Hepatit A
Hepatit A, karaciğerde Hepatit A virüsünün (HAV) neden olduğu bir iltihaplanmadır. Genellikle şiddetli olmayan hastalık virüsle temas ettikten sonra iki ila altı haftada başlar ve iki aydan fazla sürmez. Hepatit A yaygın biçimde bulaşıcı hepatit olarak da bilinir çünkü hastalığı taşıyan kişilerden yakın temasta bulunduğu kişilere, diğer türlere kıyasla daha kolay bulaşır. Enfeksiyon sona erdiğinde hastalığın devam eden, kronik evresi yoktur. Buna karşın, ilk hastalıktan bir ay sonra ikinci bir belirtiler episodu yaşamak (nüksetme) hiç de az rastlanır bir durum değildir. HAV enfeksiyonu salgını düzinelerce ve hatta yüzlerce insanı etkileyebilir. Pek çok gıda çeşidine HAV içeren lağım sularının karışmasıyla hastalık bulaşabilir ve deniz kabukluları da bu konuda zanlı durumundadır.
Aşağıdaki grupların Hepatit A bulaştırma riski daha fazladır:
- Günlük bakım merkezlerindeki çocuklar ve çalışanlar
- Kalabalık ve / veya sağlıksız koşullarda yaşayan kişiler
- Cinsel açıdan aktif kişiler
- Hepatit A’nın yaygın olduğu bir yeri ziyaret eden turistler
Hepatit B
Dünyada 300 milyondan fazla insan Hepatit B (HBV) virüsü taşımaktadır. Hepatit B hem hızla gelişen (akut) hem de uzun süren (kronik) biçimlerde ortaya çıkabilir ve dünya genelinde en sık rastlanan kronik, bulaşıcı hastalıklardan biridir. Yaygın biçimde "serum Hepatit” de denen Hepatit B hafiften şiddetliye doğru uzanır. HBV taşıyan bazı kişiler hiçbir belirti göstermez, ancak kanlarında HBV taşırlar ve enfeksiyonu başka kişilere geçirirler. Kronik biçimindeyken HBV enfeksiyonu, siroz adı verilen skarlaştırıcı bir süreç ile karaciğeri tahrip edebilir.
Kişiye HBV bulaştığında, virüs kan akışına ve kan sıvılarına girer. Aynı zamanda deri, ağız ve genital bölgedeki ufak yarıklardan da girebilme özelliği vardır. Enfeksiyon, doğum sırasında hastalığın HBV taşıyan anneden çocuğa geçmesiyle de ortaya çıkabilir. Virüs aynı zamanda hastalığın bulaştığı iğneler ve HBV taşıyan biriyle korunmadan cinsel ilişkiye girilmesi sonucu da bulaşabilir. Hepatit B gündelik temaslarla bulaşmaz.
Hepatit C
Hepatit C ya da HCV hızlı bir gelişime neden olur ve çoğunlukla uzun süre devam eder. Genellikle hastalığı taşıyan kanla temas sonucu yayılır. Her ne kadar 2000’li yılların başından itibaren kanlar düzenli olarak Hepatit C’ye karşı test ediliyor olsa da, kan verilen hastalarda gelişebilen "kan nakli Hepatitinin” başlıca nedenidir. Üçüncü bir Hepatit virüsünün (A ve B virüslerine ek olarak) varlığı 1974’te ortaya çıkmasına karşın HCV ilk kez 1989’da tespit edilmiştir.
Hepatit C genellikle erken, akut evresinde hafiftir ancak kronik karaciğer hastalığı üretmesi Hepatit B’ye göre çok daha muhtemeldir. HCV bulaşan her üç insandan yaklaşık ikisi virüsü kanlarında taşımayı sürdürebilir ve enfeksiyonu diğer insanlara bulaştıran taşıyıcılar haline gelebilirler.
Hepatit C’yi bulaştırmanın en yaygın yolu virüsü içeren kanın, derideki bir yarık, ağzın veya genital organların mukozası (iç çeper) ya da yoluyla bir başka kişinin kan dolaşımına girmesidir. HCV, hastalığı bulunduran anneden taşıdığı çocuğuna da geçebelir (buna karşın emzirmeden enfeksiyonun geçme riski çok azdır). Aynı zamanda cinsel ilişki yoluyla, özellikle de o sırada partnerlerden biri akut biçimde hastalığı taşıyorsa bulaşabilir.
Hepatit D
Hepatit D (veya delta) yalnızca Hepatit B taşıyan hastalarda görülür ve çok şiddetli olabilir. Hepatit delta virüsünün (HDV) yarattığı enfeksiyon ya Hepatit B ile aynı zamanda ortaya çıkar ya da HBV’nin neden olduğu enfeksiyon kronik evreye girdiği zaman gelişir. 1970’lerin sonunda İtalyan doktorlar, Hepatit B taşıyan hastaların karaciğer hücrelerinde bir başka bulaşıcı ajan türü taşıdıklarını buldular. Daha sonra bu yeni virüs (HDV), deney ortamında enfeksiyon bulaştırılan şempanzeler tarafından da doğrulandı. Her iki virüs aynı zamanda var olduğunda, akut enfeksiyon daha şiddetli olma eğilimindedir. Ayrıca, her iki enfeksiyonu da taşıyan hastaların kronik karaciğer hastalıkları geliştirmesi yalnızca HBV taşıyan hastalardan daha muhtemeldir.
Hepatit E
Hepatit E aynı zamanda epidemik non-A, non-B Hepatit olarak da bilinir. Tıpkı Hepatit A gibi akut, kısa ömürlü, bazen de karaciğer yetmezliğine neden olan bir hastalıktır. 1987 yılında keşfedilen HEV dışkı-oral yolla yayılmıştır. İnsan dışkılarının içme suyu kaynaklarına bulaştığı ülkelerde görülür. Sağlık önlemlerinin zayıf olduğu Asya ve Güney Amerika ülkelerinde büyük salgınlar (epidemiler) ortaya çıkmıştır. Birleşik Devletler ve Kanada’da rapor edilen herhangi bir salgın mevcut değildir, ancak hastalığın var olduğu bir bölgeye seyahat eden kişilerin HEV ile dönme ihtimali vardır.
Hepatit G
Aynı zamanda Hepatit GB virüsü de denen HGV ilk kez 1996’nın başlarında tanımlanmıştır. HGV enfeksiyonlarının sıklığı, hastalığın doğası ya da nasıl önlem alınacağı hakkında çok az şey bilinmektedir. Bilinen tek şey ise HGV içeren nakil kanın bazı Hepatit vakalarına neden olduğudur. Bu sebeple, hemofili ve diğer kanama durumlarına sahip, büyük miktarlarda kan veya kan ürünlerine ihtiyaç duyan hastalarda Hepatit G oluşma riski mevcuttur. HGV, Birleşik Devletler’deki donörlerin yüzde 1-2’sinde tespit edilmiştir. Aynı zamanda risk altında bulunan gruplar arasında hemodiyaliz tedavisi alan böbrek hastaları ve damar içi ilaç alanlar bulunmaktadır. Hastalığı taşıyan bir annenin yeni doğan bebeğine bulaştırması veya cinsel yolla bulaşma da ihtimal dahilindedir. Hepatit G hastalarında aynı zamanda çoğunlukla Hepatit B ya da Hepatit C veya her ikisi birden görülür. Akut viral Hepatiti olan her bin hastadan yaklaşık üçünde, HGV görülen tek virüstür. Hepatit G hastalarının virüsü kanlarında yıllarca taşımaya devam ettiğine ve diğer kişiler için enfeksiyon kaynağı olabileceklerine dair bulgular vardır.