Çevre Terapisi - Dikkat Edilmesi Gerekenler

Çevresel faktörlerin sebep olduğu birçok problemi, bu faktörleri uzaklaştırarak tedavi eden yöntemdir.

Çevre Terapisi

Çevre tıbbı olarak da bilinen ve daha önceden klinik ekoloji olarak adlandırılan çevre terapisi çevresel faktörlerin sebep olduğu durumların tanısı ve tedavisidir. Çevre terapisi öncelikle, hastalığın çevresel sebeplerini belirleyerek hastaları tedavi eder. Bir sonraki adım çevresel sebepleri ortadan kaldırmak ve tüm potansiyel toksinlere maruz kalma oranını azaltmaktır. Vücudu toksik maddelerden temizlemek, toksinlerden arındırmak ve genel (holistik) sağaltımı ve iyileşmeyi desteklemek tedavi sürecinin diğer bileşenleridir.

Çevresel tıbbı uygulayan birisinin tedavi maliyeti uygulayıcının eğitimine bağlı olarak değişebilir. Maliyetler eğitimli tıp uzmanlarına danışılarak karşılaştırılabilir. Uygulayıcılar geleneksel olarak eğitim almış tıp doktorları, çevre tıbbında doktoraları olan araştırmacılar veya homeopatlar, Ayurvedik tıp uygulayıcıları, geleneksel Çin tıbbı uygulayıcıları ve natüropatlar gibi alternatif tıp uygulayıcıları olabilir. Tedavi masrafları problemleri belirlemek için gereken testlerin türüne ve sayısına; ardından da gereken sağaltım terapilerine bağlı olarak değişir. Çoğu sigorta özellikle uygulamacı ruhsatlı bir tıp doktoru ise çevresel terapinin masraflarını karşılar. Tüketiciler sigorta şirketlerinin poliçelerinin kapsamlarından haberdar olmalıdırlar.

Çevresel Hastalığın Teşhisi
Çevresel terapistler hastalığa sebep olan çevresel faktörleri belirlemek için kapsamlı testler kullanırlar. Bu faktörler enfeksiyonu, alerjiyi, bağımlılıkları ve toksik kimyasalları içerir. Çevresel hastalıkları olanların sık sık karşılaştıkları enfeksiyonlara parazitler, bakteriler, virüsler ve mantar sebep olabilir. Problemleri gösterebilecek çeşitli bedensel fonksiyonları ölçmek için kan, idrar, dışkı ve saç analizi kullanılır. Çevresel terapistlerinin kan, idrar ve diğer tanısal testlerde uzmanlaşmış, gelişmiş laboratuarlara erişimi vardır. Çevresel hastalık için test yaparken karaciğer fonksiyonu yakından incelenir çünkü karaciğer vücutta toksik bileşimlerin uzaklaştırılmasından birinci derecede sorumlu organdır. Bir başka yararlı test çinko eksikliği testidir, ağır metal zehirlenmesini saptayabilir. Hepsi de çevrede bulunan kurşun, cıva, arsenik, kadmiyum ve alüminyum ağır metal zehirlenmesine neden olabilir. Ağır metal zehirlenmesini test etmek için saç analizi de kullanılabilir. PCB’ler (çevresel zehirler), formaldehit (yaygın bir koruyucu), böcek ilaçları ve ağır metaller gibi toksik kimyasalları tarayan kan ve idrar tahlilleri de yapılabilir. Belirli antikorların seviyelerini gösteren bağışıklık sistemi testleri de spesifik çevresel faktörleri gösterebilir. Hormon seviyeleri de çevresel hastalıkları göstermeye yardımcı olabilir. Belirli kan ve idrar tahlilleri beslenme eksiklikleri hakkında fikir verebilir ve hastalar için uygun düzeltici diyetler tasarlanabilir. Çevre terapistleri ayrıca kapsamlı alerji ve aşırı duyarlılık testleri yaparlar. Hastanın formaldehit, araba egzozu, parfüm, tütün, klorür, jet yakıtı ve diğer kimyasallar dahil çeşitli yaygın maddelere duyarlılığını belirlemek için intradermal ve sublingual alerji testleri kullanılır.

Besin alerjileri ilave testler gerektirir çünkü bu alerjiler, yiyeceği yedikten birkaç gün sonra gelişen gecikmiş reaksiyonlar gösterirler. RAST (radyoalergosorbent test) spesifik yiyecekler yendikten sonra kandaki immunoglobünlerin seviyesini belirleyen bir kan tahlilidir. Sitotoksik test yiyecekler ve kimyasallar dahil belirli maddelerin kan hücrelerini etkileyip etkilemediğini belirler. ELISA-ACT’in (enzim bağlantılı immünoserolojik assay - aktive edilmiş hücre testi) yiyeceklere, kimyasallara ve diğer ajanlara olan alerjiler ve aşırı duyarlılık için en kesin testlerden biri olduğu düşünülür. Besin alerjileri için yapılan diğer testler, problemlere sebep olan ne varsa dışlamak için yiyeceklerin sistematik olarak değerlendirildiği eliminasyon ve rotasyon diyetleridir.

Çevre Tıbbında Kullanılan Terapiler
Hastalığın çevresel sebepleri tespit edildikten sonraki adım, bağışıklık sistemi üzerindeki yükü hafifletmek için hastanın bunlara maruz kalmasını azaltmaktır. Hastalara derhal toksik ve alerjik ajanları evden ve iş yerinden uzaklaştırmaları, bu toksik ve alerjik ajanlara maruz kalma oranını azaltmak için yaşam tarzında ve beslenmede değişiklikler yapmaları ve genel fiziksel ve zihinsel sağlığı iyileştirmeleri tavsiye edilir. Çevreden kaynaklanan hastalıkları tedavi etmede alternatif pratisyenler tarafından detoksifikasyon yöntemleri kullanılır. Bu yöntemler vücudun birikmiş toksik maddelerden kurtulması ve etkili işleyişinin yenilenmesi için kullanılır. Detoksifikasyon yöntemleri arasında beslenme terapileri, oruç, egzersiz, terleme, müshiller, lavmanlar ve vücudun doğal detoksifikasyon mekanizmasını canlandıran ve destekleyen diğer teknikler bulunur. Detoksifikasyon ve güçlendirme süreçlerinde besin ve bitki takviyeleri kullanılır. Bu takviyeler arasında antioksidanlar ve vitaminler, vücudu toksinlerden arındıran ve bağışıklık sistemini canlandıran sayısız bitki ve sindirimi iyileştirmek için enzimler bulunur. Hastanın genel sağlığını ve direncini yeniden inşa etmek ve güçlendirmek için doğal ve holistik tedaviler kullanılır. Çevresel hastalık için kullanılan terapötik programlar olarak geleneksel Çin tıbbı, naturopati, ayurveda ve homeopati gibi geleneksel sağaltım sistemleri kullanılabilir.
Çevre tıbbının kurucusu iç hastalıkları, immünoloji ve alerjiler konusunda eğitim almış, uzman doktor Theron G. Randolph’dur. Randolph yıllar önce, alerji ve bağışıklık sistemi bozukluklarına dair semptomlar gösteren fakat geleneksel tıbbi bakıma yanıt vermeyen, kronik olarak rahatsızlık çeken hastalarla ilgilenmeye başladı. Randolph kişilerin, alerji uzmanlarının hastalığa neden olan ancak nasıl hasta ettikleri belirlenemeyen çevresel maddeler ve atıklar nedeniyle hasta olduklarına inanıyordu. Randolph’un zamanında geleneksel alerji uzmanları, alerjilerin yalnız immünoglobulin E’nin (IGE) yanıtının ölçülmesiyle tespit edilebileceğine inanıyorlardı. IgE, bir antijen (yabancı madde) bir reaksiyonu tetiklediği zaman bağışıklık sisteminin ürettiği özel bir antikordur. Randolph, alerji testinin yalnız bu teknik kullanılarak yapılmasının bağışıklık sistemi problemlerinin belirlenmesini zorlaştırdığına inanıyordu. Diğer test ve teknikleri kullanarak IgE miktarlarında artışa sebebiyet vermeyen birçok maddenin vücutta alerjik semptomlar ve komplikasyonlar yaratabildiğini buldu. O zamandan bu yana yapılan araştırmalar besin alerjilerinin imminoglobulin G’de (IgG) artışa sebep olduğunu ve IgE’de olmadığını gösterdi. Bilim insanları şimdi ise bağışıklık sisteminin, tek testle ölçülemeyecek kadar karmaşık olduğunu fark ediyorlar.

Randolph ayrıca alerjik ve toksik maddelerin sık sık vücutta birikerek önemli hastalıklara ve problemlere dönüşebildiği belirsiz reaksiyonlar ürettiklerini de buldu. Sayısız yaygın yiyecek ve kimyasallar dahil (özellikle petrokimyasallar ve sanayinin yan ürünleri) bu maddelerin çoğunun daha önceden alerjik veya toksik oldukları düşünülmüyordu. Randolph çevresel ajanların fiziksel semptomların yanı sıra zihinsel ve davranışsal rahatsızlıklara da sebep olabildiğini belirledi. Randolph ve diğer doktorlar tam olarak hangi çevresel faktörlerin hastalıkların oluşumunu etkilediğini belirlemek için intradermal (cilt tabakaları arası) ve sublingual (dil altı) alerji testleri dahil yeni tanısal teknikler geliştirdiler ve kullandılar. Çevre doktorları, belirli yiyecekleri ve kimyasalları çevrelerinden kaldırma yoluyla birçok hastayı iyileştirebiliyorlardı. Randolph çalışmasını hastalar ve çevreleri arasındaki etkileşimi araştırmaya adadı. Randolph ve çalışma arkadaşları tıbbın bu yeni alanını klinik ekoloji olarak adlandırdılar; bu isim daha sonra çevre tıbbı olarak değiştirildi. 

Doktorların tedavi süresince hem hastayı hem de hastanın çevresini göz önünde bulundurmaları gerekir ve çevresel faktörler ile hastalıklar arasında sebep sonuç ilişkisi olduğunu düşünmelidir. Çevresel faktörler yiyecekleri, havayı, suyu, yaşam düzenlemelerini ve işyeri ortamlarını kapsar. Olumsuz çevre faktörlerine maruz kalmanın sebep olduğu hastalıklarda sağaltım ilaçlarla değil, hastalığın çevresel sebepleri için test yapılması, bu sebeplerin ortadan kaldırılması ve hastanın direncinin arttırılması ile sağlanabilir. Çevre terapistleri insanlarda hastalık ve olumsuz reaksiyonlara sebep olan kimyasallar, araba egzosları, sigara dumanı, böcek ilaçları, ilaçlar, gıda katkı maddeleri ile toz, küf, hayvan kepeği ve polen gibi yaygın alerjenler dahil bir çok maddeyi dışladılar. Çoğu insanın süt ürünleri, mısır şurubu, şeker, buğday, belirli meyveler ve sebzeler, kabuklu yemişler ve et gibi yaygın yiyeceklere karşı da alerjik ve olumsuz reaksiyonları olabilir. Toksik ve alerjenik maddelere maruz kalmak vücut üzerinde kümülatif bir etki yapabilir; zaman içinde bağışıklık sistemini zayıflatıp zorlar ve vücut bir zamanlar dayanıklılık gösterdiği maddelere karşı aşırı duyarlı (daha savunmasız) hale gelebilir.

2002 yılında Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, küresel ısınmanın kanarya otu gibi hava kaynaklı alerjenlerin varlığını artırdığını gösterdi. Sanayileşme başladığından bu yana atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu %29 arttı ve gelecek 50-100 yılda ise iki katına çıkması bekleniyor. Ağır karbondioksit yoğunluğu bitkilerin daha hızlı ve daha fazla gelişmelerine, daha fazla alerjen üretmelerine neden oluyor. Halk son yıllarda çevre kirliliğinin bilincine vardıkça çevre tıbbı da gittikçe daha fazla popüler bir hal aldı. Her yıl 700.000’den fazla farklı kimyasal çevreye salınıyor ve rakam her yıl %10 ve daha fazla büyüyor. Toksik ve alerjenik kimyasallar, halı ve mobilya gibi ev malzemelerinden yiyecek ve su gibi temel ihtiyaçlara kadar her şeyde bulunabiliyor. Çevre terapistleri, bağışıklık sisteminin maruz kaldığı yeni kirleticilerin ve sentetik kimyasalların tümüne tolerans gösterememesi nedeniyle yeni sağlık sorunlarının ortaya çıktığına inanıyorlar. Çevreden kaynaklanan hastalıklar bu toksinlere uzun veya sürekli maruz kalmanın kümülatif etkilerinden doğmakta. Çevresel hastalığı olanlar sıradan materyallerin çok ufak miktarlarına dahi aşırı duyarlı hale gelir. Çevreye bağlı olarak gelişen aşırı duyarlılık birçok insanda ağır sakatlıklara sebep olabilir.

Çevre tıbbı geleneksel tıbbın tanımadığı veya tedavi edemediği, bazen ’20. yüzyıl hastalıkları’ olarak adlandırılan bazı yeni hastalıkların ortaya çıktığını fark etti. Bu durumlar arasında çevresel hastalık/multipl kimyasal duyarlılık (ÇH/MÇD), kronik yorgunluk sendromu, fibromiyalji, Körfez Savaşı sendromu ve sağlıksız bina sendromu bulunuyor. Dahası, çevresel sebeplerin kendileri için ana faktörler olduklarına inanılan hastalıklar da artarak (kanser ve astım gibi) çevre tıbbını gittikçe daha fazla önemli hale getiriyor.
Çevre tıbbı, kronik alerjilerden, astımdan, kronik yorgunluk sendromundan, ÇH/ÇMD’dan, fibromiyaljiden, Körfez Savaşı Sendromundan ve sağlıksız bina sendromundan mustarip hastalar için faydalıdır. Kanserin yanı sıra meslek dolayısıyla yüksek seviyelerde toksik maddelere maruz kalmış insanlar gibi çevresel faktörlerden kaynaklanan durumları olanlar için de faydalıdır. Çevre tıbbı ayrıca geleneksel tıbbın teşhis edemediği veya tedavi edemediği alerji veya bağışıklık sistemi sorunlarından mustarip insanlar için de kullanılır. Çevreden kaynaklanan hastalıklardan mustarip olanlarda semptomlar arasında açıklanamayan yorgunluk, artan alerjiler, sıradan maddelere aşırı duyarlılık, belirli yiyeceklere toleranssızlık veya sindirememe, ağrı ve sızılar, düşük dereceli ateş, baş ağrıları, uykusuzluk, depresyon, farenjit, ani kilo kaybı veya artışı, azalmış enfeksiyon direnci, genel kırgınlık ve sakatlık bulunur.
Hastalar faaliyetleri, gösterdikleri semptomları ve sağlıklarını etkileyen çevresel faktörlerle temasları hakkında ayrıntılı günlükler tutarak teşhise ve tedaviye yardım edebilirler.
Detoksifikasyon süresince hastalar yorgunluk, kırgınlık, ağrı ve sızılar, duygusal baskı, akne, baş ağrıları, alerjiler, soğuk algınlığı ve nezle semptomları yaşayabilirler. Detoksifikasyon uzmanları bu olumsuz yan etkilerin sağaltım sürecinin bir parçası olduğunu iddia ederler. Bazen bu reaksiyonlar, eliminasyon ve temizlenmeye bağlı olarak vücuttan geçici olarak arıtılmış toksin seviyelerinin sebep olduğu iyileşme krizleri olarak adlandırılırlar.
Çevre tıbbı tıp camiasında gittikçe daha fazla saygı görmektedir ve şimdi geleneksel tıbbın bir alanıdır. Önde gelen birçok tıp okulu ve üniversite çevre tıbbında programlar veya uzmanlıklar sunmaktadır. Çevre tıbbında araştırma alternatif tıp okullarının yanı sıra Ulusal Sağlık Enstitüleri, Çevre Koruma Ajansı gibi başlıca organizasyonlarca da büyük oranda finanse edilmekte ve yürütülmektedir. Ulusal Bilim Akademisi kanser ve çoklu kimyasal duyarlılık dahil bir çok hastalığın çevresel faktörlerden kaynaklandığını veya etkilendiğini kabul etmektedir. ABD Hastalık Kontrol Merkezleri hastalıkların %82’ye yakınının çevre ve yaşam tarzının neden olduğu faktörlere bağlı olabileceğini tahmin etmektedir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye