Bakım Ürünlerindeki Zararlı Kimyasallar

Raf ömrünü arttırmak, renklendirmek ya da hoş koku katmak amacıyla kullanılan bir çok kimyasal hem cildimize hem de genel sağlığımıza zarar veriyor.

Bakım Ürünlerindeki Zararlı Kimyasallar

Günümüzde bir çok farklı markaya ait sayısız cilt bakım ürünü olmakla beraber hepsinin vaadi canlı, pürüzsüz ve genç bir cilt… Ancak bu ürünlerin raf ömrünü arttırmak, renklendirmek ya da hoş koku katmak amacıyla kullanılan bir çok kimyasal hem cildimize hem de genel sağlığımıza sandığımızdan daha fazla zarar verebiliyor.
 
Eski kuşaklar zamanında günümüzdeki kadar çeşitli cilt bakım ürünü olmadığını biliyoruz. Anneannelerimizi dinlediğimizde onların zamanında sadece birkaç bilinen marka olduğunu ve çoğunun tonik yerine gül suyu kullandıklarını, ciltlerini nemlendirmek için ise bal ve kaymaktan iyisi olmadığını söylediklerini duyarız. Eski bilgelerin bir çoğu cilt bakımı hakkında ise "Yiyemeyeceğini, yüzüne sürme!” derken aslında cilt bakımında doğal ürünlerin kullanılması gerektiğini en yalın haliyle vurgulamaktadırlar.

Fakat kozmetik sektörü genişleyip bu sektördeki kar payları arttıkça marka ve ürün sayısı da aynı oranda artmıştır. Tabii ki yeni üretim metodları, ekstrakt elde etme yöntemleri ve doğal maddeleri inceleyen bir çok laboratuar çalışması sonucu üretilen çok değerli ve etkili ürünler vardır. Bunun yanı sıra birçok ürünün içeriğinde ise cildimizi yıpratıp sağlığımıza zarar verebilen kimyasallar da mevcuttur. Hatta inanılmaz reklamları olup, cebimizi boşaltan bir çok ünlü markaların ürünlerinin içeriğinde de bu kimyasallardan mevcuttur. 

Bakım ürünlerinin içerisinde bulunan ve zararlı olduğu bilinen bu maddeler hangileri merak ediyorsanız yazımızı okumaya devam edin. Bize sorarsanız bir sonraki kozmetik alışverişinizde ürün satın alırken de bahsedilen maddeleri içerip içermediğiyle ilgili ürüne ait olan "içerik” kısmını okumadan ürün satın almayın…

***İzopropil Alkol (Isopropyl Alcohol – SD40)
Cildi kurutucu ve hassasiyetini arttırıcı bir bileşendir. Cildin doğal koruma ve nem bariyerine hasar vererek cildinizi çevredeki bakteri, mantar ve virüs gibi patojenlere karşı daha savunmasız hale getirir. Bir petrol türevi olan propilenden elde edilen izopropil alkol, bir çok cilt bakım ürünü, saç bakım ürünü, parfüm ve antibakteriyel jelin içerisinde mevcuttur. Genellikle ürünün içerisinde bulunan diğer kimyasal maddelerin cilde girişini kolaylaştırmak için kullanılır. Bu maddeyi içeren ürünlerin düzenli kullanımı ise ciltte kahverengi leke oluşumunu tetikleyerek, cildin erken yaşlanmasını sağlayabilir. "Tüketiciler İçin Kozmetik Ürünler Sözlüğü”nde bu maddenin ayrıca baş ağrısı, baş dönmesi, depresyon, mide bulantısı gibi etkilere de sebep olabileceği belirtilmiştir. Ağız yolundan alınan 30 ml izopropil alkol ise öldürücü etki gösterebilmektedir.

***Dietanolamin (DEA), Monoetanolamin (MEA) ve Trietanolamin (TEA)
Kansere neden olan nitratlar ve nitrozaminlerin üretimine sebep olabilen ve hormonların yapısını bozabilen kimyasal bileşiklerdir. Bu zararlı kimyasal bileşenler, karsinojenik özellikte olduklarından (kanser etkeni) Avrupa’da kullanımları yasaklanmıştır. Buna rağmen Amerika’da bu maddeleri içeren ürünlerin satışı halen serbesttir. Bu nedenle Amerikalılar, şampuanlar, traş köpükleri, banyo köpükleri vs.. gibi bir çok bakım ürünü sayesinde Avrupalılara oranla bu maddelere 10-20 kat daha fazla maruz kalmaktadırlar. DEA bazlı deterjanlar ise karaciğer ve böbrek kanserleri gibi hastalıkların oluşum nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır.

***DMDM Hidantoin (DMDM Hydantoin) ve Urea (Üre) 
Bu maddeler, formaldehit oluşumuna neden olarak eklem ağrıları, cilt reaksiyonları, alerjiler, depresyon, baş ağrısı, göğüs ağrısı, kulan enfeksiyonları, kronik yorgunluk, baş dönmesi ve uykusuzluk gibi bir çok semptoma neden olabilmektedirler. Bahsedilen maddelere maruziyet sonucu solunum sistemi zarar görerek, kalp çarpıntıları, öksürük ve astım gibi rahatsızlıklar tetiklenebilir. Diğer nadir görülen ancak muhtemel yan etkiler ise bağışıklık sisteminin zayıflaması ve kanser riskidir.

***FD&C Renk Pigmentleri
Özellikle katran gibi maddelerden elde edilen bileşikler ve ağır metal tuzları içerebilen renk pigmentleri cilde nüfuz ettiğinde ciltte hassasiyet ve tahrişe neden olabileceği gibi emilerek tüm vücutta da zararlı etkiler gösterebilir. Bazı renk pigmentlerinin emilimi, emildiği dokuların oksijenlenmesini önleyebilir. Hayvanlarda yapılan deneyler sonucu bir çok sentetik renk pigmentinin karsinojenik (kanser etkeni) olduğu ortaya çıkmıştır.

***Kimyasal Kokular
Ürünlere hoş koku vermesi için kullanılan kimyasallardan yaklaşık 400 tanesinin toksik (zehirli) ve karsinojenik (kanser etkeni) olduğu ortaya çıkmıştır. FDA’a rapor edilen semptomların başında ise baş ağrısı, baş dönmesi, alerjik döküntüler, ciltte renk bozuklukları, öksürük, mide bulantısı ve cilt tahrişi gibi semptomlar yer almaktadır. Yapılan klinik araştırmalar sonunda ise çeşitli kokuların merkezi sinir sistemini etkileyerek depresyon, hiperaktivite, tedirginlik ve problemlerin üstesinden gelme güçlüğü gibi bir çok rahatsızlığa neden olabildiği görülmüştür. Bu nedenle ürün satın alırken organik esansiyel yağlar kullanılarak kokulandırılmış olmasına ya da kokusuz ürün olmasına dikkat etmeniz gerekmektedir.

***Mineral Yağlar
Petrol kökenli ve cildi tıpkı bir plastik gibi kaplayan bu maddeler, gözeneklerimizi tıkıyor! Bu nedenle ciltteki toksinlerin ve fazla yağın atılımını önleyerek başta akne olmak üzere bir çok cilt kusuruna neden olabiliyor. Üstelik hücre gelişimini olumsuz etkileyerek cildin fonksiyonlarını yerine getirmesini yavaşlatabiliyor. Başta bebek yağları olmak üzere bir çok cilt bakım ürününde kullanılıyorlar.
Mineral yağ içeren ürünler yerine "sakkarit izomerat” gibi şeker pancarından elde edilen doğal maddeleri, seramidler ve jojoba yağı gibi organik nemlendirici maddeler içeren ürünleri tercih ediniz.

***Polietilen Glikol (PEG)
Cildin doğal nem dengesini değiştirerek azaltan ve muhtemelen karsinojenik olduğu düşünülen, petrol türevi bir maddedir. Bu madde cildin erken yaşlanmasına sebep olabileceği gibi, cildin bakterilere karşı daha savunmasız kalmasına da neden olur. Özellikle cilt temizleyicilerinde yağı çözmek için kullanılan bir maddedir. 

***Propilen Glikol (PG) ve Butilen Glikol (BG)
Bir çok cilt bakım ürününde yer alan bu maddeler, cilt tarafından oldukça hızlı ve etkin biçimde emilerek ciltteki protein yapıyı ve hücresel yapıları zayıflatabilmektedir. Özellikle bitkisel ekstraktların yapımında kullanılır. EPA, propilen glikolün oldukça toksik bir madde olduğunu vurgulayarak, derinin içerisine çok çabuk nüfuz ettiğini belirtmektedir. Bu madde ile çalışan işçilerin koruyucu giysi ve eldiven giyip gözlük takması zorunludur. EPA, bu madde ile temas sonucu beyin, karaciğer ve böbrek gibi organlarda bozukluklar olabileceği konusunda uyarılar yapmaktadır. Buna rağmen pek çok üründe yer alan bu maddeye karşı, ürünlerin üzerinde bu maddeyi içerdiğine dair bir uyarı yazısı bile bulunmamaktadır. 
Not: Stik deodoranlar bu maddeyi diğer bakım ürünlerine göre daha fazla içeriyor olabilirler.

***Sodyum Lauril Sülfat (Sodium Lauryl Sulfate, SLS) ve Sodyum Lauret Sülfat (Sodium Laureth Sulfate, SLES)
Özellikle bir çok köpüren bakım ürününde (hatta köpürmeyenlerde) bulunan, çok sık kullanılan bir kimyasaldır. Hemen hemen marketlerde satılan tüm şampuan ve duş jelinde bulunmaktadır. Yapılan bir araştırmada piyasada bulunan ve köpüren ürünlerin %90’ından fazlasında bulunduğu tespit edilmiştir. Tabii sadece cilt bakım ürünlerinde kullanılmamaktadır. Bunun haricinde araba ve garaj temizliği ürünlerinde ve makinelerdeki yağı temizlemek için kullanılan temizleyicilerde de kullanılmaktadır…

Bu madde ile hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, hayvanlarda göz hasarı, depresyon, solunum güçlüğü, diyare ve cilt tahrişi meydana gelmiştir. Hatta bu madde ile yüksek oranlarda zehirlenen hayvanların bazılarının öldüğü gözlenmiştir. Özellikle bebeklerin gözleri bu madde ile temas ettiğinde, henüz gelişmemiş göz proteinleri hasar gördüğünden ileride görme problemleri ortaya çıkabilmektedir.

Bu madde ayrıca cilt tabakalarının birbirinden gevşemesine katkıda bulunmakta, cildin bağışıklık sistemini çökertmekte ve ciltte enflamasyona (iltihap, yangı, kızarıklık) neden olabilmektedir. Özellikle diğer bazı kimyasallarla bir araya geldiğinde SLS, nitrozaminlere dönüşerek kanserojen özellik kazanabilmektedir. Vücut bu madde ile temas ettikten sonra kolayca uzaklaştıramamakta ve yaklaşık 5 güne kadar bu maddeyi biriktirmektedir. Bu nedenle bu madde ile yoğun ve sürekli temas sonucu SLS, karaciğer, akciğer, kalp ve beyin gibi hayati organlarda birikerek bu organların fonksiyonlarını bozabilmektedir.
Öneri: SLS yerine "Amonyum kokoil izetionat (ammonium cocoyl isethionate) içeren ürünleri tercih ediniz.

***Triklosan
Sentetik bir antibakteriyel maddedir. EPA, bu maddenin tarım zararlıları için kullanılabilen ve hem insanlara hem de doğaya zararlı olan bir madde olduğunu belirtiyor. Triklosan, klorofenoller olarak sınıflandırılan bir grup kimyasal maddenin bulunduğu bir gruba dahil edilmektedir ki bu grup, insanlarda kansere neden olabileceğinden şüphelenilen maddeleri içermektedir! Bu madde cildimizden geçerek vücudun yağ dokusunda birikmekte ve toksik seviyelere eriştiğinde karaciğer, akciğer ve böbrekler gibi hayati organlara zarar vermekte, bağışıklık sistemini baskılamakta, beyin kanamalarına yol açabilmekte ve kalp hastalıklarına sebep olabilmektedir. Özellikle popüler cilt ve vücut temizleyicilerinde, diş macunlarında ve antibakteriyel ürünlerde kullanılabildiği gibi, bir çok üründe prezervatif olarak da kullanılabilmektedir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye