Onlu Yaşlarda Beslenme - Nedir

Gençlerin gelişmelerine yardımcı olacak ve gelecekte olası hastalıklardan koruyacak sağlıklı gıdalar yemelerini sağlamaya odaklanır.

Onlu Yaşlarda Beslenme

Onlu yaşlarda beslenme, gençlerin büyümelerine ve normal biçimde gelişmelerine yardımcı olacak ve aynı zamanda onları obezite ve gelecekteki olası hastalıklardan koruyacak sağlıklı gıdalar yemelerini sağlamaya odaklanır. Aşağıdaki araştırmalar ve tıp uzmanları tarafından tavsiye edilen diyetsel yönergeler uygun beslenmeyi destekler. Yönergeler, onlu yaşlardaki gençlerin ergenliğe ve yetişkinliğe geçiş aşamasında ihtiyaç duydukları vitamin ve mineralleri sağlamak için farklı gıda gruplarından seçimler içerir. ABD Tarım Bakanlığı’nın (USDA) Gıda Yönergesi Piramidi bir ergenin süt, sebze, meyve, yağlar ve et gibi her gıda grubundan günde kaç porsiyon yemesi gerektiğini önerir. Ayrıca ebeveynlerin yönergeye kesin biçimde bağlı kalarak, çocuklarının gelişen vücutlarını ve aktif hayat tarzlarını desteklemek için gerekli olan vitamin, mineral ve kalorileri sağlayan dengeli bir diyetle beslenmelerini sağlayabileceklerini iddia eder.  

Tavsiyelere rağmen, onlu yaşlardaki gençlerin çoğunun beslenme kalitesi olması gerektiği gibi değildir. Bugün ABD’de yaşları 6 ila 19 yaş arasında olan, yaklaşık 9 milyon çocuk vardır. 12 ila 19 yaşları arasındaki gençlerde kilo problemleri 1980'lerden bu yana üç kat artmıştır. Vücut kitle indeksi (VKİ), bir çocuğun (veya yetişkinin) zayıf veya fazla kilolu olup olmadığını veya fazla kilolu olma riski olup olmadığını değerlendirmek için kullanılan bir ölçüm sistemidir. Pediatristler bir çocuğun VKİ’ni değerlendirmek için bu çocuğun düzenli kontrolleri esnasında alınan boy ve kilo ölçümlerini kullanır. Aynı boydaki, aynı yaştaki ve cinsiyetteki gençlerden %85 oranında daha fazla kilosu olanlar fazla kilolu olarak kabul edilir. Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) bu oranın %95’in üzerinde olması durumunu obezite olarak kabul eder. Gençlere, ailelerine, okullara ve diğer ilgililere sağlıklı beslenme seçimleri yapmalarında yardımcı olmak için USDA yönergeleri aşağıdaki günlük gıda seçimlerini önerir.
  • 6-11 porsiyon ekmek, tahıl, pirinç, makarna
  • 3-5 porsiyon sebze
  • 2-4 porsiyon meyve
  • 2-3 porsiyon süt ürünleri
  • 2-3 porsiyon et, balık, kümes hayvanı, baklagiller
Yağlar ve tatlılar piramidin üst kısmında yer alsa da gerçek bir gıda grubu olarak kabul edilmez. Onlar diğer gruplar içindeki birçok gıdada da bulunur ve tedbirli biçimde kullanılmalıdır. USDA, günlük kalorinin yalnız yaklaşık % 30’unun yağdan alınması gerektiğini söyler. Kalsiyum gereksinimleri özellikle gençler için önemlidir, oysa çalışmalar genç erkeklerin yaklaşık %60’ının, kızların ise % 85’inin günlük alınması önerilen kalsiyum miktarını alamadığını göstermiştir. Kalsiyum kemikleri ve dişleri güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda yetişkin yaşlarda kemiklerin zayıflamasına ve yoğunluğunun azalmasına neden olan ağrılı bir durum olan osteoporozun önlenmesinde de önemlidir. Gençlerin günde 1,200–1,500 mg kalsiyum tüketmesi gerekir. İyi kalsiyum kaynaklarından bazıları şunlardır:
  • Az yağlı süt: 1 fincanda 300 mg.
  • Beyaz fasulye: 0,5 fincanda 115 mg
  • Az yağlı yoğurt: 225 gr.da 300 mg
  • Turunç: Orta boy portakalda ortalama 40–50 mg
Ergen sağlığı ve gelişimi için demir gereksinimleri de çok önemlidir. Gençlerin günde 12-15 mg demir alması gerekir. Her bir gıda grubunda çeşitli demir kaynakları bulunur. Bazıları şunlardır:
  • Fıstık ezmesi
  • Tam tahıllı ekmek
  • Ispanak
  • Yeşil fasulye ve lima fasulyesi
  • Sığır, kümes hayvanları ya da balık eti
  • Çilek
Osteoporozu ve menopoz sonrası kadınlardaki diğer sorunları önleyecek olan güçlü kemik ve kasların gelişiminde genç kadınlar için önerilen günlük kalsiyum ve demir miktarları daha fazladır. Genç erkeklerinse en azından minimum gereksinimlere ihtiyacı vardır.
İnsanlar, bitkilerden farklı olarak, fonksiyonlarını gerçekleştirmek için besin üretemezler. Yüzyıllar boyunca her kültür kendi geleneksel diyetini geliştirmiştir. Batı medeniyetinin modern zamanlarında, bu diyetlerin pek çoğu ulaşılması kolay, yağlı ve şekerli gıdalara dönüşerek çocuklarda ve ergenlerde dahi obeziteye yol açmıştır.

Besin seçimleri üzerine tavsiyeler dilin gelişiminden çok daha önceye dayanmaktadır; ancak sağlıklı beslenme alanında ilk bilimsel-temelli yaklaşım muhtemelen 100 yıl önce başlamıştır. ABD Tarım Bakanlığı’ndaki (USDA) Deneme İstasyonu Ofisi’nin ilk yöneticisi ve besinsel araştırmalar alanında bir öncü olan W. O. Atwater bir gıda rehberi için gereken bileşenlerin bazılarını geliştirmiştir. Atwater protein, yağ, karbonhidrat, mineral ve yaygın kullanılan gıdaların yakıt değerleri hakkındaki verilerle gıda tablolarını yaratmıştır. Günümüzde kullanılanlara benzeyen gıda grupları üzerine gıda rehberleri ilk kez 1916’da USDA yayınlarında yayımlanmış ve beslenme uzmanı Caroline L. Hunt tarafından geliştirilmiştir. İlk günlük gıda rehberi de, "Küçük Çocuklar için Gıdalar” başlığı altında yayımlanmıştır. 1930’ların başlarında ABD’deki Büyük Buhran, ailelerin ekonomik olarak tasarrufa gitmelerine yol açtığında, USDA sağlıklı gıdaların nasıl daha ucuza bulunacağı üzerine tavsiyelerde bulunmuştur. ABD Ulusal Bilim Akademisi Gıda ve Beslenme Kurulu 1941’de kalori ve esansiyel besinler için, Diyetle Alınması Önerilen Miktarları (RDA) yayınlamıştır. Bu liste protein, demir, kalsiyum, A, C ve D Vitaminleri, tiamin, riboflavin ve niasin olmak üzere dokuz besinden oluşmaktadır.

İlk yönergelerin yayınlanmasını takip eden yıllar boyunca öneriler tartışıldı ve gözden geçirilerek düzeltildi. Yeni gıda rehberi ilk kez 1984'de bir gıda çarkı olarak sunuldu. USDA porsiyon ve gıda seçimleri vasıtasıyla sağlıklı beslenmeyi görsel olarak sunmanın en etkin yöntemi üzerine yapılan yoğun araştırmaların ardından, yiyecek gruplarını göstermek için ilk kez 1992’de bir piramit kullanmıştır. Her ne kadar yıllar içinde değişmiş olsa da, yiyecek gruplarını temsil etmekte hala piramit kullanılmaktadır ve 2005 yılında yönergeler tekrar gözden geçirilmiştir.
Gıda Kılavuzu Piramidi ve diğer sağlıklı beslenme önerileri genellikle iki yaş ve üstü çocuklar için geçerlidir. Ana ve ara öğünleri planlamak için başlangıç noktası olarak kullanıldığında, bu mantıklı önerilerin onlu yaşlardaki gençlerin günlük diyetlerine uygulanması, yetişkinliğe adım atmadan önce iyi yeme alışkanlıklarının kazanılmasını teşvik edebilir. Bu da gençlerin zihinsel ve fiziksel bakımdan gelişmelerini sağlarken, gelecekte aşırı yemek yeme ya da yeme bozukluğu ile ilgili sorunları önlemeye de yardımcı olacaktır. 

Pek çok beslenme uzmanı, onlu yaşlardaki gençlerin önerilen tüm besin gruplarını içeren dengeli bir diyetle beslendiklerinde, vitamin takviyeleri almaya ihtiyaç duymayacakları konusunda hemfikirdir. Ayrıca, çeşitli gıdalarla dengelenmiş bir diyetle beslenmek, gençlere büyümeleri ve ruh sağlıkları için önemli olan fiziksel aktiviteleri için gereken enerjiyi verecek ve obeziteyi kontrol altında tutacaktır.
Çeşitli sağlıklı gıdalar sunulursa ve iyi yeme alışkanlığı genç yaşta edinilirse, çocukların doğru yiyecekleri alması çok kolay olur. Birçok kitap, dergi ve internet sitesi, sağlıklı gıdaları ilgi çekici hale getirmek için ilginç ipuçları sunar. Bu kaynakların pek çoğu gençlere yöneliktir ve belli açıklamalar içerir. Her besin grubu için birtakım öneriler vardır:
  • Tam tahıllı ekmekler, şekersiz tahıl, rafine edilmemiş pirinç, tam tahıllı kraker, mısır ekmeği, İngiliz muffini, pirinç kek de dahil olmak üzere ekmekler, tahıllar, makarnalar
  • Kuşkonmaz, pancar, brokoli, havuç, mısır, yeşil ve kırmızı biber, yeşil fasulye, lahana, bezelye, balkabağı, tatlı patates, domates, kabak ya da sebze suyu gibi pişmiş ya da çiğ sebzeden oluşan sebze porsiyonları
  • Elma, muz, kavun, kayısı, şeftali, meyve kokteyli, erik, greyfurt, kivi, nektarin, çilek, karpuz da dahil olmak üzere bütün meyve tercihleri
  • Süt, az yağlı yoğurtlar, peynir ve az yağlı peynir, krema, dondurma, buzlu süt ve zaman zaman da dondurma gibi iyi süt kaynakları
  • Et, balık, kümes hayvanları ve baklagiller, yağsız et, kuru fasulye, yer fıstığı ezmesi, kabuklu deniz ürünleri, kuru bezelye, mercimek, tofu
Bir gencin diyetindeki yağı azaltmak için ebeveynler az-yağlı ya da yağsız süte geçiş yapabilir; kırmızı etin yağını kesip atabilir ya da kümes hayvanlarının derisini çıkarabilir, margarin ve tereyağı kullanımını azaltabilir, ızgara ve buğulama gibi düşük yağlı pişirme yöntemleri kullanabilir ve lif bakımından zengin yiyecekler sunabilir. Taze salatalar veya pişmiş gıdalara yulaf veya buğday kepeği eklemek diyetteki lif miktarını artırabilir. Süt, peynir, tofu ve somon iyi kalsiyum kaynaklarıdır. Meyve smoothie'leri, milkshake'ler için iyi alternatiflerdir.

Gençlerin, günde üç öğün yemek yemesi ve kahvaltıyı atlamamaları önemlidir. Araştırmalar kahvaltıyı atlayan çocukların ve gençlerin daha fazla konsantrasyon problemi yaşadığını ve okuldaki performanslarının kötü olduğunu göstermiştir. Çocukluk ve ergenlik döneminde kahvaltıyı atlamak aynı zamanda obezite ve kalp hastalığı gibi ileride oluşabilecek sağlık sorunlarıyla da ilişkilidir.

Günümüz gençliğinin obezite sorunundan, yetişkin ve çocuk porsiyonlarının büyük olması, kolay hazırlanan tuzlu atıştırmalıklar, ucuz ve hızlı hazırlanan fast-food gıdalar da dahil pek çok faktör sorumlu olabilse de, sorunun çözülmesi için okullara odaklanılmaktadır. Akademik derslere daha fazla önem verilmesi nedeniyle beden eğitimi dersleri daha azdır. Bazı uzmanlar spor salonlarının öylece durduğunu ve öğrencilerin ilgisini çeken aktivitelerin yeterli olmadığını ifade eder. Okuldaki öğle yemekleri genellikle dengeli bir beslenme sağlar ancak pek çok okulda aynı zamanda "büfeler" ya da gazlı içecek, şekerli, yağlı, tuzlu çerez makineleri vardır. Gençlerin çoğu okul öğle yemekleri yerine bu atıştırmalıkları tercih eder.

ABD’de okullardaki sorunla mücadele için, Ekim 2002'de Sağlıklı Okul Zirvesi yapılmıştır.  Bu zirveye 30'dan fazla ulusal eğitim, spor, beslenme ve sağlık kuruluşunun yanı sıra 450 okul yöneticisi, hükümet liderleri, gıda servisi yöneticileri, danışmanlar, diyetisyenler, hemşireler, sağlık ve spor öğretmenlerinden temsilciler katıldı. O zamandan bu yana ABD’de ülke çapında pek çok okul, fiziksel eğitim programlarının geliştirilmesi, okul kampüslerindeki atıştırmalık yiyecek satan makineler ile büfelerde satılan yiyeceklerin değiştirilmesi ya da kaldırılması için çalışılmaktadır. Gençleri eğitmek ve onlara evde, okulda ya da kampüs dışında sağlıklı alternatifler seçmelerinde yardımcı olmak da sorunun çözülmesine katkı sağlayabilir.

Her iki ebeveyn de genellikle uzun saatler çalıştığından, evde ebeveynler de kolay hazırlanan atıştırmalıklar ve fast-food gıdaları tercih etmektedir. Büyük porsiyonların yanı sıra dışarıda yapılan fiziksel aktiviteler yerine televizyon karşısında geçirilen zamanın artması ile günümüz gençleri obez olmaktadır. Gençler daha az besleyici gıda tercihleri yapmakta ve bu alışkanlıklarla büyümektedir. Pek çok uzman evde sağlıklı atıştırmalıkların depolanmasının ve gençlerin hareket etmesini sağlamanın yardımcı olacağını söyler. Ayrıca, birçok kaynak ebeveynlerin aileleri için fast-food gıdalara daha sağlıklı alternatifler bulmasına yardımcı olabilir. Öneriler arasında hafta sonları yemek pişirme ve yoğun hafta içi günleri için bu yemekleri dondurmak ve hızlı, sağlıklı yemek tarifleri için yemek kitapları veya internet kaynaklarına başvurmak yer alır. Pişirme spreyleri kullanmak, kızartma yerine kavurma ya da suda pişirme yöntemlerinin kullanılması yoluyla daha az yağ ile basit pişirme usulleri gençler ve yetişkinlere yardımcı olur. Ayrıca, gençlere öğün zamanından önce sağlıklı atıştırmalıklar sunmak, onları sağlıksız atıştırmalıklardan uzak tutacak ve akşam yemeğinde aşırı miktarda yemek yeme ihtimallerini azaltacaktır.

Çok aktif olan ve spor faaliyetlerine katılan gençler de sağlıklı bir beslenmeye ihtiyaç duyar.  Birçok sporcu genç özellikle de bir müsabakadan bir gece önce hazırlanmak için karbonhidrat veya protein yüklemesi yapılması gerektiği gibi öneriler duyar. Ancak uzmanlar aslında en iyi antrenmanın Gıda Piramidine bağlı kalmak olduğunu söyler. Sporcu gençler, tam tahıllı pirinç, makarna, ekmek ve tahıl gibi kompleks karbonhidrat porsiyonları yiyebilir. Biraz ekstra protein alınması güçlü kaslar için faydalıdır ancak sporculara ya da herhangi bir insana çok fazla yemek yemek ya da sadece tek bir gıda grubundan tüketmek yerine dengeli bir beslenme tavsiye edilir. Aktif bir genç erkeğin günde yaklaşık 2800 kaloriye ihtiyacı vardır; her bir gıda grubundan, önerilen en yüksek porsiyon miktarını tüketmesi gerekir. Aktif bir genç kızın ise günde ortalama 2200 kaloriye ihtiyacı vardır ve her bir gıda grubundan önerilen ortalama porsiyon miktarını tüketmesi gerekir. Aktif olmayan ve aşırı kilolu olan gençler her bir gıda grubu için önerilen porsiyon sayılarından daha azını yemeli ve günlük yağ ve şeker tüketimini azaltmalıdır.

Tüm gençlerin bol su içmesi gerekse de, spor yapanların daha da fazla su tüketmesi gerekir.  Bazı uzmanlar sıvı tüketiminde hatırlanması kolay bir formül önererek her bir yarım saatlik fiziksel aktivite için bir bardak sıvı alınması gerektiğini ifade eder. Susuzluğun başka bir göstergesi de gencin idrar rengidir. Bir gencin idrarı berrak veya soluk limonata rengiyse, yeterince sıvı içiyor demektir. Elma suyu gibi koyu renkli idrar, çok az hidrasyonun göstergesidir ve bu durumda genç dehidrasyon veya sıcak çarpması tehlikesi altındadır.

Çeşitli nedenlerle, bazı gençler vejetaryen diyetler uygular. Bazı insanlar vejetaryen diyetin çocuk ve gençler için zararlı olduğundan endişe duyar ancak genel olarak gençler önerilen Gıda Rehberi Piramidini takip ediyorsa ve iyi yemek seçimleri yapıyorsa, vejetaryen diyet sağlıklı olabilir. 6 ila 17 yaş arasındaki çocukların yaklaşık % 2’si hiç et, balık veya tavuk eti yemez. 2003 yılı başlarında yapılan bir ankette, vejetaryen olan ergenlerin daha az gazlı içecek içtiği ve daha az fast-food yediği görülmüştür. Vejetaryen gençlerin normalde et veya et ürünlerinden elde edilen bazı vitaminleri telafi etmek için vitamin takviyesi alması gerekebilir; bir hekim veya uzman bir diyetisyen gerekli olan takviyenin uygun miktarını belirlemeye yardımcı olabilir.
Birçok genç ve ebeveyn, gençlerdeki kilo problemleri için popüler diyetlere yönelmemeleri konusunda zaman zaman uyarılır. Diyetlerin ve piyasadaki diyet ürünlerinin çoğunun yetişkinler için uzun vadedeki etkinlikleri klinik çalışmalarda kanıtlanmamıştır; ayrıca çocuk ve ergenlerdeki kilo problemleri için etkin ve güvenli bir çözüm oldukları da klinik çalışmalarla kesinlikle desteklenmemektedir. Genellikle gençler, diyet planları ile ilgili öne sürülen iddialar karşısında daha savunmasızdır. Ebeveynler çocuklarının bu diyetleri araştırmalarına yardım etmeli ya da diyetlerin etkinliklerinin değerlendirilmesi için onların bir hekim ya da sağlık uzmanıyla görüşmelerini sağlamalıdır.

Aktivite, gıda grupları ve porsiyonlar için yönergelere uymanın yanında bir doktor, diyetisyen ya da gerektiği gibi eğitimli bir profesyonel ile görüşülmesi obezite için en iyi çözümdür. Ayrıca, kiloları ve dış görünüşleri hakkında çok fazla endişelenen ergenlerde sosyal kaygılar ile anoreksiya ve bulimia gibi yeme bozuklukları gelişebilir. Örneğin Amerika’da ergenlik çağındaki kızların üçte biri fazla kilolarını kontrol etmek için kendi kendine kusma, aşırı laksatif kullanımı, diyet hapları ve su hapları gibi sağlıksız yöntemler kullanmaktadır.

Anoreksiya genellikle şişman olmaktan aşırı derecede korkan genç kız ve genç kadınlarda oluşur. Anoreksiya olan kişiler hemen hemen hiç yemek yemez, yedikleri gıdalar üzerine de saplantıları vardır. Anoreksiya olan bir genç kız, yediği her parça gıdayı bile tartabilir, tüm kalorileri sayabilir veya tükettiği kalorileri yakmak için aşırı zorlayıcı egzersizler yapabilir. Anoreksiya ve normal diyet arasındaki fark, kilo kaybı konusunda takıntılı olmak ve formda olmanın da ötesinde, bedeli ne olursa olsun, mümkün olduğunca ince olma arzusudur. Anoreksiyayı işaret eden koşullar normalin %20 oranında altında kilo kaybı, aç olduğunu reddetme, aşırı egzersiz, şişman hissetme ve sosyal etkinliklerden uzaklaşmadır.

Bulimia olan gençler birkaç saat içinde aşırı derecede yemek yer ve daha sonra kusarak veya laksatif alarak hızlı bir şekilde bunlardan kurtulur. Bu aşırı yeme ve kusma veya müshil kullanarak yenileni atma davranışını fark etmek anoreksiyadan daha zordur çünkü kişi fazla kilolu olabilir. Bulimianın işaretleri arasında aşırı miktarda yeme, yemeklerden hemen sonra sık sık sık tuvalete gitme, aşırı yemek yemeye rağmen kilo almama ve laksatif veya diüretik kullanımı yer alır.
Sadece yağda çözünen A, D, K ve E vitaminlerinin ender olsa da, potansiyel olarak toksik (zehirli) olan yan etkileri vardır.

Gerçek Vitamin ve Mineraller Kitabı adlı kitaplarında Sheri Lieberman ve Nancy Bruning bunu şu şekilde ifade eder: "Aslında sadece çok az sayıda vitamin ve mineralin, D vitamini haricinde hepsi geri döndürülebilir olan, bilinen toksisitesi vardır. Yeterince fazla alırsanız her şey –saf su bile– zehirli olabilir. Ancak vitamin ve mineraller yeryüzündeki en güvenli maddelerdendir ve zehirli olmaları için çok fazla miktarda alınmaları gerekir.” Ayrıca ilaç tedavisi almak ya da bir sağlık sorununun olması gibi etmenlerin vitamin/mineral ihtiyacını etkileyebileceğini ekleyerek, kişinin hekimi beslenme konusunda çok bilgili değilse, nitelikli bir beslenme uzmanı ile birlikte çalışmanın ideal olduğuna işaret ederler. Kitapta D vitamini ile ilgili olarak şu ifadeler yer alır: "Birçok araştırmaya göre günde 1000 IU D vitamini güvenli görünmektedir. Bu miktarı aşmanın hem faydalı hem de olumsuz etkileri hala tartışmalıdır. D vitamini doz aşımı geri döndürülemez ve ölümcül olabilir. D vitamininin çok fazla miktarlarda alındığının belirtileri mide bulantısı, iştah kaybı, baş ağrısı, ishal, yorgunluk, huzursuzluk, akciğerler, böbrekler ve hatta kemiklerde yumuşak doku kalsifikasyonudur (dokuda çözünmeyen kireç tuzları olması).”  D vitamini (400 IU) genellikle küçük bir A vitamini (5000 IU) tablet ya da kapsülü ile birlikte satılır.

Lieberman ve Bruning balık karaciğeri yağı veya sentetik palmitattan alınan aktif A vitamininin karaciğerde depolandığını; 15000 IU’nun bebeklerde sorunlara neden olabileceğini, ancak bu aktif A vitamini zehirlenmesi belirtilerinin ortaya çıkması için aylar boyunca günde 100.000 IU kullanımının gerektiğini söyler. Beta-karoten biçimindeki A vitamini toksisite riski olmadan alınabilir.Her gün 800-1200 IU dozlarda alındığında Lieberman/Bruning iyi belgelenmiş hiçbir E vitamini zehirlenmesine raslanmadığını söyler. Günde ortalama 1200 IU’nun üzerinde alındığında E vitamininin şişkinlik, ishal, mide bulantısı, baş ağrısı, kalp çarpıntısı ve bayılma gibi yan etkileri bildirilmiştir, ancak dozunun azaltılması ile bu etkiler tamamen geri döndürülmüştür. K vitamini sağlıklı bir beslenme aracılığı ile kolayca elde edilir ve eksiklikleri özellikle çocuklarda nadirdir. Kanamayı önlemek için yeni doğan bebeklere ve ameliyat öncesi kan pıhtılaşma sorunları olan insanlar için profilaktik (koruyucu) olarak verilir. Lieberman/Bruning çok fazla miktarda K vitamininin başlıca etkisinin kırmızı kan hücrelerinin normalden daha çabuk öldüğü ve daha sonra vücut tarafından olağan biçimde yenilenemediği durum olan anemi olduğunu izah eder.

Bir genç, normal kilosunun %15’inin altında olduğunda, hayati organları işler tutmak için yeterli miktarda vücut yağına sahip olmayabilir. Kişi iyi beslenmediğinde, vücudu açken olduğu gibi yavaşlar ve kan basıncı, nabzı ve nefes hızı düşer. Anoreksiya olan kızlarda genellikle adet kanamaları kesilir. Anoreksikler, enerji ve konsantrasyon eksikliğinin yanı sıra sersemlik de yaşayabilir. Anemik hale gelebilir, kemikleri kırılganlaşabilir ve bu da kalp, karaciğer ve böbreklere zarar verebilir. En şiddetli vakalarda ise yetersiz beslenme yaşayabilir veya hatta durum ölümle sonuçlanabilir.  

Bulimiada ise tekrarlayan kusmalar, sürekli mide ağrısına neden olur. Aynı zamanda mide ve böbreklere zarar verebilir. Ayrıca kusma mide asitleri ağza geldiğinde diş çürümesine neden olabilir. Bulimia olan genç kızlarda da adet döngüleri durabilir. Sürekli kusma aynı zamanda bulimik kişilerin çok fazla potasyum minerali kaybetmelerine neden olabilir; bu da kalp problemleri ve hatta ölüme yol açabilir.
Amerika Tıp Birliği (AMA) gıda seçimlerinin çoğunu, birçok araştırma yoluyla ABD Tarım Departmanı ve ABD İnsan Hizmetleri Departmanı tarafından geliştirilmiş olan Amerikalılar için Diyet Yönergeleri’ne dayandırır. Yönergeler ABD Hastalık Kontrol Merkezleri (CDC) ulusal anketleri de dahil olmak üzere birçok kaynaktan elde edilir.

Gençler için beslenmenin önemini kabul etmekse başka bir meseledir. CDC 2000 raporu, gençlerin çoğunun sağlıklı beslenme temellerini bildiğini ancak gerçekte sadece çok azının önerilere uyduğunu göstermiştir. Gençler özetle çoğu zaman sağlıksız gıdaları tercih eder. Odak gruplarında, 8. ve 9. sınıflardaki bazı gençler, bir spor faaliyetine katılmadan da önce sağlıklı gıdalar yediğini bildirmiş, ancak çoğunluğu mevcut davranışlarının hayatlarının bu zamanında sağlıklarını etkilemediğini düşündüğünü ifade etmiştir.
Nitelikli diyetisyenler ve beslenme uzmanları, beslenme üzerine bir lisans, yüksek lisans veya doktora derecesine ve resmen tanınmış bir üniversiteye ait diyet diplomasına sahip olabilir. Devamlı eğitim ile sürekli olarak bilgilerini güncellemeleri gereklidir. Bu uzmanlar Amerikan Diyetetik Derneği aracılığıyla, çocuk ve ergen kilo yönetimi konusunda eğitim belgesi de dahil olmak üzere, kendi alanlarında sertifika elde edebilirler. Pediatristlerin tıp doktoru (MD) veya osteopati doktoru (DO) dereceleri vardır ve bazı çocukluk çağı hastalıkları ve tedavisi konusunda uzmandırlar. Ebeveynler alternatif tıp alanında natüropatlar ve homeopatlara başvurmayı tercih edebilirler.

Tıp Doktoru Andrew Weil, natüropatların ‘yeni çağın’ ilerisinde oldukları izlenimine sahip olduklarını söyleyerek natüropatik tıbbın yararlarına dikkat çeker. "Natüropati hidroterapi (su terapisi), masaj, beslenme ve bitkisel tedavilere vurgu yaparak Eski Avrupa’nın sağlık kaplıcaları ve spaları geleneğinden gelir." Natüropatlar bilim alanında iyi eğitilmişlerdir ve beslenme ve bitkisel ilaçlar konusunda alopatik doktorların sahip olmayabileceği deneyime sahiplerdir. Natüropati, ilaç kullanımı ve ameliyattan kaçınarak vücudun doğal iyileşme potansiyeli üzerine odaklanan bir genel felsefeye dayanır. Ancak, natüropatik doktorlar, akupunktur, beden çalışması, bitki uzmanlığı ve homeopati gibi tedaviler kullanarak, farklı stillere odaklanabilir. Natüropatlar çoğunlukla Batı’da olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’nde sadece birkaç eyalette lisanslıdır. Dr. Weil’e göre, "Çocukluk hastalıkları, tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları, sinüzit, jinekolojik sorunlar ve geleneksel doktorların sadece baskılayıcı tedaviler uyguladığı tüm rahatsızlıklar için iyi bir natüropata danışmaya değerdir. Natüropatlar insanlara sağlıklı yaşam tarzları oluşturmalarında yardımcı olan danışmanlar olarak faydalı olabilirler."  

Homeopatiye gelince, Dr. Weil’in disiplin için olumlu geribildirimleri vardır. Homeopati, 200 yıllık bir geçmişi olan bir sistemdir. Homeopatlar vücudun iyileşmesini teşvik etmek için enerji alanı üzerinde çalışan seyreltilmiş doğal şifa çalışmaları kullanır. Tıp hekimi, osteopat, natüropat, kiropraktik uzmanlar ya da uzman olmayan kişiler de homeopatik hekim olabilir. 

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye