Masaj Terapisi - Nedir

Vücuttaki yumuşak dokuların normalleşmeleri amacıyla bilimsel bir şekilde manipüle edilmeleridir.

Masaj Terapisi

Masaj terapisi, vücuttaki yumuşak dokuların normalleşmesi amacıyla bu dokuların bilimsel bir şekilde manipüle edilmesidir. Sabit ya da hareketli basınç uygulaması, tutma, vücudun hareketi ya da vücuda doğru yapılan hareketleri içeren manuel tekniklerden oluşur. Masaj terapisi öncelikle ellerle uygulansa da bazen ön kollar ve dirsekler de kullanılır. Bu teknikler kas, iskelet, dolaşım, lenf, sinir ve diğer vücut sistemlerini etkiler. Masaj terapisinin temel felsefesi vücudun kendisini iyileştirme kabiliyetini destekleyen ve sağlığa ulaşmayı ya da iyileşmeyi amaçlayan "Vis medicatrix naturae (Tabiatın iyileştirici gücü)" görüşünü içine alır.

Dokunma masaj terapisinin temel aracıdır. Masaj uygulanan tekniklerin türü bakımından tarif edilebilse de masaj terapisinde dokunma sadece mekanik bir yöntemle kullanılmaz. Ellerin nereye koyulacağını ve hareketlerin hangi doğrultuda yapılacağını tarif eden masaj tekniğinin bir resmine ya da diyagramına bakılabilir; ancak bu resim iyi bir masaj için önemli olan herşeyi ifade etmeyecektir. Masajın bir de ustalık yönü vardır.

Masajda genellikle belli bir dereceye kadar basınç ve hareket ile temas uygulandığı için, masaj terapisti her bir kişi için kullanacağı en uygun basıncı saptamak için duyarlılılıkla dokunmalıdır. Örneğin çok fazla basınç kullanmak bedenin gerilmesine neden olabilirken, çok az basıncın etkisi yeterli olmayacaktır. Duyarlı dokunuşlar aynı zamanda, masaj terapistinin elleri vasıtasıyla hastanın bedeninde kas gerginliği ve diğer yumuşak doku problemlerinin bulunduğu bölgelerin yerini saptamak gibi faydalı bilgiler edinmesini sağlar.

Dokunma aynı zamanda bir iletişim biçimi olduğundan hassas dokunuş –terapötik ilişkilerde gerekli bir unsur olan– bakım ve ilgi hissini gün yüzüne çıkarır. Uygulamada pek çok masaj terapisti işlerinde birden fazla teknik veya yöntem kullanabilir ya da bazen birkaç yöntemi birleştirebilir. Etkin masaj terapistleri her kişinin ihtiyaçlarını ayrı ayrı ortaya çıkarır ve daha sonra bu ihtiyaçları en iyi karşılayacak tekniklere başvurur.

İsveç masajı,kasların daha çok yüzey katmanlarında sıvazlama, yoğurma ve friksiyon tekniklerinden oluşan bir sistemdir; genellikle kalbe doğru kan akışı yönünde ve bazen de aktif ve pasif eklem hareketleri ile birlikte uygulanır. Genel gevşemeyi desteklemek, dolaşım ile hareket aralığını iyileştirmek ve kas gerilimini rahatlatmak için kullanılır. İsveç masajı en yaygın kullanılan masaj biçimidir.

Derin doku masajı, kasların her birine yönlendirilmiş yavaş vuruşlar, doğrudan basınç veya friksiyon uygulayarak kronik kas gerilim modellerini gevşetmek için kullanılır. İsveç masajına kıyasla daha derin kas katmanlarına, daha fazla basınç uygulanır; adına derin doku masajı denilmesinin nedeni de budur ve kronik kas gerilimi için etkindir.

Spor masajı, İsveç ve derin doku masajına benzer teknikler kullanır ancak özellikle atletik performansın beden üzerindeki etkilerinin üstesinden gelmek için ve atletlerin eğitim, performans ve yaralanmalardan iyileşmeleri ile ilgili ihtiyaçlarına göre uyarlanır.

Nöromüsküler masaj, yalnız kaslara uygulanan bir derin masaj türüdür. Öncelikle tetik noktalarını (vücudun diğer bölgelerindeki ağrılarla ilişkili olan yoğun kas gerilimi düğümleri) rahatlatmak ve aynı zamanda kan akışını hızlandırmak için kullanılır. Genellikle ağrıyı azaltmak için başvurulur. Tetik noktası masajı ve myoterapi birbirine benzeyen masaj türleridir.

Akupresür, akupunktur meridyenleri (Asya anatomi kavramları dahilinde tanımlanan enerji kanalları) üzerinde bulunan spesifik noktalara, fiziksel rahatsızlığa yol açan bu meridyenler üzerinde tıkanmış olan enerjiyi serbest bırakmak ve enerji akışını yeniden dengelemek için parmak veya baş parmağı basıncı uygular. Shiatsu aküpresürün Japonya’ya özgü bir biçimidir.

Masaj terapisinin maliyeti coğrafi bölgeye, masaj terapistinin deneyimine ve masajın uzunluğuna göre değişir. Müşterinin evinde veya ofisinde gerçekleştirilen masaj terapisi seansı, masaj terapistinin yolda geçirdiği zamana göre daha maliyetli olabilir. Seanslar genellikle bir saattir. Masaj seanslarının sıklığı büyük ölçüde değişebilir. Eğer kişi belirli bir sorun için masaj yaptırıyorsa, seansların sıklığı tıbbi duruma göre değişiklik gösterebilir; yine de genellikle haftada bir yapılır. Bazı kişiler masaj ile düzenli kişisel sağlık ve fitness programlarını birleştirebilir. Bu kişiler haftada bir ila ayda bir arasında değişecek şekilde düzenli olarak masaj yaptırır.

İlk randevu genelikle kişinin masaj terapisi alma amacı, sağlık geçmişi ve diğer alanlar hakkında bilgi toplanması ile başlar. Kişinin rahatlığı ölçüsünde müşteriden kıyafetlerini çıkarması istenir. Müşteri kıyafetlerini çıkarırken odada yalnız kalır, ayrıca örtünebilmesi için ona bir örtü ya da havlu sağlanmış olacaktır. Masaj terapisti sadece vücudun masaj yapılan kısmını sıyıracaktır. Müşterinin kanaatine her zaman saygı duyulur. Masaj terapisti, kısa bir süre içinde cilde nüfuz edecek olan bir yağ veya losyon kullanabilir. Masajda en fazla yararı sağlamak için masaj yapılan kişi genellikle terapiste doğru sağlık bilgilerini vermeli, her türlü rahatsızlığını, ister masajın kendisinden isterse de oda sıcaklığı veya herhangi bir diğer dikkat dağıtması muhtemel olan faktörden kaynaklansın, bildirmelidir ve sürece karşı mümkün olduğunca açık ve alıcı olmalıdır. Sigortanın masaj tedavisini kapsayıp kapsamadığı durumlar değişkenlik gösterir. Çoğu durumda, masaj tedavisi için doktor reçetesi gereklidir. Masaj tedavisi reçete edildikten sonra, kapsam kişinin poliçesinde ya da planında açık biçimde ifade edilmemişse sigorta şirketinden onay almak gerekebilir.
Masaj terapisi tarihte bilinen en eski bakım uygulamalarından biridir. 4000 yıldan daha eski Çin tıbbı metinlerinde, masaja ilişkin referanslar bulunur. Masaj Batılı sağlık bakım uygulamalarında, en azından "Tıbbın Babası” Hipokrat zamanından beri savunulmaktadır. M.Ö. 4. yüzyılda Hipokrat, "Hekim pek çok şeyi ve elbette ovmayı da bilmelidir" (Antik Yunan’da masaj içim ovma terimini kullanılırdı) diye yazmıştır.

Modern, bilimsel masaj terapisinin kökenleri masaj ile aktif ve pasif egzersizi içeren tümleşik bir sistem geliştirmiş olan İsveçli Per Henrik Ling’e (1776–1839) kadar uzanır. Ling yöntemlerini öğretmek için 1813’de İsveç’te "Kraliyet Merkezi Jimnastik Enstitüsü” okulunu kurmuştur.

Modern, spesifik masaj terapisi, İsveç’te eğitim görmüş, iki New York’lu hekim olan George ve Charles Taylor kardeşler tarafından 1850’lerde ABD’ye getirilmiştir. ABD’de ilk masaj terapisi kliniği, İç Savaş döneminin ardından iki İsveçli hekim tarafından açılmıştır. Doktor Baron Nils Posse, Boston’da Posse Enstitüsü’nü işletmiştir ve Doktor Hartwig Nissen, Washington’da Hükümet Meclis Binası’nın yakınında İsveç Sağlık Enstitüsü’nü açmıştır. Masajın gözden düştüğü zamanlar olmuş olsa da 1960’larda gevşeme, iletişim ve alternatif şifa için bir araç olarak farklı bir biçimde yeniden yaygınlaşmıştır. Günümüzde masaj, en popüler şifa yöntemlerinden biridir. Alternatif tıp çevrelerinde olduğu kadar geleneksel tıp camiasında da kullanılmaktadır ve bazı sağlık sigortası planlarında kapsam dahilindedir.
Genel olarak masajın kan dolaşımını, kan ve lenf akışını etkilediği, kas gerilimini ve gevşekliğini azalttığı, uyarı ya da sedasyon yoluyla sinir sistemini etkilediği ve doku iyileşmesini hızlandırdığı bilinir. Bu etkiler birkaç fayda sağlar:
  • Kas gerilimi ve sertliğini azaltır.
  • Kas spazmlarını dindirir.
  • Daha fazla esneklik ve hareket aralığı sağlar.
  • Hareketin kolaylığı ve etkinliğinde artış sağlar.
  • Stresi azaltır ve gevşemeye destek olur.
  • Daha derin ve kolay solunumu destekler.
  • Kan dolaşımı ve lenf hareketinde iyileşme sağlar.
  • Baş ağrısı ve göz yorgunluğu gibi stresle ilişkili durumları dindirir.
  • Kas çekilmesi ve bağ incinmesi gibi yumuşak doku yaralanmalarının iyileşmesinde hızlanma ve bu yaralanmalarla ilişkili ağrı ve şişmelerde azalma sağlar.
  • Yumuşak doku yaralanmalarının ardından skar doku oluşumunda azalma sağlar.
  • Cilt sağlığı ve cildin beslenmesinde artış sağlar.
  • Duruşu etkileyen gerilim modellerini değiştirme yoluyla duruşta iyileşme sağlar.
  • Mükemmel bir stres yönetim aracı olması nedeniyle stresi azaltır.
  • Sağlık hissi yaratır.
  • Anksiyete seviyesini düşürür.
  • Zihin-vücut ilişkisi bilincini artırır.
  • Gevşemiş bir zihinsel farkındalık halinin gelişimini destekler.
Masaj terapisinin aynı zamanda belgelenmiş klinik faydaları da vardır. Örneğin masaj anksiyeteyi azaltabilir; genç astım hastalarında akciğer fonksiyonlarını iyileştirebilir; kronik iltihaplı bağırsak hastalıklarından mustarip kişilerde psiko-duygusal distresi azaltabilir; prematüre bebeklerde kiloda artış sağlayabilir ve motor gelişimi iyileştirebilir; bağışık sisteminin fonksiyonlarını artırabilir.

Masajın yardımcı olabileceği bazı tıbbi durumlar şunlardır: Alerjiler, anksiyete ve stres, artrit, astım ve bronşit, karpal tünel sendromu ve diğer tekrarlı hareket yaralanmaları, kronik ve geçici ağrı, dolaşım sorunları, depresyon, sindirim bozuklukları, gerilim baş ağrısı, insomnia, miyafasiyal ağrı, spor yaralanmaları ve temporomandibular eklem fonksiyon bozukluğu.
Masaj, birtakım hazırlıklar gerektirir. Genellikle kişi temiz olmalı ve masajdan hemen önce yemek yememelidir. Kişi, alkol veya tıbbi olmayan ilaçların etkisi altında olmamalıdır. Masaj terapistleri genellikle randevu ile çalışır ve genellikle randevu verirken kişiye nasıl hazırlanacağı konusunda bilgi verirler.
Masaj nispeten güvenlidir; ancak bununla birlikte olumsuz sonuçlar doğurabilir. Örneğin kişide, şu durumlardan biri varsa, masaj terapisi uygulanmamalıdır: ilerlemiş kalp hastalıkları, hipertansiyon (yüksek kan basıncı), flebit, tromboz, emboli, böbrek yetmezliği; masaj metastazı hızlandıracaksa (örneğin bir tümörü yayacaksa) ya da kemoterapi veya diğer tedaviler nedeniyle doku hasarı varsa, kanser, bulaşıcı hastalıklar, bulaşıcı cilt hastalıkları, akut iltihap, enfeksiyonlu yaralanmalar, iyileşmeyen kırıklar, çıkıklar, soğuk ısırması, büyük fıtıklar, bağ yırtılmaları, kanamaya yatkın hastalıklar ve psikoz.

Masaj, şu hastalıkların etkilediği alanlarda lokal olarak uygulanmamalıdır: Romatoid artrit, alevlenme, egzama, guatr ve açık cilt lezyonları. Masaj vücudun bu sorunlardan etkilenmemiş bölgelerine uygulanabilir. Şu tıbbi sorunlar söz konusuysa, masaj uygulamasından önce bazı önlemler alınmalıdır: gebelik, yüksek ateş, osteoporoz, diyabet, ağrı ve kas sabitlenmesinin (koruyucu bir tepki olarak gerginleştirme) artacağı ameliyat sonrası durumlar, iletişim ya da algıyı bozabilen endişe ya da zihinsel durumlar.

Bu gibi durumlarda masajın uygunluğu değişkenlik gösterir. Masaj uygulama kararı, neden olması muhtemel zarar göz önünde bulundurularak alınmalıdır. Örneğin bir kişide osteoporoz varsa, kemiklerin uygulanan basınca dayanacak kadar güçlü olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Eğer kişinin bir sağlık sorunu varsa ve masaj tedavisinin uygun olup olmayacağı konusunda tereddütlüyse, bir doktora danışılmalıdır.

Masaj terapisinin yan etkileri yoktur. Bazen insanlar, masajın kendilerini çok gevşek ya da zihinsel olarak odaklanamayacak hale getirebileceği konusunda kaygı duyarlar. Aksine, masaj insanların daha rahat ve uyanık hissetmelerini sağlama eğilimindedir.
1939'dan önce, başlıca İngilizce tıp yayınlarında masaj üzerine 600'den fazla araştırma çalışması yayımlanmıştır. Ancak daha sonra araştırmaların hızı, tıbbın masajla tedaviye olan ilgisizliği nedeniyle yavaşlamıştır. 1980'li yıllarda, tamamlayıcı ve alternatif tıbba duyulan ve gitgide artan ilgiye paralel olarak masajın popülerliğinin de artması ile birlikte, masaj terapisi araştırmalarının sayısı yeniden yükselişe geçmiştir. Yürütülen kapsamlı çalışmalarda masaj terapisinin, akut ve kronik ağrı, akut ve kronik iltihap, kronik lenfödem, mide bulantısı, kas spazmı, çeşitli yumuşak doku işlev bozuklukları, anksiyete, depresyon, insomnia ve zihinsel hastalıkları şiddetlendirebilecek olan psiko-duygusal stresin tedavisindeki faydaları belgelenmiştir.

Günlük masaj terapisi ile tedavi edilen prematüre bebekler daha fazla kilo alır ve hastanede kalma süreleri masaj yapılmayan bebeklere göre daha kısadır. Doğum sonrasında ağırlığı normale göre daha düşük olan 40 bebek üzerinde yapılan bir çalışmada, masaj yapılan 20 bebeğin, masaj tedavisi almayan 20 bebeğe göre günde %47 daha fazla kilo aldığı ve hastanede ortalama altı gün kalarak maliyetlerde yaklaşık 3000 $'lık bir tasarruf sağlandığı saptanmıştır. Kokaine maruz kalmış, erken doğmuş ve 10 gün boyunca günde üç kez masaj terapisi alan bebekler, gözle görülür bir iyileşme göstermiştir. Sonuçlar masaj yapılan bebeklerin daha az doğum sonrası komplikasyon yaşadığını, 10 günlük süre içinde strese bağlı davranışlarında azalmalar meydana geldiğini, günlük %28 daha fazla kilo artışı olduğunu ve daha olgun motor davranışlar sergilediklerini göstermiştir.

Hastanede yatan, depresif ve uyum bozukluğu olan 52 çocuk ve ergen ile gevşeme videoları izlemiş olan kontrol grubunu karşılaştıran bir çalışma ise, masaj terapisi alan kişilerin daha az depresif ve kaygılı olduğunu ve tükürük kortizol seviyelerinin daha düşük olduğunu (daha az depresyon düzeyinin bir göstergesi) buldu.

Başka bir çalışma ise, masaj terapisinin 18 yaşındaki bir kimsede, kan basıncı ve kalp hızında azalma ile cilt ısısında artış gibi ölçümlerle ispat edilmiş olan gevşemelere yol açtığını göstermiştir.

Travma sebepli omurga ağrısı olan 52 kişiye uygulanan birleşik masaj teknikleri ise, akut ve kronik ağrıda önemli oranda iyileşme ve kas esnekliği ve dokusunda artışa yol açmıştır. Bu çalışma masaj terapisinin aynı zamanda, %15-50 oranında değişen bir maliyet tasarrufu ile maliyet açısından da son derece verimli olduğunu bulmuştur. Masajın, beyni endorfin üretmesi için uyararak, vücudun ağrıyı kontrol altına almak için doğal endorfin üretme kabiliyetini teşvik ettiği de ıspatlanmıştır. 

Fibromiyalji, bu etkiden olumlu etkilenebilen tıbbi durumlar için bir örnektir. Gerginlik ve kaygı belirtileri olan beş kişi üzerinde yapılan bir pilot çalışmada, masaj terapisine karşı; kalp hızı, frontalis ve önkol ekstansör elektromiyogramları (EMGs) ve deri direncine dair psiko-fizyolojik parametrelerinin bir ya da birkaçında, kas gerginliğinde gevşeme ve anksiyetede azalma olduğunu gösteren dikkate değer bir tepki ortaya çıktığı keşfedilmiştir. Lenf drenaj masajının radikal mastektomi sonrasında gelişen lenfödemin kontrol altına alınmasında, mekanize yöntemler veya idrar söktürücü ilaçlara göre daha etkili olduğu, sonuç olarak lenfödemin kontrol altına alınması için masajın kullanılmasının tedavi maliyetlerini önemli oranda düşüreceği görülmüştür. Başka bir çalışma ise, masaj terapisinin, kronik iltihabi bağırsak hastalığından mustarip kişilerin psiko-duygusal sıkıntıları üzerinde güçlü bir etkisi olabildiğini ortaya çıkarmıştır. Masaj tedavisi, bu hastalardaki ağrı ve kısıtlılık ataklarının sıklığını azaltmada etkili olmuştur.

Masaj bağışıklık sistemini de güçlendirebilir. Kronik yorgunluk sendromu üzerine yapılan bir araştırma masaj terapisi alan grubun, kontrol grubuna göre depresyon, duygusal sıkıntı ve somatik belirtilerinin daha az, uyku saatlerinin daha fazla ve adrenalin ile kortizol hormonu seviyelerinin daha düşük olduğunu bulmuştur.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye