Antioksidanlar, vücut içindeki serbest radikaller de denilen tekil oksijen moleküllerini yok eden ve böylelikle de hücreleri oksidatif hasara karşı koruyan, geniş bir bileşikler grubudur. Sıhhat için gereklidirler ve birçok meyve ve sebze dahil olmak üzere çok çeşitli yiyecek ve bitkilerde doğal olarak bulunurlar. Tek başına ya da kombinasyon halinde birçok antioksidan, tablet veya kapsül şeklinde reçetesiz besin takviyesi olarak da bulunabilir. En yaygın kullanılan antioksidanlar C vitamini, E vitamini ve beta karotendir. Diğerleri ise üzüm çekirdeği ekstresi, A vitamini, selenyum, koenzim Q10 olarak sayılabilir. Bu antioksidan takviyelerinin, doğal olarak gıdalarda bulunan antioksidanlarla aynı faydaları sağladığı bilinmemektedir.
Antioksidanlar Hakkında Genel Bilgiler
Kısacası, antioksidanlar vücuttaki serbest radikalleri yok eder. Serbest radikaller hücrelere zarar verebilen ve özellikle yaşlanma kaynaklı dejeneratif hastalıkların nedenleri arasında olan, oksijen metabolizmasının yan ürünleridir. Aynı zamanda yaşlanma sürecinin kendisi ile ilişkilidir. Bir insan yaşlandıkça, hücre hasarı birikir ve diyete antioksidan bakımından zengin olan ekstra besinlerin takviye edilmesi hücrelerdeki oksidatif hasarı yavaşlatmaya yardımcı olabilir. Bilimsel çalışmalar da antioksidanın birçok hastalığın önlenmesinde rolü olduğunu doğrulamak. Çalışmalar, önerilen miktarlarda meyve ve sebze yiyen insanların kanser ve kalp hastalığı oranlarının daha düşük olduğunu göstermiş olsa da, son yapılan klinik çalışmalar antioksidan vitamin tedavisi ile diyet takviyesinin kardiyovasküler hastalıklar ya da diğer bazı hastalıkların riskini azaltmadığını göstermiştir.
Antioksidan için doğal antioksidan kaynağı olan pek çok bitki ve şifalı ot vardır. Havuç, domates, patates, yeşil yapraklı sebzeler, yaban mersini (mavi yemiş), böğürtlen, kiraz, ginkgo biloba, sarımsak ve yeşil çay bunlardan birkaçıdır. C vitamini, E vitamini ve beta karoten açısından zengin bir diyet bazı kanser türleri, kalp hastalığı, katarakt (Katarakt Ameliyatı) ve felç riskini azaltmaya yardımcı olabilir. 2007 yılında yayınlanan birkaç çalışma, antioksidanın hastalıkları önleyici ve hastalıklarla mücadele edici ve yaşlanmayı önleyici özellikleri hakkında çelişkili bilgiler bildirmiştir. 2007 yılının başlarında, Journal of American Medical Association (JAMA), A, E vitaminleri ve beta karotenin ömrü uzatmadığını ve hatta bazı vakalarda ömrü kısalttığını kaydeden, Danimarkalı araştırmacılar tarafından antioksidan takviyeleri üzerine yapılmış 68 çalışmanın analizini yayınlamıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nde bazı araştırmacılar, antioksidan takviyesi almakla bu tür ölümlerin arasında herhangi bir açık ilişki olmadığını ve cinayet ve trafik kazaları da dahil bütün ölüm nedenlerine bakıldığı gerekçesiyle bulguların kusurlu olduğunu söyleyerek çalışmanın doğruluğunu sorgulamıştır. ABD'li araştırmacılar, analizde kullanılan çalışmalarda alınan antioksidanların dozları ya da süresi bakımından birörnek olmadıklarını da söylemiştir. Amerikalı araştırmacılar çalışmada kullanılan dozların varılan sonucun doğruluğunu bozacak şekilde aşırı derece yüksek olduğunu da ifade etmiştir.
2007 yılında yayınlanan diğer iki çalışmada da antioksidan üzerine kötü haberler bildirmiştir. Çalışmalardan biri olan Women’s Antioxidant and Cardiovascular Study ise; C, E vitamini ya da beta karotenin –tek başına ya kombinasyon olarak– kadınları kalp krizi ve inme gibi kardiyovasküler risklerden korumadığını bildirmiştir. 8.000'den fazla kadın üzerine yapılan bu uzun dönemli çalışma Boston’daki Brigham and Women’s Hospital’da yapılmıştır. Paris Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan ikinci çalışmada ise, antioksidan takviyesi almanın kadınlarda cilt kanseri riskini artırdığını, ancak erkeklerde artırmadığını bildirmiştir. 13.000 'den fazla Fransız erkek ve kadın üzerinde yapılan bu uzun dönemli çalışmada selenyum ve çinko ile birlikte C, E vitamini ve beta karoten dahil antioksidanlar alınmıştır.
Antioksidanlar ve kanser önleyici yararları üzerine özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde 2007 yılı itibariyle daha geniş ölçekli yürütülen klinik çalışmalar antioksidanlar üzerine bu çelişkilere daha fazla ışık tutabilir. Bunlardan biri de, 1997 yılında başlamış olan The Physicians' Health Study-II’nin sonuçları henüz analiz edilmemiştir. Bu çalışmaya C, E vitamini, beta karoten ve bir multivitaminler dahil edildi ve antioksidanların -birlikte, tek başına ya da kombinasyon olarak- kardiyovasküler hastalık, genel olarak kanser, prostat kanseri, kolon kanseri, yaşlanmaya bağlı göz hastalığı ve erken bilişsel gerilemeyi önlemedeki etkinliği araştırıldı. Selenyum ve E vitamini ve kanser önleme üzerine bir başka deneme çalışmasında ise bu antioksidanlardan birinin ya da her ikisinin prostat kanserini önleyip önleyemeyeceği araştırılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Porto Riko’da 35.000'den fazla erkek, çalışmaya katılmış, 2001 yılında başladı ve 2011 yılında sona erecek ve sonuçları analiz edilecektir. Bu çalışma, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsüne bağlı ABD Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından finanse edilmiştir.
A Vitamini
Dr. Michael Colgan, The New Nutrition adlı kitabında Arizona Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, A vitamininin bazı kanser türlerine karşı koruyucu bir etkisinin olabileceğinin bulunduğunu ifade etmiştir. A vitamini hayvansal ürünlerde bulunan yağda çözünen bir antioksidandır, fakat onun öncülü olan beta karoten vücut tarafından üretilebilir. A vitamini bakımından zengin gıdalar arasında karaciğer, yumurta ve kuvvetlendirilmiş süt ürünleri sayılabilir. A vitamini kemik ve dişlerin gelişmesine yardımcı olur ve görüşü iyileştirir. Bir antioksidan olarak, hücre zarlarını ve yağ dokuları korur, hava kirleticilerin neden olduğu hasarın onarılmasına yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu vitaminin eksikliği, kuru cilt, kırılgan saç, görme problemleri, körlük ve solunum yolu enfeksiyonlarına karşı yatkın olmaya neden olabilir.
C Vitamini
Muhtemelen tüm vitamin takviyeleri arasında en yaygın kullanılan C vitamini, sayısız fonksiyonu olan ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini destekleyen güçlü bir antioksidandır. Nobel ödüllü bilim adamı Linus Pauling, soğuk algınlığı belirtilerini önlemek ve hafifletmek için günlük mega dozlarda (8-10 gram) C vitamini savunduğu 1970'li yıllarda ünlenmiştir. Birçok klinik çalışma, C vitamininin soğuk algınlığının belirtilerini, süresini ve şiddeti azaltmada reçetesiz ilaçlardan daha üstün olduğunu göstermiştir. Bir antioksidan olan C vitamini, arterlerin iç çeperini oksidatif hasardan koruyarak kardiyovasküler hastalıklarla mücadele etmeye yardımcı olabilir. 2007 yılından bu yana vitamininin kalp hastalığı üzerindeki etkileri konusunda tartışmalar devam etti. Bir çalışmada, kalp nakli sonrasında C ve E vitaminlerinin arteriosklerozu (damar sertliği) azaltmaya yardımcı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Buna rağmen başka bir çalışma vitamin tedavisinin kalp hastalığının önlenmesi üzerinde hiçbir etkisi olmadığını göstermiştir. C vitamininin kanseri önlemeye yardımcı olabileceğine dair bazı araştırmalar ve kanıtlar vardır. Araştırmalar aynı zamanda, sigara ve hava kirleticilerin etkilerine karşı vücudu korumakta yararlı olduğunu ve genel olarak bağışıklık sistemini güçlendirdiğini göstermiştir.
E Vitamini
E vitamini kendi başına güçlü bir antioksidandır, ancak özellikle C vitamini, selenyum ve beta karoten gibi diğer antioksidanlarla birlikte alındığında etkinliği artmaktadır. Bazı bilimsel kanıtlar, E vitamininin kalp ve damar sağlığını iyileştirmeye yardımcı olduğunu göstermiştir. Geçmişte yapılan çalışmalar yüksek E vitamini alımının, hem kadınlarda hem de erkeklerde kalp hastalığı oranının düşük olması ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Gerçekten de C ve E vitamini kombinasyonu kalp nakli sonrasında kardiyovasküler hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. 2002 yılında, araştırmacılar vitamin kombinasyonunun diğer organ nakillerinde de yararlı olabileceğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra aynı yıl Harvard Tıp Fakültesi E vitamininin bağışıklık sisteminin güçlendirmedeki rolünü belirterek, insanların daha uzun yaşamasına yardımcı olmada rol oynayabileceğini bildirmiştir.
Karotenoidler
Beta karoten, lutein ve likopenin dahil olduğu bu antioksidan sınıfı, havuç, kabak, lahana, ıspanak, domates ve pembe greyfurt gibi çeşitli meyve ve sebzelerde bulunur. Araştırma bulguları, karotenoidlerin kalp hastalığı ve bazı kanser türlerinin riskini azalttığını ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini göstermektedir. Prostat bezinde yoğunlaşan likopenin prostat kanserinden koruduğuna inanılır. Luteinin, körlüğün başlıca nedeni olan makula dejenerasyonunu önlediği veya ilerlemesini durdurduğu düşünülmektedir. Beta karoten sigara içenlerde veya diğer hava kaynaklı kirleticilere maruz kalanlarda akciğerlerin savunma sistemini artırr. Aynı zamanda AIDS'li kişilerde bağışıklık sistemi uyarıcısı olarak kullanılmaktadır. 2002 yılında bir rapor, anket yapılan oftalmologlar ve optometristlerin %90’ından fazlasının luteinin göz hastalığını önlemeye yardımcı olduğuna inandığını ortaya koymuştur.
Bioflavonoidler
Bioflavonoidler antioksidan gibi işlev görev ve 5.000’e yakın bileşikten oluşan bir gruptur. Meyveler, sebzeler, yeşil çay, soya ürünleri, otlar ve baharatlarda bulunur. C vitamini ile birlikte alındığında bioflavonoid kombinasyonunun sinerjistik bir etkisi vardır. Alerji, artrit, diyabet, hipertansiyon ve viral enfeksiyonlar da dahil olmak üzere çeşitli durumların tedavisinde yararlı olduğu görülmüştür. Bir bioflavonoid grubu olan ve pycnogenol olarak da bilinen oligomerik proantosiyanidinlerin (OPC) güçlü bir antioksidan olduğu bulunmuştur. Deniz pine bark (Pinus maritima) ekstresi, üzüm çekirdeği ekstresi, üzüm ve fıstığın iç kabuk zarında OPC çok yüksek konsantrasyonlarda bulunur. Öncelikle çok daha düşük maliyetli olması nedeniyle, üzüm çekirdeği ekstresi en sık kullanılan OPC’dir. Ekstrede bulunan bir bileşik grubu olan prosiyanidinlerin, özellikle C vitamini ve E vitamini olmak üzere diğer antioksidanların, kandaki ve dokudaki serbest radikalleri nötralize etmelerinin ardından yenileyerek, etkinliklerini artırdığı düşünülmektedir.
Diğer antioksidanlar
Yaygın olarak kullanılan diğer antioksidanlar arasında selenyum, çinko, koenzim Q10 ve bazı amino asitler vardır. Selenyum, özellikle E vitamini ile birlikteyken, akciğer, kolon, prostat ve rektum kanserlerinden korunmaya yardımcı olabilir. Koenzim Q10 antioksidanın faydaları arasında yaşlanma sürecini yavaşlatması, bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve beyindeki oksidatif hasarı önlemesi sayılabilir. Kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanımını önerenler de vardır. Güçlü antioksidan etkisi olan aminoasitler arasında alfa lipoik asit, sistein, glutatyon ve N-asetil sistein (NAC) sayılabilir.
Antioksidan Preparatlar
Şişelenmiş antioksidan formülleri ayrı bir hap veya bir multivitamin bir parçası olarak kullanılabilir. Ayrı ayrı alınan antioksidanın normal dozu değişebilir. Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA) önerilen günlük alım miktarlarını belirlemiştir, ancak bu miktar hastalıkların önlenmesi için gerekenin altında olabilir. Örneğin, USDA’nın günlük C vitamini alım tavsiyesi 60 mg 'dır, ancak doğal natural sağlık uzmanları genellikle günlük 500 mg önerilir. Bu doz, belirli bir durumu tedavi etmek veya önlemek için alınıp alınmadığına bağlı olarak değişebilir. Bunu göz önünde bulundurak bazı antioksidanlar için günlük dozlar genellikle: A vitamini 5,000-15,000 IU; beta karoten 15,000-25,000 IU; C vitamini 250-1,500 mg; E vitamini 30-400 IU; selenyum, 50 - 400 mikrogram; biyoflavonidler 100-500 mg, üzüm çekirdeği ekstresi 150-200 mg; koenzim Q10 90-150 mg, alfa lipoik asit 20-50 mg ya da yüksek kan şekeri düzeyleri için 300-600 mg, glutatyon 100 mg; N-asetil sistein 600 mg, çinko, 40-60 mg’dır.
Antioksidan Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Antioksidan kullanımı ile ilgili pek çok uyarı vardır:
- C vitamini: Şeker hastaları için üriner şeker lavajı da dahil olmak üzere bazı laboratuar test sonuçlarını engelleyebilir.
- Vitamin A: Günlük 15.000 IU 'nin üstündeki yüksek dozlarda ya da aylar süren kronik dozlarda toksik (zehirli) olabilir ve hamilelik sırasında yüksek dozlarda alındığı takdirde doğum defektlerine neden olabilir. 2002 yılında bir çalışma bu vitaminin sürekli alımının menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda kalça kırığı riskini artırabileceğini göstermiştir, ancak çalışmanın tüm kadınları etmez ve A vitaminin 40’lı ve 50’li yaşlarındaki kadınlar için güvenli üst sınırları üzerine daha fazla çalışma gereklidir.
- E Vitamini: Çok yüksek dozlarda tehlikelidir.
- Karotenoidler: Normal doz için belirtilen bir uyarı yoktur.
- Bioflavonoids: Normal doz için belirtilen bir uyarı yoktur.
- Selenyum: Normal doz için belirtilen bir uyarı yoktur, ancak günlük 200 mikrogramın üzerinde doz almadan önce bir hekime danışılmalıdır.
- Koenzim Q10: Normal doz için belirtilen bir uyarı yoktur.
- Amino asitler: Alfa lipoik asit, sistein, glutatyon veya NAC’ın normal dozları için belirtilen bir uyarı yoktur.
Antioksidan Tüketiminin Yan Etkileri
Antioksidan tüketiminin yan etkileri aşağıdaki gibidir:
- C vitamini: Bireysel toleranslar farklıdır. Yüksek dozlarda bazı insanlarda kramplar, ishal, ülser alevlenmesi, böbrek taşı ve guta neden olabilir.
- A Vitamini: Yüksek dozlarda baş ağrısı, bulantı, saç dökülmesi ve cilt lezyonlarına yol açabilir; kronik böbrek yetmezliği olan kişilerde kemik hastalığına neden olabilir.
- E vitamini: Genellikle, günde 400 mg kadar dozlarda yan etkisi yoktur, yüksek dozlarda kan basıncını yükseltebilir ve kan pıhtılaşma sorunlarına neden olabilir.
- Karotenoidler: Normal dozlarda bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.
- Bioflavonoidler: Normal dozlarda bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.
- Selenyum: 200 mikrograma kadar normal doz için bildirilen bir yan etki yoktur, yüksek dozlarda baş dönmesi ve mide bulantısına neden olabilir.
- Koenzim Q10: Hiçbir yan etki bildirilmemiştir.
- Amino asitler: Normal dozlarda alfa lipoik asit, sistein, glutatyon ya da NAC ile ilişkili bilinen hiçbir yan etki yoktur.
Etkileşimleri üzerine mevcut olan bilgilerin bazıları şunlardır:
- C vitamini: Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımının bilinen yaygın bir olumsuz etkileşimi yoktur.
- A vitamini: Doğum kontrol hapları kullanan kadınlar ekstra A vitamini almadan önce doktorlarına danışmalıdır.
- E vitamini: Pıhtılaşma önleyici ilaçlar kullanan kişiler tarafından kullanılmamalıdır.
- Karotenoidler: Diğer ilaçlarla bilinen olumsuz bir etkileşimi yoktur.Bioflavonoids: Diğer ilaçlarla bilinen olumsuz bir etkileşimi yoktur.
- Koenzim Q10: Bildirilen herhangi bir negatif ilaç etkileşimi yoktur.
- Amino asitler: Henüz alfa lipoik asit, sistein, glutatyon veya NAC ile diğer ilaçlar arasında bildirilen herhangi bir olumsuz reaksiyon yoktur.
Antioksidanın Faydaları
Antioksidanların sağlık faydaları ve gıda kaynakları:
- Selenyum: Saç ve tırnakların sağlığının korunmasına, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur, hücreleri hasardan korumak için E vitamini ile birlikte çalışır. Kanser riskini, özellikle de akciğer, prostat ve kolorektal kanser riskini azaltır.
Gıda kaynakları: Sarımsak, tohumlar, Brezilya fıstığı, et, yumurta, kümes hayvanları, deniz ürünleri, tam tahıllar. Toprağın içeriğine göre bitkisel kaynaklardaki miktarı değişir.
- Beta-karotene: Cilt sağlığını korur, gece körlüğünü ve enfeksiyonları önler, büyümeyi ve kemik gelişimini destekler.
Gıda kaynakları: kırmızı, sarı portakal ve havuç, kayısı, kavun, biber, domates, ıspanak, brokoli, tatlı patates ve balkabağı dahil yeşil yapraklı sebze ve meyveler.
- E Vitamini: Hücre zarları ve kırmızı kan hücrelerinde esansiyel yağ koruyucuları gibi etki eder. Kanser, kalp hastalığı ve diğer yaşa bağlı hastalıkların riskini azaltır.
Gıda kaynakları: Fıstık ezmesi, kabuklu yemişler, tohumlar, bitkisel yağlar ve margarin, buğday tohumu, avokado, tam tahıllar
- C Vitamini: Hücrelerin içinde ve dışındaki serbest radikalleri yok eder. Bağ dokusu oluşumu, yaraların iyileşmesi ve demir emilimine destek olur, ayrıca berelenme oluşumu önlemeye ve diş eti sağlığını korumaya yardımcı olur. Katarakt, kalp hastalığı ve kanser riskini azaltabilir.
Gıda kaynakları: Biber, domates, turunçgiller ve suları, çilek, brokoli, ıspanak, lahana, patates, mango, papaya
- A vitamini: hücre zarını ve yağ dokuyu korur, hava kirleticilerinden kaynaklanan hasarların onarılmasına yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Kemik ve diş gelişimini destekler, görüşü iyileştirir.
Gıda kaynakları: Karaciğer, yumurta ve zenginleştirilmiş süt ürünleri.