Skinner Releasing Enstitüsü (SRI), Skinner Releasing Tekniği’ni (SRT) öğreterek farkındalığı, bütünlüğü, empatiyi ve yaratıcı hareketi artırmayı hedefler. Joan Skinner tarafından yaratılan SRT, "tüm releasing (açığa çıkarma) tekniklerinin anası” olarak görülmektedir ve tüm dünyada öğretilmektedir. SRT’nin dansın öğretilmesini ve sahnelenmesini değiştirdiği düşünülmektedir.
Herkes içsel koordinasyon ve hayvanlardaki gibi bir zarafetle dansçı olarak doğar. Zaman geçtikçe bu doğal yetenekle bağlantı kaybedilir. SRT, "geride bırakmak” konseptini çalıştırır, stresi geride bırakmak, vücudumuzdaki gerginliği geride bırakmak, ne olması gerektiğiyle ilgili önyargıları geride bırakmak, utanmaktan korkmayı geride bırakmak ve vücudumuzun dansa uygun olmadığı inancını geride bırakmak gibi. Sonunda enerji ve güç keşfedilir, doğal düzen tekrar fark edilir, güç ve esneklik artar, yaratıcılık uyanır.
SRT profesyonel dansçılara, aktörlere, müzisyenlere ve tüm sanatçılara, yaralanma geçirmiş kişilere ve herhangi bir hareket çalışması yapan kişilere faydalı olabilir. Çoğu kişinin hayatlarında çok yönlü açılma ve geliştirme etkileriyle katalizör etkisi yapmaktadır. SRT sınıfları dönüşümün güçlü bir aracı olarak resimleri kullanır. Derslerin bir kısmı partnerli temas çalışmaları içerir ve edinilmiş tutma alışkanlıklarını ilk defa sorgulamayı sağlar. Zaman zaman öğretici, hareketin teknik kısmını çalıştırırken güdümlü resimlerle zihni sakinleştirir, öğrencileri derin bir bütünlük hissine yönlendirir ve hayal gücünü harekete geçirir. Hareketler giderek açılır, bazen yavaşça, bazen şaşırtıcı ve yeni şekillerde. Teknik faktörlerin yaratıcı faktörlerle birleştirilmesi Skinner Releasing yaklaşımın en kendine has tarafıdır. Fiziki kısmı hayal gücüyle birleştirmek ikisinin toplamından daha büyük bir gücü açığa çıkarır.
SRT derslerinin bazı kısımları beyin dalgalarının yavaşladığı ve bilinç altına yolculuk yapılan "derin durumlar” içerir. Bu mod meditasyona benzer: hisler artar ve öğrenmeye açık hale gelinir. Bu durumdan harekete geçmek, hatta bazen sadece hareketi hayal etmek şaşırtıcı dönüşümlere sebep olabilir. İnsanların çoğu yepyeni şekillerde hareket etmeye başladıklarını fark eder.
Sınıf ortamı sakindir; resimler çeşitli müziklerle birleştirilip, katılımcıları rahat, güvenli bir atmosfere sokar. Her kişi kendi hızıyla ilerleyerek, doğal zarafetine ve yaratıcı dürtülerine ulaşır. Tutuş yerine çok yönlü genişleme sayesinde denge bulunur, evrenin güçleriyle hizaya gelinir. Sadece fiziksel vücudun değil çevreleyen enerjilerin de dikkate alındığı deneysel ve içgüdüsel bir yaklaşımdır. Derslerde ne kadar hareket edilirse edilsin öncesinden daha yüksek bir enerjiye sahip olunmasını ve fikirlerin akışını sağlamayı amaçlar.