Aile Dizimi - Dikkat Edilmesi Gerekenler

Aile ilişkilerindeki hakikatleri ortaya çıkararak iyileşme sağlayan bir terapidir.

Aile Dizimi

Yaygın bir şekilde "Aile Dizimi" olarak bilinen yöntem aslında "Sistem Dizimi" olarak tanımlanan genel yaklaşımın aile sistemindeki uygulamaları için kullanılan alt koludur. Sistem Dizimi her türlü sistemi oluşturan öğelerin temsil edilerek sistemin çözümlenmesinin yapılabildiği bir yaklaşımdır. Diğer uygulamalarından çok, her bireyin bir aileye ait olması ve bireysel olarak başına gelen pek çok durumda kullanılabilmesi sebebiyle daha çok Aile Dizimi uygulanmakta ve bilinmektedir. Aile Dizimi Alman terapist ve eski din adamı Bert Hellinger tarafından yaratılmış ve geliştirilmiş bir yöntemdir. İnsan psikolojisine fenomenolojik olarak yaklaşılan bu sistemde geçmişte yaşanmış olgular önem kazanmaktadır.

Bireysel olarak yaşanan pek çok zorlanma ve problemin kökenleri aile sistemindeki düzensizliklerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle aile sistemi üzerinde bir bütün olarak çalışmak elzemdir. İçinde herhangi türden bir ilişki barındıran nerdeyse her durumda bu teknikle ilerlemek ve anlayış sahibi olmak mümkündür. Tekniğin uygulanması için normal koşullarda aile üyelerini temsil eden kişilere gereksinim duyulmaktadır. Bu nedenle ortalama 15-20 kişilik bir grup insan ile grup çalışması yapmak gereklidir. Ancak çalışmayı insanları temsilen nesnelerle bireysel düzeyde yapmak da mümkün olmaktadır.

Aile Dizimi çalışması ile her türden sistem ile çalışmak mümkündür. Bir sistem demek ortak bir enerji alanı anlamına gelmektedir. Örneğin aile bir ortak enerji alanıdır. Geçmiş ve şimdiki tüm aile bireylerini kapsar. Bunun gibi ilişkiler de birer enerji alanıdır ve eğer çocuklar yoksa iki kişiyi ve kişilerin eski ilişkilerini kapsar. Yine, şirketler de birer ortak enerji alanıdır. Şirkette çalışmış ve çalışan tüm insanlar, kurucular, müşteriler ve tüm ortaklar buna dahildir. Bu sistemler haricinde daha büyük sistemler de ortak enerji alanları oluştururlar (bir ülkedeki tüm vatandaşlar ve alt kimlikler gibi).

Aile Dizimi terapisi, ailenin kuşaklar boyu, birbirine görünmez bir bağla, çok daha derinden bağlı olduğu anlayışına dayanmaktadır. Aile Dizimi terapisine göre aile sistemini oluşturan bir vicdan vardır ve bu vicdanı rahatsız edecek bir düzen bozukluğu oluşması durumunda tüm sistem rahatsız olmaktadır. Sisteme sonradan katılan bireyler kendilerinden önce var olan bu vicdani dengesizliği gidermek üzere çoğunlukla yaşamlarında mutluluk getirmemesi pahasına belirli roller üstlenmektedir. Bu nedenledir ki psikolojik rahatsızlıkların önemli bir kısmına, hatta belki de çoğuna içinden çıkılan kök ailede yaşanmış ve sistemi vicdanen rahatsız eden bu türden sorunlar sebep olmaktadır.

Eğer aile içinde şiddet, intihar, cinayet, düşük, ana baba rollerinde uygunsuzluk gibi bir sebeple sistemde bir bozulma veya aile sıralamasında bir kopma olursa, bundan aile fertlerinin hepsi, hatta etkisinin derinliği oranında gelecek kuşaklar da etkilenmektedir. Oysa klasik psikoloji anlayışında sadece bireyin kendi başına gelen olaylar ve durumlar göz önünde bulundurulur ve o düzeyde çözülmeye çalışılır. Aile Dizimi yöntemiyle yaşayan, yaşamayan, tanınan tanınmayan; sisteme ait tüm bireylerin yaşadığı her şey önem arz etmektedir. Ve hiç tanık olunmamış yahut bilinçte belirgin bir yer kaplamayan olaylar ve olayların başına gelmiş olduğu bireyler son derece önemlidir. Ve çözüm için tüm bu insanlar ve olaylar ile çalışılması gerekmektedir.

Aileyi birleştiren derin bağ, ruhsal düzeyde etki etmekte olduğundan hatırlanabilecek, bilinebilecek bilinç seviyesinin derininde iş görmektedir. Kolektif bilinçaltında bulunan pek çok enerji düzeyindeki tecrübeler Aile Dizimi tekniğiyle ortaya çıkartılabilmektedir. Bu sayede başka zamanda, mekânda ve insanların başına gelmiş olan ve etkileri kişilerin üzerinde devam eden olaylar gün yüzüne çıkmakta ve ruhsal düzeyde kişileri yöneten ve yönlendiren vicdani talepler ve eğilimler çözümlenebilmektedir. Kolektif vicdani sebeplerden seçeneksizce üstlenilen rollerden ve yönelimlerden özgürleşmek de mümkün olmaktadır.

Aile Dizimi çalışmasından geçen kimselerde eşleri, çocukları, ebeveynleri ve kardeşleriyle ilişki yeni baştan, yeni doğan bir bebeğin saflığı ve sıcaklığıyla kurgulanmakta, derin bir içsel huzura kavuşulmaktadır. Korkular, zayıflıklar, özgüven sorunları, öfke, kin, soğukluk ve katılık gibi duygular müteakip bir yıl içinde yerini kendine güvene, güçlü duruşa ve kararlılığa; sıcak, yumuşak ve uyumlu davranışlara terk etmekte, böylece yaşam yeni baştan daha enerjik ve dış dünyayla barışık halde yeniden yapılanmaktadır.

Tüm bu içsel yenilenmenin sonunda kaygılar, duygusal bozukluklar, takıntılar ve çok çeşitli bedensel şikâyetlerden kurtulmak çoğunlukla mümkün olmaktadır. Bireysel olarak yaşanmakta olan pek çok zorlanma ve problemin kökenleri aile sistemindeki düzensizliklerden kaynaklanabilmekte olduğu için bu teknikle kişinin geldiği aile ve var olan kendi ailesiyle ilgili her konuda aile dizimi yapılabilmektedir. Ayrıca içinde herhangi türden bir ilişki barındıran her durumda bu teknikle anlayış sahibi olmak mümkün olabilmektedir. Ruhsal sorunlardan, hayatın her alanındaki başarısızlıklara, intihar eğiliminden depresyon ve hatta fizyolojik hastalıklara kadar pek çok sorun için fayda sağlayabilmektedir.
 
Ancak bunları söylerken, doğrudan hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır yahut kullanılabilir gibi bir sonuç anlaşılmaması gerekmektedir. Aile Dizimi herhangi bir hastalığın tedavisi yerine geçmemekle birlikte hastalığı yaratan ruhsal ve psikolojik tavırla ilgili iş görmektedir. Ruhsal olarak yöneliminin farkına varılması sonrasında bu teknikle eğilimler ve yönelimler değişmektedir. Kişileri hastalıklara ve uyumsuzluklara sevk eden yolun yönünü değiştirmek suretiyle zaman içerisinde daha sağlıklı ve özgür seçeneklere sahip olunabilmektedir.
 
Tekniğin uygulanması için aile yahut bakılan sistemin öğelerini temsil eden kişilere gereksinim olmaktadır. Bu nedenle ortalama 10-15 kişilik bir grup insana ihtiyaç duyulmaktadır. Dizimdeki roller üç çeşittir:
  1. Dizimi yapılan kişi
  2. Dizimdeki temsilciler
  3. İzleyiciler
Dizimde bulunan her kişi bu rollerden bağımsız olarak eşit düzeyde fayda görür. Bu teknik insan olmanın adı konmamış birtakım yasalarına göre işlemektedir ve zaman zaman zihnin ve alınan eğitim ve koşullanmaların ötesinde bir tecrübe yaşatmaktadır. Aile Dizimi grup çalışması olarak yahut talep üzerine seans halinde yapılabilmektedir.
Eski bir din adamı olan Alman Psikoterapist Bert Hellinger tarafından 90’lı yıllarda öne sürülmüştür. Bert Hellinger Afrika’da misyonerlik görevi çerçevesinde uzun yıllar yaşamıştır. Psikoloji eğitiminin bir parçası olarak uzun bir süre boyunca bir Afrika kabilesi olan Zulular ile kalmıştır. Orada edindiği tecrübeler ve gözlemler sonucunda Aile Dizimini oluşturacak olan ataların yaşayan bireyler üzerindeki etkileri üzerine çalışmalar yapmıştır.

Daha sonra psikoloji eğitiminin parçası olarak Avrupalı ve Amerikalı pek çok terapi ekolünün eğitimlerini almış ve çalışmalarını derinleştirmiştir. Özellikle psikodramadaki ve Virginia Satir’in aile çalışmalarındaki uygulamalardan esinlenmiştir. Ancak Aile Dizimi aynı zamanda her ikisinden de uygulama anlamında ve teorik yaklaşım anlamında büyük farklılıklar taşımaktadır.
 
90’lı yıllardan itibaren sistemini uygulamaya başlayan Hellinger başlangıçta en önce kendi ülkesi Almanya’da terapistler ve psikologlar tarafından büyük tepki ile karşılanmış ve bu çevrelerden dışlanmıştır. Hatta ülkesinde terapi çalışmaları yapması dahi engellenmiştir. Ancak çalışmalarında elde edilen sonuçlar katılımcılar tarafından çok olumlu karşılandığından alternatif bir yöntem olarak açık fikirli profesyonellerce ilgi görmeye başlamıştır. Son yirmi yılda teknik büyük bir hızla yaygınlaşmıştır ve dünyanın pek çok ülkesinde eğitimler verilmektedir.

Türkiye'de de yurtdışında eğitim alan bireysel terapistlerin yanı sıra Aile Dizimi terapistleri yetiştiren bir özel kurum mevcuttur. Son 5-6 yılda oldukça yaygınlaşmıştır. Onlarca terapist bu uygulamayı insanlara sunmaktadır.

Aile Dizimi yönteminde iki tür temel sistem vardır ve her iki sistem farklı prensiplerle iş görür.

Ebeveyn - Çocuk İlişkisi
Kök aile kişinin içinde doğduğu ve yetiştiği ailedir. Anne, baba, kardeşler, amcalar dayılar, halalar, teyzeler, babaanne, anane ve dedeleri içerir. Bazı durumlarda daha önceki kuşaklardaki büyük-büyük ebeveynler de dahil olmaktadır. Ayrıca bazı özel olay ve durumlarda kan bağı olmayan kişiler de aile sistemine dahil olmaktadır. Özellikle aile bireylerinden birisinin hayatta kalmasına kendi canı pahasına sebep olan kişiler (silah arkadaşları, cinayet kurbanları, vs.) gibi.  

Ebeveyn-çocuk ilişkisi dengesizdir ve hiyerarşiye bağlıdır. Bunun anlamı şudur: Ebeyenler sadece verir ve çocuklar sadece alır. Çocuğun anne babasına aldıklarının karşılığı olarak bir borcu yoktur. Hatta büyük kardeşler bile küçük kardeşlere daha çok şey verir ve karşılığında daha az şey alır. Önce gelenin sistemde daha çok önemi ve önceliği vardır. Örneğin sistemde anne ve babanın önceliği kardeşlerden fazladır.

Anne ve babanın hayatta ve sağlıklı olduğu bir durumda şu ya da bu sebepten kardeşlerden birisi onların sorumluluğunu alacak olursa tüm sistemdeki bireyler bundan rahatsız olur. Yahut anne ya da babadan birisi, herhangi bir sebepten mevcut değilse ve büyük kardeşlerden birisi onun rolünü üstlenirse bu tüm kardeşleri ve ebeveynleri rahatsız eder ve aile içi çatışmalara sebebiyet verebilir.   

Buna benzer ve çok daha farklı örnekleri çoğaltmak mümkündür. Sonuç olarak anne ve baba verme pozisyonunda olmasına rağmen, şayet çocuklar onlara vermeye başlarsa ve anne baba alan pozisyonuna düşerse sistem dengesizleşir. Ve bunun anlamı kişilik bozukluklarından, parasal problemlere; bedensel hastalıklardan, iflaslara ve suçluluk duygularına kadar çok çeşitli sorunlar olarak vuku bulur.

Köken aile ile ilgili önemli ve sistemde derin etkileri olan olaylardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
  • Erken yaşta kaybedilen ebeveynler
  • Erken yaşta kaybedilen kardeşler
  • Doğma şansı bulmamış kardeşler (düşük, kürtaj, ölü doğum)
  • Kayıp kişiler
  • Göçler
  • Erken yaşta boşanmış anne-baba
  • Anne yahut babanın eski eşlerinin durumları
  • Amca, dayı, hala, teyzelerin yaşadıkları ağır travmalar, erken ölümler
  • Aile bireylerinin ağır hastalıkları
  • Ailede işlenmiş cinayetler yahut kurbanlar
  • İntihar vakaları
  • Haksız kazanılmış malların mirası
Çiftler Arasındaki İlişki
Bu sistem eş, (varsa) eski eşler, sevgililer ve nişanlılardan oluşur. Karı-koca, eşler, partnerler arasındaki ilişkilerde denge önemlidir. Çünkü bu tür ilişki eşit koşullarda sürdürülmesi gereken bir ilişki türüdür. Alma-verme dengesi kadın ve erkek arasındaki ilişkide eşit olmalıdır. Eğer çiftlerden birisi aldığından fazlasını veriyorsa karşısındaki kişi onu terk etme eğiliminde olacaktır. Sürekli kendisini alacaklısı olan kişiyle birlikte hissetmekten rahatsız olacaktır.

Çoğu ilişkide dengeyi bozan kişi kendisini fazlasıyla feda eden ve yükleri üstlenen kişidir. Eğer çiftlerden erkek fazla vericiyse eşinin babasının pozisyonuna geçer. Tersi durumda da kadın, eşinin annesi olur. Bu durumda kadın-erkek arasındaki denklerin ilişkisindense denk olmayan bir ilişki olan kök ailedeki dinamik ortaya çıkar. Bu da sürdürülemez bir durumdur. Sürdürülmesi durumunda da ilişki tatmin edici olmayacaktır. Cinsel, duygusal ve pek çok boyutta ilişki doyurucu olamaz. Mecburiyetten bir birliktelik olarak devam edilmektedir.

Böyle bir durumda çocuklar bu mutsuz birliktelikte denge sağlamaya çalışarak hadleri olmayan bir duruma müdahil olurlar. Anne ya da baba için annenin yahut babanın sağlayamadığı şeyi vermeye çalışarak tüm sistemde dengelerin altüst olmasına neden olurlar. Kadın-erkek ilişkilerinde önemli ve sistemde derin etkileri olan olaylardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
  • Alma-verme dengesinde bozukluk
  • Öfkeli kalmış eski sevgililer, eşler, nişanlılar
  • Kürtajlar
  • Düşükler ve ölü doğmuş bebekler
  • Kök aileden taşınana yükler
  • Ölen çocuklar
  • İhanet
  • Boşanma
Aile Dizimi oldukça güçlü bir tekniktir. Bu teknikle alınmış ve doğru prensiplere göre uygulanmış bir seanstan sonra hayatın aynı şekilde devam etmesi mümkün değildir. Seans aracılığıyla varılan bilinç seviyesi seanstan öncekine nazaran oldukça farklı olmaktadır. Bu nedenle dizimin göstereceği kendi hakikati, ona bir kez tanık olduğunda kişiyi sonsuza dek değiştirecektir. Bu nedenle bu kadar büyük bir gerçekle yüzleşmeye hazır hissetmeyen kimselerin bu seansı alıp kendi dizimini açtırması tavsiye edilmemektedir. Bu nedenle şu konulara dikkat etmek, seans almaktan daha önemli olarak addedilebilir:
  • Terapiste tam güven duyulması
  • Tekniğe tam güven
  • Dizim yaptırmadan evvel Aile Dizimi çalışmalarına izleyici yahut temsilci olarak katılmak, bu sayede öncelikle ruhsal olarak hazırlanmış olmak, sonrasında da tekniğin uygulanışı ve işleyişini tecrübe etmiş olmak
  • Dizim ile çalışılacak problem konusunda danışanın net ve emin olması
  • Aile Dizimi ile çalışılmaya uygun bir probleme sahip olunması gereklidir, her probleme bu teknikle bakılmaz.
  • Kişinin aile sistemine ait kişilerle ilgili meselelere bakılması koşuldur. Aile sistemine dahil olmayan kişilerle ilgili meselelerde bu teknikle çalışılmaması gerekir
  • Dizim seansını sıkça ve çok sayıda yapmak anlamsızdır. Hayatı boyunca insanın 3-4 adetten fazla dizim açtırmasının hiçbir anlamı yoktur.
  • Seanslar arasında ortalama en az bir yıl geçmesi önerilir. İdeal süre iki yıldır.
  • Seansın etkileri iki yıla kadar bir süre zarfında hayat bulur ve iyileşmeler gerçekleşir. Bu nedenle bir seansın etkileri sürerken yeniden defalarca seans yapmak hem gereksizdir hem de sistemde gereksiz bir rahatsızlık yaratabilecektir.
  • Kişinin kendi dizimi haricinde başka insanların dizim seanslarında bulunmasında bir mahsur yoktur. İstediği sayıda seansa katılmak dizim açtırmadan mümkündür.
  • Dizimlerde yaşanılan olaylar ve kişiler hakkında hiç kimse ile hiçbir şekilde sonradan konuşmamak gereklidir. Tanık olunan her şey sadece terapi amacıyla ve bir sefere mahsus olarak izin olan şeylerdir. Bunları başkalarıyla, başka zaman ve ortamlarda paylaşma izni yoktur. Bu etik açıdan ve enerji olarak, hem kişinin kendisi hem de başkalarına olan saygısı açısından elzem bir yaklaşımdır.
  • Aile Diziminde tanık olunan yahut farkına varılan ailevi meseleleri ya da çözümleri aile üyeleriyle konuşmak, tartışmak, değerlendirmek veya eski konuları gündeme getirmek doğru değildir. Fark edilen ve tanık olunan şeyler kişinin ve sistemdeki tüm herkesin bilincini orada olsalar da olmasalar da değiştirecektir. 
  • Değişimin kendiliğinden olmasını beklemek ve önceki maddelerde bahsedilen iki yıla kadar uzayabilecek zaman boyunca sabırlı olup beklemek gereklidir.
  • Hiçbir zaman Aile Dizimi merak için, insanları manipüle etmek için, gizli birtakım sırlara erişmek için, başkalarına zarar verme niyetiyle kullanılmamalıdır. Bu özünde mümkün olmayan bir şeydir. Ancak bunun yapıldığı varsayılırsa da çok ağır bedeli vardır. Düşük bir bilinç seviyesine hizmet edecek şekilde kullanıldığında kişiye faydadan çok daha fazla zarar verme potansiyeli vardır. 

Aile Dizimi seanslarında pek çok türden -olumlu, olumsuz olarak; dışarıdan bakılınca değerlendirilebilecek- tecrübeler yaşanabilmektedir. Aslında çoğu durumda danışan kişi için şaşkınlıktan şok olmaya kadar varan tecrübeler yaşamak söz konusu olabilmektedir ve her zaman da bu durum, o an için kişiyi mutlu yahut huzurlu hissettirmeyebilir. Ancak giderek aile sisteminde ve kişinin bilinçaltındaki dengeler yerine oturdukça denge, huzur ve anlayışta genişlemeler hayat bulmaktadır.

Ayrıca Aile Dizimi seansında amaç kişiyi mutlu etmek yahut huzurlu hissettirmekten çok hakikatin ortaya çıkartılması ve bunun görülmesidir. Esas iyileşme o zaman gerçekleşir. Ancak kişi her zaman hakikati görmeye hazır hissetmeyebilir. Bu durumda geçici bir süreliğine insanlar iyileşme sürecinde zihinsel, duygusal hatta bedensel tepkiler verebilir. Karmaşa yaşayabilir, kendisini çözümsüz bir bulmacanın içerisinde kaybolmuş gibi görebilir. Eğer dış destek ihtiyacı oluşursa terapistle görüşmeler yapması yahut birtakım seanslar alması gerekebilir.
Aile Dizimi tüm yönleriyle bir terapi çalışmasıdır. Bu nedenle terapi, ehil kişilerin yapması gereken bir çalışmadır. Terapi yapma yeterliliği olması için kişinin üniversite eğitimi olarak psikiyatri, psikoloji yahut psikolojik danışmanlık alanlarından mezun olması gereklidir. Türkiye’de ne yazık ki buna dikkat edilmeden Aile Dizimi eğitimi alan herhangi bir bölümden mezun olmuş kişiler terapi çalışmaları yapmaktadırlar. Öncelikle dikkat edilmesi gereken şey Aile Dizimini yapan kişinin terapist formasyonuna sahip olup olmadığıdır.

Terapist formasyonuna sahip olan kişilerin Aile Dizimi konusunda eğitim vermeye yetkili olan kişilerden bu çalışmanın sertifikalı eğitimini almış olması gerekmektedir. Türkiye’de bu eğitimi veren özel bir kuruluş vardır. Ayrıca Türkiye’ye gelip çalışmanın eğitimlerini veren yetkili hocalar vardır.
Son olarak doğrudan Hellinger’in eğitimlerine katılıp ondan eğitim alarak sertifikasyonlarını tamamlamış kişiler mevcuttur. Aile Dizimi çalışmasına katılacak kişiler bu hususlara dikkat etmelidirler.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye