Psikoterapi - Kökeni

Psikolojik ya da duygusal problemlerin, sözlü ve sözlü olmayan iletişim yollarıyla tedavi edilmesidir.

Psikoterapi

Psikoterapi, nevroz ya da kişilik bozuklukları gibi psikolojik ya da duygusal problemlerin, sözlü ve sözlü olmayan iletişim yollarıyla tedavi edilmesi şeklinde tanımlanabilir. Bu, psikolojik distresin, özel eğitimli bir terapist ile konuşma ve sıkıntıyı hafifletmek için ilaç tedavisi dışında yeni baş etme yöntemleri öğrenme yoluyla tedavisidir. Kısa dönemde amacı, kişinin kendisini daha iyi tanımasını ve başkalarıyla ilişkilerindeki farkındalığını arttırmasına yardımcı olmaktır. Psikoterapi kişilere, bilinçsiz düşünceleri, hisleri ve güdülerinin daha çok farkında olmaları konusunda yardımcı olmak için gerçekleştirilir. Psikoterapinin daha uzun vadedeki amacı, kişilerin yıkıcı davranış modellerini daha sağlıklı ve daha başarılı davranış modelleriyle değiştirmelerini mümkün kılmaktır.

Klasik Freud'cu psikoterapi genellikle haftada üç ila beş kez, 50 dakikalık seanslar halinde uygulanır. Hasta, terapist ile konuşurken bir kanepeye uzanır. Freud'cu terapi günümüzde karakteristik olarak yıllarca devam eden tedaviyi gerektirir, oysa Freud’un zamanında bu gerekli görülmezdi. Jung'cu, danışma, hümanistik, Gestalt ya da davranış terapisi de dahil pek çok bireysel psikoterapi türü haftalık olarak (ya da gerekli görülürse daha sık) gerçekleştirilir. Kişinin terapisti ile terapistinin muayenehanesinde görüştüğü bu terapiler bir yıldan uzun ya da kısa sürebilir. Grup terapisi çeşitli biçimlerde gerçekleştirilebilir. Eğitimli bir grup terapist, birbirleri ile etkileşimlerinden fayda sağlayacaklarını düşündükleri insanları seçer ve bir araya getirir. Genellikle 5 ila 10 kişiden oluşan bu grup terapilerinde, özel eğitimli bir terapist, grup tartışmalarına rehberlik eder ve ortaya çıkan sorun ve meseleleri irdeler ve değerlendirir.

Çocuk psikoterapisi de, yetişkin psikoterapi ile aynı amaçla – yani iletişim yolu ile duygusal problemlerin tedavisi için – gerçekleştirilir. Aralarındaki en belirgin fark ise, çocuk psikoterapisinin çocuğun gelişimini onaylaması gerektiğidir. Bunun anlamı, terapistin sadece hastayla konuşmak yerine, oyun gibi farklı teknikler kullanabileceğidir.

Ruhsal bozuklukların tedavisindeki yeni bir yönelim ise, nevrotik durumları iyileştirmek için kullanılan ilaç tedavisi ile birleştirilen kısa psikoterapi seansları uygulamaktır. Bir başka kısa süreli psikoterapiye de kriz müdahalesi adı verilir ve bu, kişilerin bir yakının ölümü gibi hayatlarındaki bir krizle baş etmelerine yardımcı olmak amacıyla kullanılır.

PSİKOTERAPİNİN TÜRLERİ
Tür Tanım Disiplinler Savunucuları

Psikoanaliz
Aklın üç kısımdan oluştuğunu öne sürer; alt benlik (hedonisttir), benlik (mantıklıdır) ve süper ego (ahlakçıdır). Bunların dinamikleri bilinçaltında oluşur.
Rüya yorumlama, serbest çağrışım, Jung'cu analiz, Gestalt terapisi.
Sigmund Freud

Psikodinamik
Psikanalize dayanan psikodinamik yaklaşım davranış ve kişiliğin bilinçsiz arzulardan ve çocukluk dönemi çatışmalarından ileri geldiğine inanır. Psikanaliz, Jung'cu analiz, Gestalt terapisi, Danışan-odaklı terapi, somatik veya beden terapileri Sigmund Freud, Carl Jung, Alfred Adler, Erich Fromm, karen Horney, Erik Erikson ve Frederick (Fritz) Perls

Davranışsal Terapi
Çeşitli davranış değiştirme teknikleri ve teorilerini kapsar.
Girişkenlik eğitimi/sosyal beceri eğitimi, edimsel koşullanma, hipnoz/hipnoterapi, seks terapisi, sistematik duyarsızlaştırma, vb.
Joseph Wolpe

Bilişsel
(Kognitif) Terapi
Düşüncelerin davranışlar üzerindeki etkisine odaklanır. Rasyonel-emotif terapi ve gerçeklik terapisi. Albert Ellis, William Glasser

Bilişsel Davranış Terapisi
İdrakın, duyguların ve davranışların inşasını ve yeniden inşasına odaklanan çeşitli teknikleri ifade eder. Davranışsal terapi, bilişsel terapi, Aaron Beck, Albert Ellis

Aile Sistemleri
Davranışların aile dinamiklerinden etkilendiğine inanır ve aile içi ilişkileri değiştirmeye çalışır. Aile terapisi Murray Bowen
Diyalektik Davranış Terapisi

Bilişsel davranışsal terapi tekniklerini Budist meditatif yöntemler ile birleştirir. Bilişsel davranış terapisi, duygu regülasyonu, farkındalık, kabullenme, stres toleransı. Marsha M. Linehan

Sistematik Desensitizasyon Terapisi
Fobiler ve anksiete bozukluklarıyla başa çıkmaya odaklanan bir davranış terapisi türüdür. Davranış terapisi, rahatlama eğitimi. Joseph Wolpe
Bireyler Arası Terapi

Bireyler arası faktörlerin psikolojik problemler üzerinde oldukça etkili olduğunu düşünür. Zaman limitli bir terapidir. Psikodinamik, bilişsel davranış terapisi Gerald Klerman, Myrna Weissman
Oyun Terapisi

3 - 11 yaş arası çocukların tecrübeleri ve bilgileri konusunda oyun aracılığıyla iletişime geçilir. Direktif oyun terapisi, Direktif olmayan oyun terapisi Hermine Hug-Hellmuth, Melanie Klein, Anna Freud, Carl Rogers, Virginia Axline

Psikodinamik yaklaşım psikanaliz yöntemleri ve ilkelerinden türetilmiştir, ayrıca psikanaliz, Jung'cu analiz, Gestalt terapisi, danışan odaklı terapi ve bazı somatik ya da beden terapileri ile diğer psikoterapileri de kapsar. Psikanaliz Avusturyalı hekim Sigmund Freud’un (1856–1939) ve onu takip eden Carl Jung, Alfred Adler, Erich Freud, Karen Horney ve Erik Erikson’un çalışmalarına dayanan bir terapidir. Psikanalitik terapinin temeli, davranış ve kişiliğin bilinçsiz istekler ve çocukluktan kalma çatışmalarla ilişkili olduğu inancına dayanır. 

Frederick (Fritz) Perls tarafından geliştirilen Gestalt terapi ben-merkezli farkındalık ve kişinin kendi davranışının sorumluluğunu alması prensiplerini vurgular. Carl Rogers tarafından tasarlanan danışan odaklı terapi, kendini anlama ve değişim için gerekli kaynakların kişinin içinde olduğu görüşünü ileri sürmüştür. Bu görüş dahilinde terapist hastayı hiçbir şekilde yönlendirmez, hoşgörülü bir ortamda kişiyi kendi duygularını dile getirmeye, kendi sorunlarını tanımlamaya, kendi davranışlarını yorumlamaya özendirir. 

Somatik ve beden terapileri arasında; dans terapisi, holotropik nefes çalışması ve Reich terapisi yer alır. Davranışsal yaklaşım, girişkenlik eğitimi/sosyal beceri eğitimi, edimsel koşullanma, hipnoz/hipnoterapi, seks terapisi, sistematik duyarsızlaştırma gibi terapileri de kapsayan çeşitli davranış değiştirme tekniklerini ve teorilerini içerir. Sistematik duyarsızlaştırma, hastanın gevşediği ve terapistin bazı sahneleri zihninde hayal etmesi için danışanı yönlendirdiği, derin kas gevşetme ve emotif (heyecansal) imgeleme egzersizlerinin bir birleşimidir. Bu sahnelerde en küçükten en büyüğe doğru bir sıra izleyecek olan, danışanın korkularına dair unsurlar yer alır; terapist danışanı izleyerek, onun bu gevşemiş halini korumaya çalışarak ondan bu sahneleri zihninde canlandırmasını ister. 

Bilişsel yaklaşım ise düşüncelerin davranışı etkilemesi konusundaki rolünü vurgular. Rasyonel-emotif terapi ve gerçeklik terapisi bilişsel yaklaşım örneklerindendir. Albert Ellis 1950’lerin ortalarında rasyonel–emotif terapiye öncülük etmiştir. Bu terapi insanları üzen şeyin, olayların kendisi değil de, kişilerin olaylara karşı takındıkları tutum olduğu inancına dayanır. Ellis’in terapisinin amacı, terapist yardımı ve konuşma terapisi sayesinde insanların olaylara karşı tutumunu tarafsız ve sağlam bir yöne çevirmektir. Gerçeklik terapisi ise William Glasser tarafından geliştirilmiştir ve insanların kendi kompleks ihtiyaçlarını tatmin etmeye çalıştıkları ve bu tatmini sağlamak için bir davranışı benimsedikleri görüşüne dayanır. 

Aile sistemleri yaklaşımı, çeşitli biçimlerdeki aile terapilerini kapsar ve aile içindeki ilişkileri değiştirmeye çalışır. Aile terapisi davranış ve problemleri, bir aile bireyine bağlamaktansa aile içi etkileşimlerin bir sonucu olarak görür. Murray Bowen tarafından geliştirilen bir teori, ayrımlaşma-bireyselleşme ile kardeşin pozisyonunu da içeren sekiz temel kavramdan oluşan tümleşik bir sisteme dönüşmüştür. Bu sistem kişinin aile sistemi ile temasta kalırken, bir taraftan da aileden ayrımlaşmasına yardım eder. Bu yaklaşımların pratik uygulamasında psikoterapi çeşitli biçimler alabilir. En yaygın uygulanan biçimi; olumlu ruhsal değişimi hasta (ya da danışan) ve terapistin birlikte gerçekleştirmeleridir. 

Arthur Janov tarafından 1960larda geliştirilen Primal terapi, insanların kompulsif ya da nevrotik davranışlardan kurtulabilmesi için zamanında bir şekilde bastırılmış olan duygularla birlikte erken yaşam deneyimlerini yeniden yaşamaları gerektiği varsayımına dayanır. Eric Berne’nin çalışmalarına dayanan ve 1970’lerde kabul gören transaksiyonel analiz bütün insanların çeşitli zamanlarda, ya ebeveyn ya da çocuk rolünü üstlendiğini ve kişiye belli bir zamanda hangi rolü üstlendiğini tespit etmesini ve bu rolün uygun olup olmadığını değerlendirmesini öğretir.
Psikoterapinin genel anlamda kabul edilen amaçları şunlardır:
  1. Kişinin kendi ruhsal durumunu anlamasında ve kavramasında iyileşme. Bu basit biçimde kişinin kendi zayıflıklarını ve güçlü yönlerini bilmekten, ruhsal bir hastalığın işaretleri olan belirtileri anlama ile içsel duyguların derin farkındalığı ve kabulüne kadar değişkenlik gösterebilir.
  2. Engelleyici çatışmaların ya da kişinin mutlu ve üretken bir hayat yaşamasını önleyen duygusal mücadelelerin olumlu biçimde çözümlenmesi.
  3. Kendi dayanıklılığı ve yetenekleri konusunda daha gerçekçi ve olumlu bir değerlendirme yaparak kişinin benlik kabulünü artırması.
  4. Hastanın problemlerle baş etme yolları ya da çözümler bulabilmesi için, daha iyi ya da daha etkin ve başarılı araçlar geliştirmesi.
  5. Hayat koşullarıyla baş etmek için sağlıklı ve normal araçların ihtiyaç duyulduğunda anımsanması ve kullanılması amacıyla, ego yapısının ya da benlik duygusunun genel anlamda güçlendirilmesi.
Bu beş amacın da tutarlı bir şekilde her zaman gerçekleştirilebildiğini ispatlayan kesin bir çalışma olmasa da; hem hasta, hem de toplum merkezli psikiyatrik tedavi programlarının neredeyse hepsinde, psikoterapinin türlerinden biri de uygulanır.
Pek çok biçimiyle psikoterapi yüzyılı aşkın süredir tüm dünyada kabul edilmekte ve uygulanmaktadır. Ruhsal bozuklukların geçerli tedavisi olarak uygulanan psikoterapi genellikle sigorta kapsamındadır. Çeşitli psikoterapi türlerinin farklı amaçları olduğu ve ruhsal hastalıkların iyileşme işaretleri kesin biçimde ölçülemediği için, psikoterapinin etkinliğini değerlendirmek güçtür. Genel kural olarak psikoterapi tedavisi gören insanların çoğunluğu fark edilir fayda sağlar. Ancak araştırmalar terapi alan herkese yardım edilemeyeceğini, ya da diğerleri kadar faydalı olunamayacağını hatta bazılarına terapinin zarar verebileceğini göstermiştir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye