Doğal hijyen ve diğer alternatif terapiler bol miktarda taze meyve ve sebze tüketilmesini gerektirir. Gerson terapisi organik kaynaklardan elde edilmiş taze meyve suları kullanır. Özellikle başlangıçta tedavinin en önemli kısmı detoksifikasyondur. Bu vücudu, hücrelerde ve gastrointestinal sistemde depolanan toksinleri atmaya teşvik eden ve bazen de zorlayan bir işlemdir. Kanser hastalarında, sistemden atılması gereken toksik atık miktarı oldukça fazla olabilir.
Detoksifikasyon işlemiyle tedavinin amacı aynı zamanda vücuda kendisini yeniden inşa etmesini sağlaması, endokrin ve bağışıklık sistemi gibi sistemleri yenilemesi için bol miktarda taze enzim takviyeleri ve besinler sağlanmasıdır. Doğal terapilerle çoğu bozukluğu ve hastalıkları tedavi edilirken, hastalar terapinin etkisini artırmak için bir egzersiz programına başlamaya teşvik edilir. Bu kanser hastaları için söz konusu değildir, çünkü genellikle egzersiz yapacak kadar güçlü olmazlar; ayrıca vücutlarının bütün enerjisini kanserle savaşmak için kullanması gerekir. Bunun yerine yeterince iyi hissettikten sonra bir egzersiz programına başlamaları önerilir.
Pratisyenler
Özellikle kanser gibi ciddi hastalıkların tedavisinde başarılı olmuş pratisyenler, hastalarına çok katı olmaları ile tanınırlar. Bunun nedeni sorulduğunda, pek çoğu bir kanser hastasının detoksifikasyon probleminin üstesinden gelmeye ciddi biçimde hazır olmadığında ve çeşitlendirme olmayan bir beslenme benimsediğinde bu hastalığı yenme ihtimalinin çok düşük olacağını söyler. Çoğunlukla sağlık durumları zayıf düşmüş olan hastaların onlara karşı katı olmaya istekli bir terapistten destek almaları gerekir.
Dr. Max Gerson (–1959): Dr. Gerson’ın terapisi biyolojik kanser tedavisinin temeli olarak kabul edilebilir. "A Cancer Therapy, Results of Fifty Cases" isimli kitabında Gerson başarıyla tedavi ettiği 50 hastayı belgelemiştir. Okuyucularına kitabındaki vakaların çok kapsamlı ve böylelikle tedavisini ispatlama amacına uygun biçimde belgelendiğini ifade eder. Bu terapi taze organik meyve sularına dayanır ancak takviyeler ile hayat tarzı için katı talimatlar da içerir. Tedavisinin en önemli kısmı, tam detoksifikasyona ulaşmak için geliştirmiş olduğu kahve lavmanlarıdır.
Dr. Linus Pauling (1901–1994): Nobel Ödül sahibi olan Dr. Linus Pauling yıllarca hastalıkların tedavisinde besin takviyelerinin etkilerini araştırmıştır ve genel anlamda bu alanda önemli bir otorite olarak kabul edilir. 1979’da Ewan Cameron ile birlikte yazdığı "Cancer and Vitamin C" adlı eseri yayınlamıştır. Pauling kanserin ve diğer dejeneratif hastalıkların tedavisinde takviyelerin, özellikle de mega-dozlarda C-vitamininin kullanımını savunur.
Dr. Ann Wigmore (1909–1993): Buğday çimi suyu ve filizler Wigmore’un, kanser de dahil kendi kronik hastalıklarını iyileştirmek için geliştirdiği rejiminin temelidir ve on yıllardır insanlara başarılı biçimde yardım etmektedir. Wigmore diyeti öncelikle canlı gıdalara odaklanır. Wigmore çiğ sebzelerin, pişirildiklerinde ve kimyasal takviyelerle işlendiğinde olduğundan daha fazla besin içerdiğini fark etmiştir. Terapisi hala Hipokrat Enstitüsü’nde uygulanmaktadır ve birçok alternatif sağlık uygulayıcısı tarafından tedavilerinin temeli olarak benimsenmiştir.
Dr. Randolph Stone (1890–1981): Stone, 60 yıllık kariyeri esnasında Polarite terapisi olarak bilinen sistemi geliştirmiştir. Sağlığın insan enerji alanının değerlendirilmesi ile ölçülebileceğini fark etmiştir. Bu alan gündelik hayat, beslenme, egzersiz, temas, ses, vb unsurlardan etkilenir. Stone temas terapisi (uygulayıcı ellerini enerji kanalları olarak kullanır), diyet (vejetaryen beslenme vurgulanır çünkü vahşi olmayan bir yöntemle elde edilen gıdalar bünyesinde daha çok enerji tutar) ve yogadan (hastayı kendi bedeni ile uyumlu hale getirir) oluşan kapsamlı bir sistem tavsiye eder. Bu, sağlığı dengeleyecek ve böylece tatmin edici enerji alanları üretecektir.
Dr. Michio Kushi: Makrobiyotik, insanların çevre, yedikleri gıdalar ve hatta yaşadıkları yer dahil, etraflarındaki her şeyden etkilendiği inancıdır. İyi bir görünüm ile ruhsal durumun korunması için olumlu bir hayat tarzının benimsenmesi teşvik edilir. ABD’deki makrobiyotik öğretmenlerinden en ünlüsü muhtemelen Michio Kushi’dir; Alex Jack ile birlikte 1993’te "The Cancer Prevention Diet" adlı kitabı yazmıştır. Bu, kanserin makrobiyotik ile tedavisi ve önlenmesi konusunda kapsamlı bir rehberdir.
Terapiler
Botanik Tıp: Genel bitkisel tedavi, Çin bitkisel tedavisi ve diğer etnik bitkisel disiplinleri de kapsayan bu kategoriye girebilecek pek çok farklı terapi vardır.
Doğal Hijyen: Doğal hijyen uygulayıcılarının, kanser gibi ciddi hastalıkları tedavi etme konusunda başarılı ve uzun bir geçmişi vardır. Bu beslenme, sağlığın kazanılmasına ve mutlu bir görünüme kavuşmaya odaklanan vejetaryen beslenmedir. Dinlenme, temiz hava, tahıllar, meyveler ve sebzeler tavsiye edilir.
Ayurvedik Tıp: Asırlardır var olan bu kadim sistem Hindistan’da doğmuştur. Çinlilerin chi dedikleri enerjiye benzeyen bir yaşam gücü görüşü vardır. Bedeni istenmeyen maddelerden arındırmayı ve daha sonra iyi gıdalarla onu yeniden inşa etmeyi amaçlar; aynı zamanda hastanın hem fiziksel hem de spiritüel hayatının bütün yönleriyle ilgilenir. Bu sistem Dünya Sağlık Örgütü’nce tanınmaktadır.
Makrobiyotik: Makrobiyotik diyetinin özünü, daha çok tam tahıllar ve sebzelerden oluşan bir diyet ile felsefesi oluşturur. Bir hafta sonu, bir hafta ve bir ay süren kursları vardır. Kurs ücretleri kliniklere ve uygulayıcılara göre değişiklik gösterir; hastanın tedaviye başlamadan önce ücreti öğrenmesi tavsiye edilir.