Psikofizyoloji - Kökeni

Zihinsel ve ruhsal süreçler ile fiziksel süreçler arasındaki ilişkiyi ele alan bir psikoloji dalıdır.

Psikofizyoloji

Psikofizyoloji zihinsel ve ruhsal (psişe) süreçler ile fiziksel (psikolojik) süreçler arasındaki ilişkiyi ele alan bir psikoloji dalıdır; zihin ve vücut arasındaki etkileşim üzerine bilimsel bir çalışmadır. Psikofizyoloji alanı doktorlar, psikologlar, biyokimyacılar, nörologlar, mühendisler ve diğer bilim adamlarının çalışmalarından yararlanır. Psikofizyolojik bir bozukluk, kısmen duygusal etmenler ile uyarılan fiziksel belirtilerle karakterizedir. Hastalık oluşumundan sorumlu olan yaygın duygusal durumlar arasında kaygı, stres ve korku yer alır. Yaygın psikosomatik hastalıklar arasında migren baş ağrıları, dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu (DDHB), artrit, ülserli kolitler ve kalp hastalığı vardır.

Psikosomatik hastalıkların tedavileri hem alopatik hem de alternatif tıp dünyasından yöntemleri sentezler. Yöntemler, ilaç tedavisi ve biofeedback’den, meditasyon, yoga ve masaj terapisinin kullanımına kadar değişiklik gösterir. Çoğu tedavinin etkili olduğu kanıtlanmıştır; bireyler hangi tedavilerden kendileri için en fazla faydayı sağlayacaklarını keşfetme sorumluluğuna ve özgürlüğüne sahiptir. Bir kişi için etkili olan tedavi başka biri için aynı sonucu vermeyebilir. Zihin/beden tedavisi arayan kişilere; seçeneklerini, uygulayıcıları ve kişisel ihtiyaçlarını değerlendirmeleri önerilir. Psikofizyoloji alanı, müşterilerin ulaşabileceği bilgileri arttırmak amacıyla araştırmalar yürütür. Genel anlamda, tedavi kişinin beden/zihin ilişkisi üzerine bilinçliliğini güçlendiriyor ve tamamlıyorsa seçilir. Genel sıhhat durumuna ulaşmada, zihnin beden üzerindeki –ve tam tersi– etkileri ele alırken böyle uygulamalar daha etkilidir. Örneğin zihin merkezli bir faaliyet olan meditasyon ve bir tür terapötik beden çalışması olan Rolfing, bu bilinçliliği yaratmada etkinliği ispatlanmış olan iki disiplindir. Hem fizyoloji, hem de psikoloji ile eşzamanlı olarak çalışan tedaviler en faydalılarıdır. Bu yaklaşım birbirini tamamlayan modelleri eşleştirerek sağlanabilir. Psikoterapi ile beden çalışmasının; meditasyon, görselleştirme ya da yoga ile bazı ilaç tedavilerinin birleşimleri örnekler arasındadır.

Zihin/Beden
Meditasyon zihni sakinleştirme, duyguları yatıştırma ve fizyolojiyi dengeleme konusunda oldukça büyük bir potansiyeli olan eski bir yöntemdir. Doğu halkları ve onların gelenekleri asırlardır meditasyon sanatına yoğunlaşmaktadır. Meditatif teknikler kişinin dikkatini nefesine vermesinden, bir mantra (önceden belirli bir biçimde saptanmış bir sözcük ya da deyim) okumasına ya da kişinin belirli, değişmeyen bir imgeyi seyretmesine (görselleştirme tekniği) kadar farklılık gösterir. Bilinci bedensel algılara odaklamak sağlıksız düşünce kalıplarını kesebilir ve böylelikle stresin fizyoloji üzerindeki etkilerini azaltabilir ya da önleyebilir. Deneyimsel olgular kadar bilimsel araştırmalar da meditasyonun kan basıncını, kas ağrısını ve kolesterolü düşürdüğünü, sindirimi iyileştirdiğini, kaygıyı ve depresyonu azalttığını, bağışıklığı güçlendirdiğini ve enerji seviyelerini artırdığını göstermiştir. Meditasyon kişinin sonunda kendisini hem psikolojik hem de fizyolojik olarak tanımasına yol açabilir. Bu, iyileşmenin gerçekleştiği huzur ve dikkat halidir.

Beden/Zihin
Beden çalışmalarının bazı türleri, vücut üzerinde çalışılması ile zihni başarılı biçimde etkiler. Duygular, düşünceler ve hisler, zihinde olduğu kadar bedende de bulunurlar. Örneğin bunalımlı bir kimsenin bedeni, kamburlaşmış omuzları, asık yüz ifadesi ve yavaş hareketleri ile duygusal durumunu yansıtabilir. Psikoloji, gülümseme ye da dik vücut duruşu gibi olumlu fiziksel deneyimleri benimseyerek, kişinin zihninde bunların ölçülebilir etkilerini de yaşayacağını göstermiştir. Bu ilişki, psikofizyoloji bilimi vasıtasıyla tecrübe edilerek onaylanmıştır. Beden çalışması esnasında, şifacı bedenin yapısını manipüle ederek hem psikolojik, hem de fizyolojik sağlığı doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Bu terapi türünün faydaları hem psikolojideki yeni değişimlerden hem de fiziksel olarak var olan modellerin farkında olmayla ilgili değişimlerden kaynaklanır. Beden/zihin ilişkisinin farkına varılması ile şifacı ve alıcı; fiziksel dokudaki, zihindeki ve duygulardaki eski modelleri bozabilir. Genel beden/zihin özgürlüğü gelişirken, bu beraberinde holistik bir sağlık durumunu da getirebilir.
Tarihsel olarak, psikofizyoloji üzerine görüşlerde alopatik ve alternatif tıp dünyası arasında derin uçurumlar vardır. Alopatik tıp alanı zihin ile bedeni birbirinden ayrı gören Descartes’ın sağlık modelini izlemeye devam ederken, alternatif tıp alanı zihin ile bedenin karşılıklı olarak ilişkili olduğu fikrine sıkı sıkıya bağlıdır. Genel anlamda, temel tıp sisteminde tedavi sadece vücuttaki belirtileri tedavi etmeye ya da düzeltmeye yöneliktir. Alternatif tıp uygulayıcıları ise belirtilerle birlikte altta yatan patolojiyi ya da nedeni görmeye çalışır. İlki bir sistem bütününün ayrı parçalarına odaklanırken ikincisi tüm varlığı, zihin ve bedeni, duyguları ve fiziksel belirtileri bir bütün olarak ele almaya çalışır. Zihinsel süreçlerle bedensel süreçler arasında karşılıklı olarak bir etkileşim olduğuna inanır.

Daha holistik bir düşünce sayesinde insanlar, beden ve zihnin artık ayrı görülmektense birbirleriyle karşılıklı ilişki halinde kabul edildiği, giderek gelişmekte olan bir paradigma kayması yaşamaktadır. Tıbbi ve kültürel açıdan, Batı toplumu giderek bütünleyici zihin/beden sağlığı üzerine odaklanılan bir noktaya ulaşmıştır. Giderek daha çok hasta ve hekim, psişe (zihin) ve somanın (fiziksel beden) bir bütün olarak ya da çok yakından ilişkili görüldüğü holistik modeller üzerine inşa edilmiş terapilerden yararlanmayı seçmektedir. Genel stresi azaltmak ve çeşitli psikosomatik hastalıkları iyileştirmek için meditasyon, yoga, beden çalışması ve görselleştirme teknikleri gibi modelleri kullanmaktadırlar.
Psikofizyoloji alanı zihin/beden ilişkisinin karmaşıklığı üzerine süren araştırmalara öncülük eder. Uygulamalı psikofizyoloji uyku ritmi, kalp hızı, mide-bağırsak fonksiyonları, bağışıklık tepkisi ve beyin işlevi gibi fizyolojik süreçleri gözlemleyerek ve verileri kaydederek, duygusal durumların merkezi sinir sistemi üzerideki etkilerine odaklanır. Ölçüm yapmak için elektroansefalogramlar (EEG’ler), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve bilgisayarlı aksiyel tomografi (BAT) taramaları kullanılır. Farklı tedavi yöntemlerinin etkinliğini ölçme gayreti içindeki psikofizyoloji bilimi, psikoterapi ve hipnozdan beden çalışması ve meditasyona kadar pek çok alternatif tıp alanına uygulanabilir.

Duygusal durumların çeşitli psikolojik süreçlerdeki etkileri üzerine sayısız çalışma vardır. Örneğin yalnızlık ile kalp hastalığı arasında ya da travma sonrası stres bozukluğu ile irritabl bağırsak sendromu ve fibromiyalji arasında bir ilişki olduğu kanıtlanmıştır. Psikofizyoloji, duyguların sağlık üzerindeki etkilerini belgeleyerek tedavilerin iyileştirme kapasitelerini artırmayı ummaktadır. Psikofizyologlar tarafından gerçekleştirilen araştırmaların çoğu araştırma enstitüleri ve üniversitelerde yürütülmektedir. Sağlıklı psikofizyolojinin nasıl olduğuna dair çeşitli yorumlar vardır. Ancak zihin/beden sağlığından bahseden müşterek karakteristikler mevcuttur. Sonuçta, böylesi bir holistik durum, içsel ve zihinsel bilinçlilik, kişinin bedeninde denge ve huzur duygusu yaratmasına yetecek kadar güçlendiğinde var olur. Böyle bir durumda hastalıklar da olabilir ancak derinde yatan bu holistik anlayış sayesinde, iyileşmek için daha fazla mücadele gücü sağlanır. Bilim bu gerçeği ispatlamıştır. Zihin/beden sürecini bütünleştiren terapilerin sayısız hastalığı iyileştirme sürecine destek olduğu kanıtlanmıştır.

Stres, travmalar ya da güçsüzleştirici duygusal durumlar olduğunda bireyler psikolojik tedirginlik yaşayabilirler. Örneğin arı sokmasına karşı alerjisi olduğu bilinen bir kişi arı tarafından sokulduğunda doğal tepkisi panik duygusu olacaktır. Bu psikolojik tepkinin sonucu olarak kan basıncı ve kalp hızı artar, sindirim fonksiyonları azalır ve kişi sersemler. Eğer bu tür duygusal stres ve travmalar uzun süre beden/zihin içinde kalırsa, sağlıklı sistemde oluşan dengesizlik kronik stres altındaki bireylerin en sonunda bir hastalığa yenik düşmesiyle kendini gösterir. Psikofizyoloji alanı çoğu etkin tedavilerin; hastalıkların fiziksel yönlerinin yanı sıra duygusal durumlarını da ele alan tedaviler olduğunu söyler.
Zihin/beden ilişkisine olan ilgi muazzam olduğu kadar eskidir ve psikofizyoloji de bu bağlantıyı onaylamakta ve araştırmaktadır. Alopatik tıp dünyasında insan sağlığı konusunda, özellikle de travmatik ve ölümcül yaralanmalar ile hastalıkların tedavisinde, çok büyük gelişmeler gerçekleşmiştir. Sağlık alanında, tıbbi, toplumsal ve çevresel açılardan daha holistik, koruyucu ve zihin/beden ilişkisini dengeleyen ve bütünleştiren bir yaklaşım aranmaktadır. Yeni bilginin geliştirilmesi için pek çok çalışma yapılmaktadır, psikofizyoloji ise bu araştırmalara en büyük katkıyı sağlayan alandır.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye