Kara Yılan Otu

Menopoz sıkıntılarını (sıcak basması, sıkıntı, sinirlilik vs..) azaltmak, Premenstural sendromu (adet öncesi sendrom) hafifletmek için kullanılır.

Kara Yılan Otu

Cimicifuga racemosa
  • Türkçe Adı: Karayılan otu
  • İngilizce Adı: Black cohosh
  • En Sık Bulunduğu Bölgeler ve Genel Özellikleri: Karayılan otu, karayılan kökü
Kullanılabilir Kısımlar: Kurutulmuş ya da taze kök kısmı medikal amaçlar için kullanılmaktadır.

İçeriğindeki Bileşenler: Triterpenler (triterpen glikozidler, aktein, 27 deoksiaktein, cimifogosid vs..), kinolizidin alkoloidleri (sitisin, metil sitisin), fenil propan deriveleri (izoferulik asit vs..), fitoserin, fukinolik asit, kafeik asit, salisilik asit, şekerler, taninler, uzun zincirli yağlar vs.. olmak üzere birçok bileşen içermektedir.

Etkileri ve Kullanıldığı Durumlar: Karayılanotunun bileşenlerinden biri olan fukinolik asit, nötrofil elastaz enzimi için etkili bir inhibitördür (bu enzimin çalışmasını engeller). Nötrofil elastaz enzimi ise enflamatuar (iltihabik ve yangısal) yanıtların oluşmasını tetikleyen önemli enzimlerden biridir. Dolayısıyla karayılanotu, bahsedilen mekanizma sayesinde antienflamatuar özellik gösterir (iltihap karşıtı).

Karayılan otu, henüz tam olarak aydınlatılamamış bir mekanizma sayesinde östrojen hormonuna benzer bir etkinlik göstermektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan labortauar çalışmalarında, bu bitkinin östrojen reseptörlerine direk olarak bağlanmadığı görülmüştür (bilindiği gibi östrojen hormonu östrojen reseptörlerine bağlanarak etki gösterir), ancak östrojene bağlı genlerin sentezini arttırdığı ve östrojene bağlı tümörlerin büyümesini teşvik ettiği görülmüştür. 

Klinik olarak bakıldığında karayılan kökünün, endometrial dokuyu (rahimin iç yüzeyindeki doku) veya östradiol, luteinizan hormon (LH), folikül stimulan hormon (FSH) ve prolaktin gibi özellikle regl döngüsünü etkileyen hormonların seviyesini değiştirmediği görülmüştür. Ancak yapılan bazı hayvan deneyleri sonucu, bu bitkinin hipofiz bezinden salınan luteinizan hormon seviyesini azalttığına dair bazı bulgular elde edilmiştir.

Yapılan ilk deneysel araştırmalar sonucu siyah yılan kökünün bazı serotonin reseptörlerinin parsiyel agonisti (serotonin yokluğunda serotonin reseptörlerine bağlanarak düşük serotonerjik etki gösteren madde) olabileceği düşünülmüştür.  Bu etkinin menopoz dönemindeki sıkıntıları azaltabileceği düşünülmektedir. Ayrıca bilindiği gibi serotonin depresyonla yakından ilişkisi vardır. Bu bitki ise serotonin yokluğunda, zayıf da olsa serotoninin etkisini taklit edebildiği için, siyah yılan kökü ve depresyonun ilişkisi, bir hayvan deneyinde araştırılmıştır. Bu deneyde dişi farelere siyah yılan kökü ekstresi verilmiştir. Daha sonra farelerdeki depresyon durumunu değerlendirmek için "tail suspension test” (kuyruktan asma testi) isminde bir test uygulanmıştır ve bu test sonucunda farelerin hareketsizlik durumunun azaldığı, dolayısıyla depresyon durumlarının iyileştiği tesbit edilmiştir. Kısacası bu deneyde siyah yılan kökü, dişi fareler üzerinde antidepresan aktivite göstermiştir.

Yapılan ilk deneysel çalışmalarda, siyah yılan kökünün, osteoblast (kemik hücresinin öncülü olan bir çeşit hücre) aktivitesini arttırdığı görülmüştür. 12 haftalık siyah yılan kökü ekstresi verilen hayvanlarda, kemik oluşumuna işaret eden bir enzim olan "kemik-spesifik alkalin fosfataz” enzim seviyesinin (bALP) arttığı görülmüştür.

Bilim insanlarının yaptığı araştırmalar, siyah yılan kökünün bazı dokular için östrojenik aktivite gösterirken bazı dokular için östrojenik aktivite göstermediği gibi bir durumu akla getirmiştir. Örneğin hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda bu bitkinin, kemik hücreleri üzerinde ılımlı bir östrojenik etki gösterdiğini ve LH’ı (luteinizan hormon) baskıladığını, bununla beraber uterusu (rahim) etkilemeyerek, uterus dokusunun artışına neden olmadığını göstermiştir.

Siyah yılan kökünün östrojenik aktivitesi göz önüne alınarak göğüs kanseriyle herhangibir ilişkisi olup olmadığı da araştırılmıştır. Göğüs kanseri hücreleri üzerinde yapılan bu çalışmada, bu bitkinin tümör gelişimini tetiklemediği görülmüştür. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmada ise, siyah yılan kökünün göğüs kanseri riskini arttırmadığı gibi azaltmadığı da görülmüştür. Ancak bu bitkinin daha önceden kansere yakalanmış hayvanlarda metastazı arttırdığı (kanserli hücrelerin kan veya lenf yoluyla sağlam dokulara sıçraması) gözlenmiştir. Bu nedenle siyah yılan kökü, göğüs kanserine yakalanmış veya göğüs kanseri açısından çok yüksek risk taşıyan kadınlar tarafından kullanılmamalıdır.

Bu bitkinin hormonlar üzerindeki etkisi göz önüne alınarak prostat kanseri ile herhangibir ilişkisinin olup olmadığı da düşünülmüştür. Bunu açığa çıkartmak için tasarlanan in vitro bir deney sonucunda  (cansız ortamda yapılan, insan üzerinde yapılmayan deney)  siyah yılan kökü ekstresinin prostat kanseri hücrelerinin olgunlaşmasını ve tümörün büyümesini önlediği görülmüştür. Bununla beraber tümör oluşumunu nasıl önlediğinin mekanizması hakkında herhangibir görüş yoktur. Yine yapılan deneylerde, bu bitkinin erkeklerdeki testosteron seviyelerini etkilemediği ortaya çıkmıştır.

Yapılan diğer in vitro araştırmalarda ise bu bitkinin, kematerapötik olarak kullan doxorubicin ve docetaxel adlı etkin maddelerin toksisitesini arttırdığı, buna karşın cisplatin adlı kemoterapötik maddenin ise tümör hücreleri üzerindeki sitotoksisitesini azalttığı (tümör hücrelerini tahrip edici etkisini azalttığı) görülmüştür.

Siyah yılan kökünün içindeki asetein adlı bileşenin,  in vitro ortamda (cansız ortam), HIV virüsünün (AIDS hastalığına neden olan virüs) lenfositler içindeki replikasyonunu azalttığı (çoğalmasını azalttığı) tespit edilmiştir. Ancak canlı ortamda ve insan üzerinde HIV virüsüne etki edip edemediği bilinmemektedir.

CYP 3A4 adlı enzim vücudumuzda en çok karaciğer tarafından üretilen, birçok ilaç ve zararlı maddenin yıkılarak vücudumuzdan atılmasında görevli olan bir enzimdir. In vitro ortamda yapılan çalışmalar, bu bitkinin CYP 3A4 enzimini %44’e kadar inhibe ettiği (çalışmasını durdurduğu) görülmekle beraber, insanlar üzerinde yapılan çalışmalar siyah yılan kökü ekstresinin bu enzimin insan vücudundaki aktivitesini belirgin oranda etkilemediği saptanmıştır. Yine yapılan bazı çalışmalar siyah yılan kökünün metil alkol ekstresinin, sıçanlarda anti-nosiseptif etki yaptığı (nosiseptif ağrıyı azalttığı) görülmüştür.

Siyah yılan kökü halk arasında,
  • Menopoz sıkıntılarını (sıcak basması, sıkıntı, sinirlilik vs..) azaltmak,
  • Gebe kadınlarda doğum sancısını tetiklemek,
  • Premenstural sendromu (adet öncesi sendrom) hafifletmek,
  • Dismenoreyi (ağrılı adet görme) hafifletmek,
  • Sinirsel gerginlik ve sıkıntıyı azaltmak,
  • Dispepsi gibi bazı sindirim sistemi rahatsızlıklarını yatıştırmak,
  • Romatizmal bazı ağrıların şiddetini azaltmak,
  • Yüksek ateş, boğaz iltihabı ve öksürük gibi bazı üst solunum yolu iltihaplarının tedavisine yardımcı,
  • Gösterdiği hafif sedatif etkiden (rahatlatıcı, yatıştırıcı) yararlanmak için oral olarak kullanılır.
  • Siyah yılan kökü topikal olarak ise (sadece etkilenen bölgenin üzerine) akne, et beni ve siğil gibi cilt rahatsızlıklarından ve kusurlarından kurtulmaya yardımcı olarak ve cildin genel görünümünü güzelleştirmek için kullanılır. Siyah yılan kökü böcek ve çeşitli zararlıları kovmak için de kullanılmaktadır.
  • Bu bitki çıngıraklı yılan ısırıklarının deride meydana getirdiği kötü görünümü iyileştirmek için de kullanılır, bitkinin adını da muhtemelen bu kullanım amacından aldığı düşünülmektedir. Ayrıca bu bitki genellikle kadınlar üzerinde olumlu etki yaptığından bazı kişiler tarafından "kadın otu” veya "menopoz otu” olarak da isimlendirilir.
Etkili Olduğu Durumlar: 
  • Menopoz Semptomları: Yapılan araştırmalar sonucu, siyah yılan kökü ekstresi içeren bazı ticari bitkisel preparatların özellikle ateş basması gibi bazı menopoz sıkıntılarını azalttığı görülmüştür. Bahsedilen ticari preparatlarda, bu bitkinin özellikle menopoz sıkıntılarında rahatlatıcı etki gösteren bileşenlerinden biri olan triterpen glikozidleri yeralmaktadır. Her 20 mg.lık tablette 1 mg triterpen glikozidleri içeren bir ticari tabletin kullanılmasının, plaseboya kıyasla, menopoz dönemindeki kadınlarda görülen sıcak basmaları gibi şikayetleri belirgin oranda azalttığı görülmüştür. Hatta bu etkinin, menopoz dönemindeki kadınlarda benzer sıkıntıları hafifletmek için kullanılan düşük doz östradiol hormon tedavisi ile benzer sonuçlar gösterdiği ortaya çıkmıştır. Diğer bir bilimsel araştırmada ise hem siyah yılan kökü ekstresi hem de sarı kantaron ekstresi içeren ticari bir bitkisel kapsülün, menopoz dönemindeki negatif psikolojik semptomları azalttığı görülmüştür.
Yukarıdaki araştırmalar haricinde, ticari olmayan siyah yılan kökü ile yapılan bazı bilimsel çalışmalar da mevcuttur. Bu çalışmalarda ise hem hafif menopoz sıkıntıları görülen kadınlarda hem de daha ağır menopoz sıkıntıları görülen kadınlarda,  günde 6,5 mg siyah yılan kökü ekstresi 12 hafta boyunca kullanılmıştır. Ağır semptomlar görülen kadınlarda siyah yılan kökü ekstresi, plaseboyla karşılaştırıldığında belirgin bir olumlu etki görülmemiştir. Buna karşın hafif menopoz sıkıntıları yaşayan kadınlardaki bazı semptomlarda ise hafif bir azalma görülmüştür. Siyah yılan kökünün, göğüs kanseri hastalarında görülen ateş basmalarını azaltıp azaltmadığıyla ilgili olarak ise çelişkili araştırma sonuçları mevcuttur. Yapılan bazı araştırmalarda bu bitkinin böyle bir etkisi olduğu, diğer çalışmalarda ise böyle bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir.
  • Osteoporoz: Siyah yılan kökü ekstresi içeren ticari bir kapsülün, menopoz dönemindeki osteoporoza (kemik erimesi)  karşı etkinliği, bir grup post menopoz dönemindeki kadın üzerinde araştırılmıştır. Bahsedilen bitkisel kapsülde 40 mg siyah yılan kökü ekstresi kullanılmıştır. Bu kapsülün 12 hafta boyunca düzenli olarak kullanılması sonucu bu takviyenin  "kemik-spesifik alkalin fosfataz” düzeylerini arttırdığı görülmüştür. "Kemik spesifik alkalin fosfataz” ise kemik oluşumunu gösteren bir markırdır. Buna karşın siyah yılan kökü ekstresinin, kemik mineral yoğunluğunu arttırdığı veya kemik kırılması riskini azalttığıyla ilgili mevcut bir bilgi, henüz elimizde bulunmamaktadır. Bu nedenlerle siyah yılan kökünün osteoporoza karşı kullanımı için daha çok klinik çalışmaya ve veri toplamaya ihtiyaç vardır.
Kullanım Şekli ve Dozaj: Menopoz sıkıntılarını azaltmak için yapılan birçok klinik araştırmada farklı bitki dozajları kullanılmıştır. Örneğin X adlı kapsülde 1 mg triterpen glikozidleri içerecek şekilde (menopoz sıkıntılarını azaltmak için kullanılan temel madde) 20 mg bitki ekstresi kullanılmıştır. Y adlı bitkisel kapsülde ise siyah yılan kökü ekstresi, sarı kantaron bitkisiyle kombine edilerek kullanılmıştır ve toplamda bu bitkisel karışım 1 mg triterpen glikozidi içermektedir. Ancak yapılan birçok araştırmada hastalara 6 ay boyunca, günlük 4-8 mg triterpen glikozidi içerecek şekilde 40-80 mg bitki ekstresi içeren  kapsüller verilmiştir. Özellikle osteoporoza karşı geliştirilen bir bitkisel kapsülde ise yine 40 mg.lık bitki kökü ekstresi kullanılmıştır. Bunların haricinde Amerikada farklı dozlarda siyah yılan kökü ekstresi içeren kapsüller ve tabletler bulunmaktadır. 60mg, 80 mg, 450 mg, 540 mg ve 545 mg bitki kökü ekstresi içeren farklı dozajlarda kapsüller mevcuttur.

Eğer siyah yılan kökünü kapsül veya tablet şeklinde kullanmak istemiyorsanız, menopoz semptomlarını engellemek için günlük 40-200 mg.lık bitki kökünü toz haline getirerek oral olarak (ağızdan alarak) kullanabilirsiniz.

Bitki kökünü günlük 5 gram ve üzeri dozlarda kullandığınızda mide bulantısı, başağrısı, baş dönmesi, hipotansiyon (düşük tansiyon) ve ekstremitelerde (kol ve bacak) ağrı gibi yan etkiler görülebilir.

Güvenlik ve Yan Etkileri: Siyah yılan kökünün oral ve uygun şekilde kullanımı güvenli kabul edilmektedir. Birçok klinik araştırma sayesinde siyah yılan otunun güvenilirliğini araştırma fırsatı olmuştur. Ancak bu çalışmalar maksimum 1 yıl sürdüğü ve birçoğu sadece 6 ay sürdüğü için, bu bitkinin 6 aylık kullanımı güvenli kabul edilmektedir. Bununla beraber nadir de olsa siyah yılan kökü kullanan bazı hastalarda karaciğer hasarı veya otoimmun hepatit görülmüştür. Fakat bu hastalıkların nedeninin siyah yılan kökünden kaynaklanıp kaynaklanmadığı bilinmemektedir.  Bu konuda kesin kanıtlar elde edilene kadar her ihtimale karşı, bu bitkinin ekstresini kullanan kişilere karaciğer fonksiyon testi de yaptırmaları tavsiye edilmektedir.

Siyah yılan kökü, bazı hormonal özelliklere sahip olduğundan, mensturasyonu ve uterusu uyardığından gebelerde kullanımı önerilmez. Aynı nedenlerle emziren kadınların da kullanımı önerilmez.

Diğer Bitkilerle / Gıdalarla / Gıda Takviyeleriyle Etkileşim: 
  • Hepatotoksik Bitkiler ve Gıda Takviyeleri: Hepatotoksik kelime anlamı olarak karaciğer için toksik ve zararlı anlamına gelmektedir. Henüz kanıtlanmasa da yüksek dozlarda siyah yılan kökünün, karaciğer hasarı ve otoimmün hepatitle bir alakası olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle potansiyel hepatotoksik bitkilerle beraber alınan siyah yılan kökünün karaciğer hasarı geliştirebileceği riski akla gelmektedir. Hepatotoksik etkiler gösterebileceği düşünülen bazı bitki ve gıda takviyeleri: androstenadion, chaparral, karakafesotu, DHEA, yavşan otu, kava biberi, niasin, yarpuz yağı, kırmızı maya vs
İlaçlarla Etkileşim: 
  • Atorvastatin (Lipitor): Atorvastatain kullanan bir hastanın günde 4 kez 100 mg siyah yılan kökü ekstresi kullanmaya başladıktan sonra karaciğer enzimlerinin belirgin olarak yükseldiği görülmüştür. Ancak bitkinin kullanımı kesildiğinde hastanın karaciğer enzim seviyesi normale dönmüştür. Bu durumun siyah yılan kökü ve atorvastatin etkileşiminden kaynaklandığı akla geldiğinden, daha fazla araştırma yapılıp kanıt elde edilene kadar atorvastatin alan hastaların bu bitkiyi kullanmamaları önerilmektedir.
  • Cisplatin (Platinol-AQ): Cisplatin adlı etkin madde, göğüs kanseri hastalarında kanserli hücreleri tahrip etmek için kullanılmaktadır. Ancak hayvan denekler üzerinde yapılan bazı araştırmalar, siyah yılan kökünün cisplatin’in kanserli hücreler üzerindeki sitotoksik etkilerini (hücre için toksik ve tahrip edici etkilerini) azalttığı yönündedir. Bu nedenle bu ilacı kullanan hastaların siyah yılan kökü kullanmamaları tavsiye edilmektedir.
  • Sitokrom P450 2D6 Substratları: Yapılan bazı araştırmalar bu bitkinin, vücutta sentez edilen ve birçok ilaç ile zararlı maddenin yıkımından sorumlu olan sitokrom P450 2D6 enziminin hafif şekilde üretimini azalttığını göstermiştir. Dolayısıyla bu enzim sayesinde yıkılarak vücuttan atılan ilaçların,  yıkılamadıkları için etkilerinin artabileceği düşünülmektedir. Fakat sağlıklı insanlar üzerinde yapılan diğer bir çalışmada, siyah yılan kökünün sitokrom P450 2D6 enzimi üzerinde bahsedildiği gibi bir etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla çelişkili araştırma sonuçları mevcuttur. Bu nedenle daha fazla klinik araştırma yapılana ve durum kanıtlanana kadar, P450 2D6 enzimi ile metabolize edilen ilaçlarla beraber, siyah yılan kökü ekstresini aynı anda alan hastaların dikkatli olmaları ya da siyah yılan kökünü hiç kullanmamaları tavsiye edilir. 
  • Bahsedilen ilaçlardan bazılar: amitriptilin (Elavil), kodein, desipramin (Norpramin), flecainide (Tambocor), haloperidol (Haldol), imipramin (Tofranil), metoprolol (Lopressor), ondansetron (Zofran), paroksetin (Paxil), risperidon (Risperdal), tramadol (Ultram), venlafaksin (Efexor) vs.. 
  • Hepatotoksik İlaçlar: Hepatotoksik kelime anlamı olarak karaciğer için toksik ve zararlı anlamına gelmektedir. Henüz kanıtlanmasa da yüksek dozlarda siyah yılan kökünün, karaciğer hasarı ve otoimmün hepatitle bir alakası olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle hepatotoksik olabileceği düşünülen ilaçlarla beraber alınan siyah yılan kökünün, karaciğer hasarı geliştirebileceği riski akla gelmektedir. 
  • Hepatotoksik etkiler gösterebileceği düşünülen bazı ilaçlar: asetaminofen (Tylenol), amiodrane (Cordarone), karbamazepin ((Tegretol), isoniazid (INH), metotraksat (Rheumatrex), metildopa (Aldomet) vs..
Hastalıklar veya Durumlarla Etkileşimi: 
  • Göğüs Kanseri: Yapılan ilk araştırmalar sonucu, siyah yılan kökünün, mevcut göğüs kanseri hastalarında görülebilecek metastaz riskini arttırdığını göstermektedir. Bu nedenle göğüs kanseri hastaları bu bitkiyi kullanmamalıdırlar.
  • Hormona Duyarlı Kanser Türleri: Yapılan araştırmalar sonucu bu bitkinin östrojen reseptörlerini etkilemediği ortaya çıkmıştır. Buna rağmen hormona duyarlı kanser türlerinin görüldüğü hastalarda 2 aydan uzun bir dönem denenmediği için, bu kanser türleri üzerinde herhangibir etkisi olup olmadığı bilinmemektedir. Bu nedenle her ihtimale karşu hormona duyarlı kanser türlerinin görüldüğü hastalarda bu bitkinin kullanımından kaçınılmalıdır. Kadınlarda hormona duyarlı kanser türleri veya rahatsızlıklar arasında yumurtalık kanseri, uterus kanseri, endometriyoz (Endometriozis: Normal olarak rahim çeperinde olması gereken endometriyal dokuların, vücudun başka yerlerine taşınarak oralarda yerleşmesi sonucu ortaya çıkan bir sağlık sorunudur) ve rahim içi urları sayabiliriz.
  • Böbrek Transplantasyonu: Akut böbrek yetmezliği sonucu böbrek transplantasyonu gerçekleştirilmiş ve aynı zamanda alfalfa-siyah yılan kökü ekstresi kullanan bir hastada, organ reddi gerçekleşmiştir. Bu organ reddinin nedeninin siyah yılan kökünden ziyade immunstimulan (bağışıklık sistemini uyarıcı) özellikleriyle bilinen alfalfa bitkisi olduğu düşünülmekle beraber, bu bilgi literatürde yeralmaktadır.
  • Karaciğer Hastalığı: Henüz kanıtlanmasa da yüksek dozlarda siyah yılan kökünün, karaciğer hasarı ve otoimmün hepatitle bir alakası olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle mevcut karaciğer ve hepatit hastalarının bu bitkiyi kullanmaları hastalıklarının durumunu daha da ciddileştirebileceği düşünülmektedir. Bahsedilen sebep nedeniyle bu hastaların siyah yılan kökü ekstresi kullanmamaları tavsiye edilmektedir.
  • Protein Eksikliği: Protein S eksikliği olan kişilerin bu bitkiyi kullanmamaları tavsiye edilmektedir.
German Commission E: Alman Komisyon E monografları (German Commission E monografları), 1983 ve 1993 yılları arasında 300 ‘den fazla bitki ve bitkisel karışımın medikal kullanımını, etkilerini ve yan etkilerini birçok klinik araştırmalar yaparak, objektif ve çok sıkı bilimsel kriterlere göre değerlendirek yazılmış olan bitkilerle ilgili çok değerli bir bilgi kaynağıdır. Alman komisyon E monografları, Alman hükümeti tarafından finanse edilen komisyon E’nin titiz çalışmalar sonucu yayımladığı, tüm dünyadaki herbalistler, eczacılar ve tıp doktorları tarafından ciddiye alınan bir kaynak olarak değerlendirilmektedir.
Kara Yılan otunu German Commission E tarafından onaylanan kullanım durumları:
  • Menopoza bağlı sıkıntılar
  • PMS premenstural sendrom (adet öncesi dönemi) rahatsızlığı
Bilimsel Araştırmalar: 
  • Kanser: Gözlemsel olarak yapılan farmakoekonomik bir çalışmada, siyah yılan kökü ekstresi kullanan kadınların, kullanmayanlarla kıyaslandığında göğüs kanseri geliştirme riski bakımından herhangi bir farklılık göstermediği ortaya çıkmıştır. 
  • Menopoz Semptomları: 2006 yılında yapılan bir araştırmada siyah yılan kökü ekstresi ile beraber sarı kantaron ekstresi içeren ticari bir bitkisel preparatın post menopoz dönemindeki 301 kadın üzerindeki etkisi araştırlmıştır. 16 hafta süren çift kör ve randomize çalışma sonunda, siyah yılan kökü ekstresi içeren bitkisel preparatın, menopoz semptomlarını azaltmada plaseboya kıyasla daha etkili olduğu bulunmuştur. Bitkisel ekstreyi kullanan kadınlardaki menopoz sıkıntılarının azalma oranı %50 iken, plasebo grubunda %19,6’lık bir azalma gözlenmiştir. Aynı şekilde bitkisel ekstreyi kullanan kadınların psikolojik durumları %41,8 oranında daha iyiye giderken, bu iyileşme oranı plasebo grubunda %12,7 olarak bulunmuştur.
Ayurveda’da Kullanılan İsmi: Black cohosh

Tadı: Kekremsi - acı

Kullanılan Kısımları: Kök

Enerjetiği: Serinletici

Sindirim Sonrası Etkisi: Acı

Doshalar Üzerindeki Etkileri: Pita ve Kapha’yı azaltırken Vata’yı arttırır.

Genel Nitelikleri: Alteratif (kanı temizleyici), emanogog (adet düzenleyici ve söktürücü), antiseptik, antispazmodik (spazm giderici9, ekspektoran (balgam söktürücü), diyaforetik (terletici)

Özellikle Etkilediği Organlar: Karaciğer, dalak, mide, kalın bağırsak, sinir sistemi

Kullanım Alanları: Bu bitki doğu herbalizminde sinirsellik, spazmlar, nevralji, menstural ağrılar, doğumdan hemen önce doğum sancısını tetiklemek için ayrıca astım ve öksürük gibi şikayetlerde kullanılır.
Siyah yılan kökü ekstresi gerginlik ve sinirsellik gibi durumları yatıştırmak için sıklıkla kullanılır. Özellikle gerginlik ve uykusuzluk gibi durumlarda eşit miktarda siyah yılan kökü, takke çiçeği, kestere, çarkıfelek çiçeği ve bunların yarısı kadar Arnavut biberi karıştırılarak kullanılır. Adet krampları ve ağrılarını dindirmek için ise bu bitki, zencefil, papatya, mavi kohoş ve böğürtlen yaprağı ile karıştırılarak kullanıldığında en iyi sonucu verecektir. Astım ve bronşiyal spazmı rahatlatmak için ise  yabani kiraz ağacı kabuğu, andızotu kökü ve sığır kuyruğu ile beraber kullanılabilir.  Bu bitki, tüm dünyada olduğu gibi doğu herbalizminde de menopoz dönemi kadınlarındaki menopozal sıkıntıları azaltmak için kullanılmaktadır.

Çince İsmi: Sheng Ma

Genel Nitelikleri: Diyaforetik (terletici), antipiretik (ateş düşürücü), antifungal (mantar karşıtı) ve antibakteriyel

Etkilenen Organ Meridyenleri: Karaciğer, dalak,mide ve kalın bağırsaklar

Kullanım Alanları: Qi’nin dolaşımını düzenleyerek, başağrısı ve krampları azaltır. Kan dolaşımını da düzenleyerek gecikmiş ve ağrılı adeti düzene sokar. Kara yılan kökü Çin tıbbında serinletici özellik gösteren bir diyaforetiktir (terletici), ancak bu bitki batı tıbbında daha ziyade antispazmodik özellikleri (spazm giderici) nedeniyle kullanılmaktadır.  Çin tıbbına göre günlük kullanım miktarı için 3-9 gram tavsiye edilir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye