Akne - Sebepleri

Akne yüzde, göğüste ve sırtta sivilcelerle karakterize, yaygın iltihaplı bir deri hastalığıdır.

Akne

Akne yüzde, göğüste ve sırtta sivilcelerle karakterize, yaygın iltihaplı bir deri hastalığıdır. Derideki gözenekler yağ, ölü deri hücreleri ve/veya bakterilerle tıkandığında ortaya çıkar. Yaygın akne için tıbbi bir terim olan acne vulgaris, en sık rastlanan cilt hastalığıdır. Birleşik Devletler’de yaklaşık 17 milyon kişiyi etkilemektedir. Her ne kadar, akne herhangi bir yaşta ortaya çıkabiliyor olsa da, genellikle ergenlikte başlar ve büyüme çağında daha da kötüleşir. İnsanların yaklaşık %85’i, 12 ile 25 yaşları arasında akne sorunu ile karşılaşır. Kadınların yüzde 20 kadarı, hafif akne geliştirir. Aynı zamanda bazı yeni doğanlarda da bulunabilir.

Derinin hemen altında yer alan yağ bezleri, saçın esnekliğini korumasını sağlayan ve cildi nemlendiren yağlı bir salgı olan sebum üretir. Bu bezlerin içinde bulunan sebumlara yağ folikülleri denir. Bu foliküller, sebumun saç yuvasına ve deriye ulaşmasını sağlayan gözenekler yoluyla cilde açılır. Belli durumlarda, bezler aşırı sebum salgılar ve bunlar gözeneklerden yeterince temizlenemez. Bu durum, örneğin ergenlikte yüksek seviyedeki androjen hormonlarının aşırı sebum üretimine neden olduğu zamanlarda meydana gelir. Buna ek olarak, folikülü kaplayan hücreler çok çabuk dökülür ve bir araya toplanmaya başlarlar. Aşırı sebum, ölü hücrelerle birleşir ve genellikle görünmeyen gözenekleri tıkayan bir tıkaç ya da komedon oluşturur. Folikül çıkıntı yapmaya başladığında ve genellikle derinin altında bulunan ufak, beyaz bir yumru olarak ortaya çıktığında, buna beyaz nokta denir. Eğer komedon patlarsa, tıkacın üst yüzeyi kararır, buna ise siyah nokta adı verilir.

Tıkalı bir folikülün içi, normalde deride yaşayan bir bakteri olan propionibacterium acnes ve diğer mikroorganizmalar tarafından istila edilirse, enfeksiyon ile sonuçlanabilir. Bakteri, iltihaba neden olan kimyasallar ve enzimler üretir. Sivilceler, enfeksiyonlu siyah ya da beyaz noktaların patlamasının, sebum salgılanmasının, bakterilerin, ölü derilerin ve çevre dokulardaki beyaz kan hücrelerinin sonucu oluşur. Deri yüzeyine yakın bulunan iltihaplı sivilcelere kabarcık adı verilir. Kırmızı renklidirler ve dokunulduğunda hafif ağrıya neden olabilirler. Kabarcıklar irinle dolu da olabilir, böyle zamanlarda buna püstül denir. Eğer folikül patlamak yerine genişlemeye devam ederse, derinin altında bir yumru olarak hissedilebilen, kist denilen kapalı bir kesecik oluşturur. Derinin derinlerindeki büyük ve sert şişliklere nodül denir. Hem nodüller, hem de kistler ağrıya ve skarlaşmaya neden olabilir. 
Aknenin en yaygın olduğu bölgeler yüz, göğüs, omuzlar ve sırttır; çünkü sebase foliküller en çok vücudun bu bölümlerinde bulunur. Ergenlerde akne genellikle alın, burun ve çenede bulunur. İnsanlar yaşlandıkça akneler, yüz harici bölgelerde de oluşma eğilimi gösterir. Yetişkin kadınlarda akneler çenelerinde ve ağızlarının etrafında oluşabilir. Yaşlılarda ise genellikle üst yanaklar ve göz çevresindeki cilt üzerinde siyah veya beyaz noktalar oluşur. İltihaplı lezyonlar, etkilenen bölgelerde kızarıklık, ağrı, hassasiyet, kaşıntı veya şişliğe neden olabilir.
 
Teşhis
Akne karakteristik bir görünüme sahiptir ve bu nedenle teşhisi zor değildir. Cilt bakımı, diyet, durumunu iyileştiren veya kötüleştiren faktörler, ilaç kullanımı ve daha önceki tedavisi hakkındaki sorular da dahil olmak üzere, tam bir tıbbi geçmiş alınmalıdır. Fiziksel muayenede yüz, üst boyun, göğüs, omuz, sırt ve diğer etkilenen bölgeler incelenir. Uygun ışık altında doktor, lekelerin türünü, sayısını, derin veya yüzeysel olup olmadıklarını, iltihaplı olup olmadıklarını, skarlaşma ya da renk değişimi olup olmadığını değerlendirebilir. Hastanın hormonal veya diğer tıbbi sorunları olduğu düşünülürse kan testleri yapılır. Dışkı testleri, duruma neden olan bir bakteri veya maya mantarı çoğalmasının olup olmadığını belirlemede yardımcı olabilir. Gıda alerji testleri de dikkate alınmalıdır. 
Aknenin kesin nedeni çoğunlukla bilinmemektedir. Kadınlarda akne, aşırı erkeklik hormonu üretimine bağlı olduğu bazı zamanlarda, bu durumun yetişkinlikte başlaması, özellikle kadınlarda normal olmayan bölgelerde hirsutizm denilen aşırı tüylenme, düzensiz menstrüel döngüler, premenstrüel ve adet öncesi aknelerin birden alevlenmesi ile teşhis edilir. 2001 yılında gerçekleştirilen bir çalışma, adet döngüsünün akneyi etkilediğini göstermiştir. Şaşırtıcı bir şekilde bu çalışma, 33 yaş üzerindeki kadınların %53'ünde premenstrüel akne yaşama oranının, 20 yaşın altındaki kadınlarınkinden daha yüksek olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Birçok alternatif tıp uygulayıcısı, aknenin genellikle bağırsak veya karaciğerdeki toksisite durumu ile ilişkili olduğunu iddia eder. Bunun nedeni Clostridia spp. ve Yersinia enterocolitica gibi bakteri türlerinin varlığı, düşük lifli diyet, Lactobacillus spp. gibi bağırsak dostu floranın eksikliği, bağırsakta Candida Albicans’ın aşırı çoğalması ve gıda alerjileri olabilir.

Vücut hormonları, cilt proteini, cilt salgıları ve bakteriler arasındaki etkileşim aknenin durumunun gidişatını belirler. Birçok diğer faktörün de durumu etkilediği görülmüştür:
  • Yaş: Gençlikte akne gelişimi diğer çağlardan çok daha olasıdır.
  • Cinsiyet: Erkeklerde kızlara göre genellikle daha şiddetli ve daha sık akne oluşur.
  • Hastalık: Kızlarda hormonal bozukluklar, akneyi daha komplike hale getirebilir.
  • Kalıtım: Ailesinde akne olan kişilerin, bu duruma daha fazla yatkınlıkları vardır.
  • Hormonal değişiklikler: Akne, adet kanaması öncesinde, gebelik sırasında ve menopozda şiddetlenebilir.
  • Diyet: Her ne kadar aknenin birincil nedeni olmasa da, belirli gıdalar akne durumunda alevlenmeye neden olabilir ya da durumu daha da kötü hale getirebilir.
  • İlaçlar: Akne, gebelik önleyici oral ilaçların, antibiyotik ve anabolik steroidlerin bir yan etkisi olabilir.
  • Kişisel temizlik: Aşındırıcı sabunlar, yüzü sert biçimde ovalamak ve sivilcelere dokunmak çoğu zaman onları daha da kötüleştirebilir.
  • Kozmetik ürünler: Yağ bazlı makyaj malzemeleri ve saç spreyleri akneyi kötüleştirebilir.
  • Çevre: Sıvı ya da gres yağlara ve kirli havaya maruz kalmak ile sıcak havalarda terlemek akneyi kötüleştirebilir.
  • Stres: Duygusal stres sivilceye katkıda bulunabilir.
  • Sürtünme: Bisiklet kaskı, sırt çantaları veya sıkı giysiler ve cildi sert biçimde ovmak gibi nedenler ile cilt üzerindeki sürekli basınç veya sürtünme akneyi kötüleştirebilir.
Akne tedavisi, sebum ve keratin üretiminin azaltılması, gözeneklerdeki tıkanıklığı açmaya yardımcı olmak için ölü deri hücrelerinin dökülmesinin desteklenmesi, bakterilerin öldürülmesi ya da kısıtlanmasından oluşur. Tedavi seçimi aknenin hafif, orta ya da ciddi olup olmadığına bağlıdır. Komplike vakalarda kişi, bez ve hormon hastalıklarını tedavi eden bir endokrinolog veya bir dermatoloğa yönlendirilir. Durum hakkında kavram yanılgısını yok etmek ve fiziksel görünüm konusunda olumsuz etkisi üzerine destek sunmak için danışmanlık gerekli olabilir.

Topikal İlaçlar
Hafif akne için tedavi, benzoil peroksit (örneğin, Clearasil, Fostex), salisilik asit (Stridex), kükürt (Therac losyon), rezorsinol (Acnomel krem) içeren reçetesiz akne ilaçları ile yeni siyah noktaların oluşumunu azaltmaktan oluşur. Güçlü ilaçlar ile tedavi ise doktor kontrolünü gerektirir. Bu tür ilaçlar, sert tıkanıklıkları gevşeten ve gözenekleri açan ajanlar olan comedolytic içerir. Adapalen (Differin), A vitamini tretinoin asiti (Retin-A) ve rezorsinol, salisilik asidin konsantre biçimleri ve sülfür bu grupta yer alır. Tedaviye eritromisin, klindamisin (Cleocin-T) ve meclocycline (Meclan) gibi topikal antibiyotikler de eklenebilir. Benzoil peroksit, azelaik asit (Azelex), benzoil peroksit ve eritromisin (Benzamycin) gibi hem comedolytic ve hem de antibiyotik olarak davranan ilaçlar da kullanılabilir.

Cilt hafif bir sabunla yıkandıktan sonra, akne ilaçları, cildin tüm etkilenen alanları üzerine günde bir veya iki kez, tek başına veya birlikte uygulanır. Bu ilaçlarla durumu kontrol altına almak aylar, yıllar alabilir. Olası yan etkiler arasında hafif kızarıklık, soyulma, irritasyon, kuruluk ve güneş kremi kullanımını gerektirecek kadar güneş ışığına artan hassasiyet yer alır.

Ağız Yoluyla Alınan İlaçlar
Aknelerin durumu ciddileştiğinde ve lezyonlar derin olduğunda, bakterilerin yayılmasını azaltmak için günlük olarak oral antibiyotikler alınabilir. Tetrasiklin en sık kullanılan ilaçtır. Ancak daha az yan etkisi olduğundan, Minosiklin daha çok tercih edilir. Eritromisin ve Doksisiklin de kullanılabilir ancak bunların baş dönmesi, ışığa duyarlılık, sindirim sorunları, cilt koyulaşması gibi yan etkileri vardır. Diğer olası yan etkiler arasında alerjik reaksiyonlar, mantar enfeksiyonları, baş dönmesi, dişte renk değişikliği ve folikülit yer alır. Akne sorununu yok etmek için antibiyotiklerin üç aya kadar kullanılması gerekir.

Çok şiddetli akne vakalarında ya da antibiyotik tedavisi başarısız olduğunda isotretinoin (Accutane) kullanılabilir. Bu yöntem %90'a kadar dirençli kistleri ve nodülleri yok edebilirken, skarlaşmayı (yara izi) da önleyebilir. Ancak bazı kişilerin iyileşme için ikinci bir tedavi almaları gerekir. İlaç oldukça yararlı olsa da, hamilelerin ve hamilelik ihtimali olan kadınların bunu dikkatli kullanması gerekir. Kullanımı bıraktıktan bir ay sonrasına kadar doğum defektlerine neden olabilir. Bu nedenle, çocuk doğurma yaşındaki kadınların ilacı kullanırken gebelik testleri ve gebelikten korunma konusunda çok dikkatli olmaları gerekir.

Izotretinoin ile tedavi yaklaşık 4 ila 5 ay sürer. Dozu düşük tutulursa, daha uzun bir tedavi süreci gerekebilir. Izotretinoin güçlü bir ilaçtır. Çoğunlukla gözlerde, genital mukozada ve dudaklarda kuruluk gibi yan etkileri oldukça yaygındır. Diğer yan etkiler arasında kolesterolde, trigliserit ve anormal karaciğer enzimlerinde yükselme yer alır. Tedavinin seyri sırasında, ilacın ciddi zararlara yol açmadığından emin olmak için her ay kan testleri yapılmalıdır.

Diğer tedavilere yanıt vermeyen kadınların tedavisinde, androjen üretimini engelleyen ilaçlar olan anti-androjenler kullanılır. Norgestimate/etinil estradiol (Ortho-Tri-Cyclen) gibi oral gebelik önleyicilerin akneyi iyileştirdiği kanıtlanmıştır. 2001 sonlarında bir klinik çalışmada, akne tedavisinde ultra düşük doz doğum kontrol haplarının (Alesse), yüksek dozlarda östrojen kadar etkili olduğu kanıtlanmıştır. İyileşme dört aya kadar sürebilir.

Spironolakton ve kortikosteroidler gibi diğer ilaçlar ise sebum üretimini azaltarak böbrek üstü bezlerinin aktivitesini daha aza indirmek için kullanılabilir. Bu, akne fulminans olarak adlandırılan, son derece şiddetli olan, çoğunlukla ergen erkeklerde görülen ancak nadir rastlanan bir akne tipi için tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Şiddetli inflamasyonun daha yaygın bir türü olan akne konglobata, iz bırakarak iyileşen çok sayıda, derin ve iltihaplı nodüllerle karakterizedir. Oral izotretinoin ve kortikosteroidler ile tedavi edilir.

Akneleri ya da ortaya çıkan izleri hafifletmek için pek çok ilaç veya cerrahi tedaviler mevcuttur:
  • Siyah nokta çıkarma: Siyah nokta, özel bir araç ile gözenekten çıkarılır.
  • Kimyasal soyma: Glikolik asit, izleri azaltmak için cildin üst tabakasını soymak için uygulanır.
  • Dermabrazyon: Etkilenen deri kimyasal bir sprey ile dondurulur ve fırçalama veya rendeleme uygulanır.
  • Deri nakli: Derin yara izleri kesip, çıkarılır ve küçük deri nakilleri ile onarılır.
  • İntralezyonel enjeksiyon: Kortikosteroidler doğrudan iltihaplı sivilcelere enjekte edilir.
  • Kolajen enjeksiyonu: Derin olmayan izler kolajen proteini enjeksiyonları ile yükselir.
  • Lazer tedavisi: Akne izleri tedavisinde iki tür lazer tedavisinin etkili olduğu kanıtlanmıştır. Lazerle tedavi edilen cilt, seçilen tedaviye bağlı olarak, 3 ile 10 gün içinde iyileşir. 
Alternatif tedaviler akne konusunda; cildi yağsız tutmak için uygun temizlik, aralıklı olarak yapılacak olan perhizi ve iyi beslenmeyi önerir. Bu sebeple alternatif tedavilerde kişinin, alkol, süt ürünleri, sigara, kafein, şeker, işlenmiş gıdalar ve akneye katkıda bulunduğu görülen bir mineral olan iodin bakımından zengin gıdalardan kaçındığı bir eliminasyon diyetine odaklanılır.

Kan temizleyici ya da kan arındırıcı otların takviye olarak alınması önerilir. Bu otlar, karaciğer ve böbreklerin faaliyetlerini güçlendirerek detoksifikasyona ve atılıma yardımcı olur: 
  • Dandelion kökü tentürü (Taraxacum officinale) tavsiye edilir.
  • Diğer bitkiler arasında gobo olarak da bilinen ve Asya pazarlarından ya da dükkânlarından taze olarak satın alınabilecek olan pardana kökü (Arctium lappa) yer alır. Çiğ ya da pişmiş olarak salatalarda, kızartmalarda veya diğer sebze yemeklerinde kullanılabilir. Pardana kökü, tentür olarak da kullanılabilir.
  • Kırmızı yonca (Trifolium pratense) çayı gün boyunca tüketilebilen hoş bir içecektir. 
  • Deve dikeni tohumu (Silybum marianum) tentür şeklinde alınabileceği gibi, tohumları öğütülerek tahıllar, müsli veya diğer gıdalar ile de yenilebilir. 
  • Akne tedavisinde yararlı diğer otlar arasında, Ekinezya ve altınmühür bitkisi (Hydrastis canadensis) de yer alır. Altınmühür özellikle temeldeki bağırsak toksisite durumunu temizleyerek yardımcı olur. 
  • Geleneksel Çin tıbbında (GÇT) akne için kullanılan bitkisel ilaçlar arasında cnidium tohumu, (Cnidium monnieri) ve hanımeli çiçeği (Lonicera japonica) yer alır. Esansiyel yağ asitleri (EYAlar), B vitamini kompleksi, çinko, A vitamini ya da beta-karoten takviyesi ve krom gibi besinler de tavsiye edilir.
  • Bağırsak toksisitesi aknelerin şiddetlenmesine katkıda bulunabilir. Sağlıklı bir bağırsak florasının dengesini korumak için yoğurt ya da kapsül içinde Lactobacillus acidophilus ve Lactobacillus bulgaricus alınmalıdır. Altınmühür toksik bakterileri öldürmek için de kullanılabilir. 
Alerjik gıdalar tespit edilirse diyetten çıkarılması gerekir. Diyette yulaf ve buğday kepeği, fasulye, meyve ve sebzeler ile bunların kabukları ve psilyum tohumu gibi diyetsel lifler artırılmalıdır. Lifler aynı zamanda toksinleri emer ve vücuttan atılmak üzere onları kolon boyunca taşır. 

Bunlara ek olarak, akne sorunu olan kişiler yoga veya Tai Chi gibi bir hareket terapisine katılabilir ya da bir egzersiz programına başlayabilir. Kişi, stres azaltma teknikleri uygulamayı ya da meditasyon yapmayı da düşünebilir. 
Dermatologların çoğu şu an, akneyi tedavi etmek için kişiye göre bir tedavi birleşimi kullanmaktadır. Özel tedavilerin sonuçları farklı olacaktır. Akne, ciddi bir sağlık tehdidi değildir. Bu durumun en tedirgin edici yönü, kalıcı yara izi olasılığı ve olumsuz estetik etkileridir. Bazı insanlar, özellikle de gençler, durumlarından duygusal açıdan rahatsızlık duyabilirler ve bu da sosyal ya da duygusal problemlere yol açabilir.

Akne iyileştirilebilir bir durum olarak görülmese de, uygun tedavi ile kontrol altına alınabilir, ancak iyileşme muhtemelen aylar sürebilir. Akne, tedavisi durduğunda tekrarlama eğilimindedir, fakat genellikle zaman içinde kendiliğinden iyileşir. İltihaplı akne daha ileri tedavi gerektiren izler bırakabilir.
Akneyi önlemenin kesin bir yolu yoktur ancak en aza indirmek için aşağıdaki önlemler alınabilir:
  • Etkilenen bölgelerin her gün bir ya da iki kez nazikçe yıkanması.
  • Aşındırıcı temizleyicilerden kaçınılması.
  • Makyaj malzemeleri ve nemlendiricilerin kısıtlanması; yağ bazlı ürünlerden tamamen kaçınılması.
  • Yağlı saçlar sık sık şampuanlanmalı ve yüze değmeyecek şekilde toplanmalıdır.
  • Sağlıklı ve dengeli beslenilmelidir. Taze meyve ve sebzelere önem verilmelidir ve akneyi tetiklediği görülen yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
  • Yüz; kükürt, Calendula officinalis ya da akneye karşı yararlı olan diğer maddeleri içeren bir sabunla günde iki kez nazikçe yıkanmalıdır.
  • Etkilenen alanlara dokunulmamalıdır. İz kalmasının yanı sıra akne lezyonlarının yayılmasına neden olabileceğinden, sivilceler sıkılıp patlatılmamalıdır.
  • Duygusal stres kontrol altında tutulmalıdır.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye