Günümüz itibariyle Birleşik Devletler’in 46 eyaletinde ve 29 diğer ülkede bin 200’den fazla dans terapisti bulunmaktadır. Diğer zihin sağlığı profesyonelleri gibi onlar da hastalarına yardımcı olabilmek adına çok sayıda teknik kullanır. Dans terapisindeki bazı önemli "düşünce okulları” arasında Freudyen yaklaşım, Jungcu teknik ve nesne ilişkileri oryantasyonu yer alır. Buna karşın terapistlerin çoğu yalnızca tek okula bağlı kalmak yerine çeşitli dans terapilerinden teknikler kullanır.
Otantik hareket tekniği, kişilerin hayatlarındaki anlamı bulmak için düşünce ve rüyalarında yinelenen görüntülerle çalıştıkları Jungcu analiz yönteminden türemiştir. Hastadan belli duyguları dans ederek dışa vurmasını istemek yerine, terapist hastaya "içsel bir istek” uyandığında hareket etmesini bildirir. Hareketler hasta tarafından yönlendirilir ve terapist bu hareketlere eleştiri getirmeyen bir tanık durumundadır. Hareketlerin hastanın derin bir noktasından geldiği varsayılır. Freudyen teknikte, dans terapistleri, bilinçaltının derinliklerinde saklanan duyguları dans yoluyla açığa çıkarmak üzere hastalarla çalışır. Nesne ilişkileri tekniğinde, terapist çoğunlukla hastaya ebeveynleriyle ilk ilişkilerini göz önüne alarak hayatındaki sorunları incelemesi konusunda yardımcı olur. Duygular somut, fiziksel bir yolla ifade edilir. Örneğin, hasta terk edilme korkusunu dans ederken terapiste yaklaşıp uzaklaşarak halledecektir.
Dans terapistleri bazen dansla birlikte sanat ya da drama gibi başka terapi türlerini de kullanır. Terapistler aynı zamanda "konuşma terapisi”nde harcadıkları vakitle dans seanslarında neler olduğu üzerine tartışırlar. Dans terapistleri seanslarda görselleştirmeler de kullanır. Örneğin terapist hastalarından dans ettikleri sırada güzel, sakin bir kumsalda olduklarını hayal etmelerini isteyebilir. Sıkça kullanılan tekniklerin birinde terapist hastanın hareketlerini, önemli duygularını ifade ettiği sırada aynada gösterir. Bu özellikle birebir terapilerde güçlü etki gösterir. Bu yöntemin bir tür güvenlik duygusu verdiği ve hastanın duygularının onaylanmasını sağladığı düşünülmektedir.
Dans terapisinin altında yatan ilke, insanların dans ederken, yüksek öneme sahip duygularını ifade etmeleridir. Havaya öfke ile savrulan bir yumruk ya da utanç içinde boynunu bükme bir dans terapisti için derin bir anlama sahiptir. Dans terapisi yoluyla hastalar ağrılı, korku verici duygularını çok daha kolay ifade edebilir ve ilerleme sağlayabilir. Dans terapisini deneyimledikten sonra, duyguları hakkında daha özgürce konuşabilir kendileri ve diğer insanlar arasında kurdukları bariyerleri yıkabilirler. En sonunda psikolojik açıdan daha sağlıklı hayatlar sürdürebilecekleri umut edilir.