yasal bir mücadelenin ardından Amerika’yı terk etmiştir. 1960’ların başlarında Baylor Üniversitesi’ndeki araştırmacılar hidrojen peroksidin atardamarlardaki plakları temizlemedeki etkilerini ve kanser tedavisindeki faydalarını araştırmıştır ancak bulgular büyük ölçüde görmezden gelinmiştir.
Oksijen ve ozon terapilerinin hastalara şu şekillerde fayda sağladığı düşünülmektedir:
  • Beyaz kan hücresi üretimini uyararak
  • Virüsleri öldürerek (ozon ve hidrojen peroksit)
  • Vücut dokularına akan kandaki oksijenin hücrelere ulaşımını iyileştirerek
  • Petrokimyasalların bozulumunu hızlandırarak
  • İnterferon ve tümör nekrozu faktörü oluşumunu artırması sonucu vücudun enfeksiyonlar ve kanserlerle savaşmasına yardımcı olarak
  • Antioksidan enzimlerinin verimliliğini artırarak
  • Kırmızı kan hücresi zarlarının verim ve esnekliğini artırarak
  • Sitrik asit döngüsünün hızlanması sonucu vücudun temel metabolizmasını uyararak
Oksijen genellikle hastaya gaz olarak verilir; ozon oksijen ile gaz olarak karıştırılır ya da suya veya yağa kabarcık olarak verilir; hidrojen peroksit ise %0.03 oranında bir solüsyon şeklinde intravenöz enjeksiyon olarak ya da %35 oranında harici hidroterapi olarak verilir.
Oksijen/ozon terapileri ile ilgilenen hastalar, tedavi almadan önce bir doktora danışmalıdır. Hiperbarik oksijen tedavisi, akciğerleri saran boşlukta hava veya gazın olduğu bir durum olan akciğer sönmesi hastalarına verilmemelidir. Akciğer sönmesi, göğüs ameliyatı, amfizem, orta kulak ameliyatı, kontrol edilmeyen yüksek ateş, üst solunum yolu enfeksiyonları, nöbet veya kırmızı kan hücresi bozuklukları öyküsü olan kişiler oksijen/ozon terapisi için uygun adaylar değillerdir. Bunun yanı sıra hastalar, oksijenin yüksek oranda yanıcı olduğunun bilincinde olmalıdır. Eğer tedaviler yanlış biçimde ya da deneyimsiz kimselerce verilirse, yangın riski vardır.

Oksijen ve ozon terapisinin tipik yan etkileri arasında yükselen kan basıncı ve uçarken gerçekleşen basınca benzer bir kulak basıncı yer olabilir. Aynı zamanda yan etkiler arasında baş ağrısı, parmaklarda uyuşma, göz merceklerinde geçici değişiklik ve nöbetler yer alabilir.
Oksijen/ozon terapileri, Avrupa’da ABD’de olduğuna nazaran daha yaygın biçimde kabul görmektedir. Halihazırda bu terapiler üzerine en yoğun araştırmalar, eski Sovyetler Birliği ve Küba’da yürütülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde Baylor araştırmacılarının çalışması izlenmemiştir. 2000 yılında ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne bağlı Alternatif Tıp Ofisi (şu anki ismi Ulusal Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Merkezi veya NCCAM’dir) oksijen/ozon terapileri üzerine klinik deneyler yürütürken 2003’ten bu yana bu çalışmalar durdurulmuştur.Yakın zamanda Avrupa'da ozon terapisi üzerine yapılan araştırmalar arasında kasların serbest haldeyken oksijenlenmesi, vasküler bozuklukların tedavisi ve lombar disk fıtıklarından kaynaklanan ağrının yatıştırılması üzerine yürütülen çalışmalar yer alır. 2003 yılının sonlarından bu yana ABD’de benzer çalışmalar yapılmamaktadır.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye