Kardiyovasküler Sistem

Kardiyovasküler sistemi ve neden olabileceği sorunları tanıyalım.

Kardiyovasküler Sistem

Dolaşım sistemi olarak da bilinen kardiyovasküler sistem kanın vücudun tamamına gönderilmesi, oksiyen ve besin öğelerinin hücrelere ve dokulara taşınması ve filtrelenecek ve yok edilecek hücresel atık ürünlerinin taşınması için birlikte çalışan kalp ve kan damarlarından oluşmaktadır.

Kalp; ritmik kasılmalar ile vücudun heryerinde kan dolaşımı sağlayan göğüsteki müsküler organ, bir deliktir. Hem oksijen ve besin açısından zengin olan kanı vücut dokularına taşır hem de vücudun geri kalan kısmındaki kanı yeniden oksijenlenmesi için akciğerlere pompalar. Kalp normalde dinlenme halinde dakikada 60-80 kez atarken (günde 100,000 atım), egzersiz ya da stres altında ise dakikada 200 kez atım olabilir. Kalp atımı başına pompalanan ortalama kan miktarı (dinlenme halinde) 2,5 onstur (Günde 1,980 galon).

Kan damarları kardiyovasküler sistemi tamamlamaktadır. Bunlar aorta (vücudun en büyük atar damarı), arterler, arterioller, kılcal damarlar, venüller, venler ve ana toplar damardan oluşmaktadır. Arterler kanı kalpten uzaklaştırır ve kan pulmoner arter haricinde diğer arterlerden genellikle oksijenlenmiş şekilde geçer. Arterler giderek daha küçüldüğünde arterioller olarak adlandırılırlar. 

Vücudun en küçük kan damarları arterioller ve venüller arasında bir arayüz olarak görev yapan kılcal damarlardır. 

Kılcal damar zarları gaz değişimini mümkün kılacak şekilde son derece ince ve geçirgendir. Venüller, sonunda birleşip kanı kalbe geri getiren kan damarları olan venleri oluşturuncaya kadar kılcal damarlardan devam eden minik damarlardır. Vücuttaki tüm venler kalbin sağ atriyumuna bağlanan superior ve inferior ana toplar damarı oluşturmak üzere bir araya gelirler. 

Kalp fonksiyonu ve genel sirkülasyon, özellikle kalp krizi ve inme vakalarının tamamının tahmini %85’ini açıklayan ve mikrobiyal enfeksiyona yanıt olarak ortaya çıkabilen "kırılgan plak” oluşumu; oksidize kolesterol ve/veya yüksek homosistein seviyelerine bağlı gelişen ateroskleroz; kötü beslenme ve beslenme bozuklukları; egzersiz eksikliği; kronik stres; ile genellikle geleneksel doktorlar tarafından düşünülmeyen civaya maruz kalma, düşük tiroid fonksiyonu, çevre kirliliği ve kötü yönetilen duygular (özellikle öfke ve çeşitliliği) gibi çok çeşitli faktörlerden olumsuz yönde etkilenebilir.

Kalbe Giden Kan Akışı
Kalp aslında her biri iki odacıktan oluşan yan yana iki pompadır - sol ve sağ atrium ve sol ve sağ ventrikül. Bu odacıklar kanın yalnızca tek bir yönde akışına izin veren kapakçıklara bağlıdır. Kalp atışının her bir ritmi, doğal kalp pili olarak görev yapan merkezi sistemine bağlı sinoatriyal düğüm olarak bilinen kalp kasının bir kısmı tarafından regüle edilir. 

Kalbe kan akışı aşağıdaki gibidir: Akciğerlerde oksijenlenmiş kan sol atriyuma gelir ve daha sonra tüm vücudu yenilemek üzere aort vasıtasıyla pompalanır. Oksijensiz kan, vücudun diğer tüm kısımlarından pulmoner arter sayesinde sağ ventrikül kanalıyla akciğere pompalandığı yer olan sağ atriyuma döner.

Her kalp atımı iki aşamalıdır: diyastol (dinlenme hali) ve sistol (kasılma hali). Diyastolik faz sırasında, sol atriyum akciğerden gelen oksijenlenmiş kanla, ve sağ atriyum ise vücuttan gelen oksijensiz kanla dolar. Sistolik ya da kasılma fazı ventrikül içine kan sızdıran her iki atriyum olarak kalbin üst kısmından başlar: sağ atriyum triküspit kapak vasıtasıyla sağ atriyum içine ve sol atriyum ise mitral kapak vasıtasıyla sol ventrikül içine.

Daha sonra kasılma kalbin alt kısmından, her iki ventrikülün yukarı yönde sıkılmasıyla devam eder. Sağ ventrikül pulmoner kapak vasıtasıyla kanı pulmoner artere ve sonrasında akciğerlere gönderir. Sol ventriküldeki kan aortik kapak vasıtasıyla aort içine ve sonrasında vücudun tüm kısımlarına pompalanır.
Daha sonra diyastolik ya da dinlenme fazı tüm kapakçıkları kapatır ve atriyum tekrar dolmaya başlar. 

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye