Hepatit - Nedir

Karaciğerin iltihaplanması şeklinde gelişen, viral bir hastalıktır.

Hepatit

Hepatit, karaciğerin iltihaplanmasıdır. Bulaşıcı ya da viral hepatite viral bir enfeksiyon neden olur. Karaciğer hastalığına neden olduğu bilinen viral hepatitin en yaygın üç türü Hepatit A, Hepatit B ve (daha önceleri Hepatit Non A, Non B adı verilen) Hepatit C’dir. Bilinen diğer Hepatit türleri Hepatit D, Hepatit E ve Hepatit G’dir.

Hepatit A
Hepatit A, karaciğerde Hepatit A virüsünün (HAV) neden olduğu bir iltihaplanmadır. Genellikle şiddetli olmayan hastalık virüsle temas ettikten sonra iki ila altı haftada başlar ve iki aydan fazla sürmez. Hepatit A yaygın biçimde bulaşıcı hepatit olarak da bilinir çünkü hastalığı taşıyan kişilerden yakın temasta bulunduğu kişilere, diğer türlere kıyasla daha kolay bulaşır. Enfeksiyon sona erdiğinde hastalığın devam eden, kronik evresi yoktur. Buna karşın, ilk hastalıktan bir ay sonra ikinci bir belirtiler episodu yaşamak (nüksetme) hiç de az rastlanır bir durum değildir. HAV enfeksiyonu salgını düzinelerce ve hatta yüzlerce insanı etkileyebilir. Pek çok gıda çeşidine HAV içeren lağım sularının karışmasıyla hastalık bulaşabilir ve deniz kabukluları da bu konuda zanlı durumundadır.

Aşağıdaki grupların Hepatit A bulaştırma riski daha fazladır:
  • Günlük bakım merkezlerindeki çocuklar ve çalışanlar
  • Kalabalık ve / veya sağlıksız koşullarda yaşayan kişiler
  • Cinsel açıdan aktif kişiler
  • Hepatit A’nın yaygın olduğu bir yeri ziyaret eden turistler
Hepatit B
Dünyada 300 milyondan fazla insan Hepatit B (HBV) virüsü taşımaktadır. Hepatit B hem hızla gelişen (akut) hem de uzun süren (kronik) biçimlerde ortaya çıkabilir ve dünya genelinde en sık rastlanan kronik, bulaşıcı hastalıklardan biridir. Yaygın biçimde "serum Hepatit” de denen Hepatit B hafiften şiddetliye doğru uzanır. HBV taşıyan bazı kişiler hiçbir belirti göstermez, ancak kanlarında HBV taşırlar ve enfeksiyonu başka kişilere geçirirler. Kronik biçimindeyken HBV enfeksiyonu, siroz adı verilen skarlaştırıcı bir süreç ile karaciğeri tahrip edebilir.

Kişiye HBV bulaştığında, virüs kan akışına ve kan sıvılarına girer. Aynı zamanda deri, ağız ve genital bölgedeki ufak yarıklardan da girebilme özelliği vardır. Enfeksiyon, doğum sırasında hastalığın HBV taşıyan anneden çocuğa geçmesiyle de ortaya çıkabilir. Virüs aynı zamanda hastalığın bulaştığı iğneler ve HBV taşıyan biriyle korunmadan cinsel ilişkiye girilmesi sonucu da bulaşabilir. Hepatit B gündelik temaslarla bulaşmaz.

Hepatit C
Hepatit C ya da HCV hızlı bir gelişime neden olur ve çoğunlukla uzun süre devam eder. Genellikle hastalığı taşıyan kanla temas sonucu yayılır. Her ne kadar 2000’li yılların başından itibaren kanlar düzenli olarak Hepatit C’ye karşı test ediliyor olsa da, kan verilen hastalarda gelişebilen "kan nakli Hepatitinin” başlıca nedenidir. Üçüncü bir Hepatit virüsünün (A ve B virüslerine ek olarak) varlığı 1974’te ortaya çıkmasına karşın HCV ilk kez 1989’da tespit edilmiştir.

Hepatit C genellikle erken, akut evresinde hafiftir ancak kronik karaciğer hastalığı üretmesi Hepatit B’ye göre çok daha muhtemeldir. HCV bulaşan her üç insandan yaklaşık ikisi virüsü kanlarında taşımayı sürdürebilir ve enfeksiyonu diğer insanlara bulaştıran taşıyıcılar haline gelebilirler.

Hepatit C’yi bulaştırmanın en yaygın yolu virüsü içeren kanın, derideki bir yarık, ağzın veya genital organların mukozası (iç çeper) ya da yoluyla bir başka kişinin kan dolaşımına girmesidir. HCV, hastalığı bulunduran anneden taşıdığı çocuğuna da geçebelir (buna karşın emzirmeden enfeksiyonun geçme riski çok azdır). Aynı zamanda cinsel ilişki yoluyla, özellikle de o sırada partnerlerden biri akut biçimde hastalığı taşıyorsa bulaşabilir.

Hepatit D
Hepatit D (veya delta) yalnızca Hepatit B taşıyan hastalarda görülür ve çok şiddetli olabilir. Hepatit delta virüsünün (HDV) yarattığı enfeksiyon ya Hepatit B ile aynı zamanda ortaya çıkar ya da HBV’nin neden olduğu enfeksiyon kronik evreye girdiği zaman gelişir. 1970’lerin sonunda İtalyan doktorlar, Hepatit B taşıyan hastaların karaciğer hücrelerinde bir başka bulaşıcı ajan türü taşıdıklarını buldular. Daha sonra bu yeni virüs (HDV), deney ortamında enfeksiyon bulaştırılan şempanzeler tarafından da doğrulandı. Her iki virüs aynı zamanda var olduğunda, akut enfeksiyon daha şiddetli olma eğilimindedir. Ayrıca, her iki enfeksiyonu da taşıyan hastaların kronik karaciğer hastalıkları geliştirmesi yalnızca HBV taşıyan hastalardan daha muhtemeldir.

Hepatit E
Hepatit E aynı zamanda epidemik non-A, non-B Hepatit olarak da bilinir. Tıpkı Hepatit A gibi akut, kısa ömürlü, bazen de karaciğer yetmezliğine neden olan bir hastalıktır. 1987 yılında keşfedilen HEV dışkı-oral yolla yayılmıştır. İnsan dışkılarının içme suyu kaynaklarına bulaştığı ülkelerde görülür. Sağlık önlemlerinin zayıf olduğu Asya ve Güney Amerika ülkelerinde büyük salgınlar (epidemiler) ortaya çıkmıştır. Birleşik Devletler ve Kanada’da rapor edilen herhangi bir salgın mevcut değildir, ancak hastalığın var olduğu bir bölgeye seyahat eden kişilerin HEV ile dönme ihtimali vardır.

Hepatit G
Aynı zamanda Hepatit GB virüsü de denen HGV ilk kez 1996’nın başlarında tanımlanmıştır. HGV enfeksiyonlarının sıklığı, hastalığın doğası ya da nasıl önlem alınacağı hakkında çok az şey bilinmektedir. Bilinen tek şey ise HGV içeren nakil kanın bazı Hepatit vakalarına neden olduğudur. Bu sebeple, hemofili ve diğer kanama durumlarına sahip, büyük miktarlarda kan veya kan ürünlerine ihtiyaç duyan hastalarda Hepatit G oluşma riski mevcuttur. HGV, Birleşik Devletler’deki donörlerin yüzde 1-2’sinde tespit edilmiştir. Aynı zamanda risk altında bulunan gruplar arasında hemodiyaliz tedavisi alan böbrek hastaları ve damar içi ilaç alanlar bulunmaktadır. Hastalığı taşıyan bir annenin yeni doğan bebeğine bulaştırması veya cinsel yolla bulaşma da ihtimal dahilindedir. Hepatit G hastalarında aynı zamanda çoğunlukla Hepatit B ya da Hepatit C veya her ikisi birden görülür. Akut viral Hepatiti olan her bin hastadan yaklaşık üçünde, HGV görülen tek virüstür. Hepatit G hastalarının virüsü kanlarında yıllarca taşımaya devam ettiğine ve diğer kişiler için enfeksiyon kaynağı olabileceklerine dair bulgular vardır.
Hepatit A
HAV’a maruz kalma ile belirtilerin başlaması arasındaki zaman iki ila yedi hafta arasında değişir ve ortalama bir aydır. Virüs, özellikle de kuluçka evresinin sonlarında, belirtiler ortaya çıkmadan önce dışkıya da geçer. Virüs deri yüzeyinde birkaç saat yaşayabilir ve bu süre boyunca başka insanlara bulaşabilir. Enfeksiyonu taşıyan kişilerin hastalığı bulaştırmalarının en muhtemel olduğu zaman, belirtiler ortaya çıkmadan önceki yaklaşık bir haftadır ve sarılık (cildin ve/veya gözlerin sararması) görülene kadar da bulaşıcı olmaya devam ederler. Ortaya çıkan ilk belirtiler çoğunlukla, bitkinlik, kas ve eklem ağrıları, bulantı ve iştah kaybıdır. Düşük ateş de yaygındır ve karaciğer, karnın üst sağ bölümünde ağrı ya da hassaslığa neden olacak şekilde genişler. Sarılık bu dönemde gelişir, genellikle yedi ila on gün sürer.

Hepatit B
Birleşik Devletlerde, akut HBV enfeksiyonlarının büyük bir çoğunluğu ergenler ve genç yetişkinler arasında görülmektedir. Bu genç nüfusun yarısı hiçbir belirti göstermez ve hastalığı taşıyanların yalnızca yüzde 20 kadarı şiddetli belirtiler ve sarılık gösterir. Geriye kalan yüzde 30’luk kısım yalnızca grip benzeri belirtiler gösterir ve belli testler yapılana kadar Hepatit teşhisi konmaz. Akut Hepatit B iştah kaybı, bulantı ve karnın sağ üst kısmında ağrı ve hassaslık ile karakterizedir. Hepatit A ya da C hastalarına kıyasla HBV enfeksiyonu taşıyanlar daha fazla yatak istirahatine ihtiyaç duyar.

Altı aydan fazla süren HBV enfeksiyonuna kronik adı verilir. Bu zamandan sonra enfeksiyonun ortadan kalkma ihtimali çok azdır. Virüsü taşıyanların hepsi kronik karaciğer hastalığı geliştirmez. Aslında çoğunda belirti de bulunmaz. Buna karşın, her dört HBV taşıyıcısından birinde siroz görülür. Hastalarda aynı zamanda karaciğer ve dalak büyümesi de muhtemeldir. Kronik HBV enfeksiyonunun en ciddi komplikasyonu ise kanserdir.

Hepatit C
Hepatit C gelişen hastaların yarısından fazlasında herhangi bir belirti ya da karaciğer hastalığı bulgusu görülmez. Buna karşın bazılarında ufak çaplı, grip benzeri belirtiler bulunur. Hepatit C olan yaklaşık her dört hastadan birinde sarılık gelişir ve bazı hastalar iştahlarını kaybedip sık sık kendilerini yorgun hissederler. Hastalar aynı zamanda bulantı da hissedebilir. Hastaların çoğunun, akut enfeksiyonun başlamasından sonraki altıncı ayda bile kanlarında HCV bulunabilir ve bu hastalar taşıyıcı olarak düşünülür. Eğer virüs bir yıl kadar kalmaya devam ederse, tamamen yok olmaması muhtemeldir. Kronik taşıyıcıların yaklaşık yüzde 20’sinde, virüs karaciğer hücrelerine büyük miktarda zarar verir ve hücrelerin yerine skar dokular geçerek karaciğerde siroz (skarlaşma) gelişir. Siroz, uzun bir zaman (20 yıl kadar) geçtikten sonra gelişir. Hastaların çoğu siroz geliştirmezken enfeksiyonun kronik kalıcı Hepatit adı verilen hafif, kronik bir biçimini geçirirler.

Hepatit D
Delta virüs, küçük ve tamamlanmamış viral bir parçacıktır. Muhtemelen bu küçük boyutu nedeniyle tek başına enfeksiyona neden olmaz. Refakatçi virüsü olan HBV aslında HDV parçacığı üzerinde bir kabuk oluşturur. Kronik biçimde hasta olan (hastalığın altı aydan fazla seyrettiği) kişilerde genellikle siroz ortaya çıkar.

HBV ve HDV enfeksiyonları aynı zamanda geliştiğinde –koenfeksiyon adı verilen bir durum- iyileşme neredeyse kaçınılmazdır. Hastaların yalnızca yüzde 2-5’lik kısmı kronik taşıyıcılar (virüs enfeksiyon sonrası kanda altı aydan fazla kalır) haline gelir. Bunun nedeni HDV’nin, HBV’yi tek başına olduğundaki kadar hızlı biçimde üremekten alıkoyması ve bu sayede kronik enfeksiyon ihtimalini azaltmasıdır.

HBV enfeksiyonu önce ortaya çıktığında ve onu HDV enfeksiyonu takip ettiğinde, bu duruma süperenfeksiyon adı verilir. Süperenfeksiyonu olan hastaların yarısı ila üçte ikisinde, şiddetli akut Hepatit gelişir. Karaciğer hücreleri büyük miktarda HBV virüsü içerdiklerinde HDV daha aktif biçimde üreme eğilimindedir. Ağır enfeksiyon ve karaciğer yetmezliği süperenfeksiyonda daha yaygındır. Buna karşın karaciğer kanseri riski tek başına Hepatit B’den daha fazla değildir. Hepatitin diğer biçimlerinde olduğu gibi ilk belirtiler bulantı, iştah kaybı, eklem ağrıları ve bitkinliktir. Ateş de görülebilir ve büyüyen karaciğer karnın sağ üst kısmında rahatsızlık ve ağrıya neden olabilir. Sarılık ise daha sonra ortaya çıkacaktır.

Hepatit E
HEV’in bilinen en az iki farklı türü mevcuttur. Biri Asya’da diğeri ise Meksika’da bulunur. Virüs gastrointestinal sistemde bölünmeye başlayabilir, ancak daha çok karaciğerde gelişir. İki ila sekiz hafta kadar süren bir kuluçka evresi sonrası, hastalık bulunan kişilerde sarılık, ateş, bulantı, iştah kaybı, karnın sağ üst kısmında rahatsızlık ve ağrı görülür. Çoğunlukla hastalık hafif geçer ve etkileri birkaç hafta içinde kaybolur. Hepatit E hiçbir şekilde kronik hastalığa dönüşmez, ancak ender durumlarda akut hastalık öylesine çok karaciğer hücresine zarar verir ve onları yok eder ki, karaciğer fonksiyonlarını sürdüremez hale gelir. Buna fulminan karaciğer yetmezliği adı verilir ve ölümle sonuçlanabilir. Akut enfeksiyonu iyileşen hastaların büyük bir çoğunluğu HEV taşımaya devam etmez ve enfeksiyonu başka kişilere bulaştıramaz.

Hepatit G
Bazı araştırmacılar bir tek GB virüsünden ziyade bir GB virüs grubunun olduğuna inanmaktadır. Diğerleri ise HGV’nin gerçek anlamda hastalığa neden olduğundan şüphe duyarlar. Eğer oluyorsa da, sebep olduğu akut ya da kronik hastalığın türü belirsizdir. Teşhis konulduğunda, akut HGV enfeksiyonu genellikle hafif ve kısa sürer. Ciddi bir komplikasyona dair bulgular yoktur ancak diğer Hepatit virüsleri gibi HGV’nin de karaciğer yetmezliği ile sonuçlanan şiddetli karaciğer hasarına neden olması muhtemeldir. Virüs uzun süren viral Hepatit taşıyan, bazıları Hepatit C olan hastaların %20 kadarında tespit edilmiştir.

Teşhis
Hepatitten şüpheleniliyorsa, doktor öncelikle hastanın eksiksiz bir tıbbi öyküsünü alır ve fiziksel muayene gerçekleştirir. Hepatitin farklı alt türlerinde görülen bazı antijenler ve antikorlar için yapılacak kan testleri teşhisi doğrulayacak olsa da, bu testler bütün Hepatit türlerini tespit edemez. Enzim seviyelerini ölçen karaciğer fonksiyon testleri de uygulanacaktır. 
Doğal bir vücut proteini olan interferon alfa genetik mühendislik yoluyla şimdilerde büyük miktarlarda yapılabilmekte ve kronik Hepatit C hastası olan çoğu kişinin dış görünüşünü düzeltmektedir. Protein, enfeksiyonun belirtilerini azaltırken karaciğer fonksiyonlarını da artırmaktadır. 2003 yılında tedavinin etkisini artırmak üzere sentetik bir analog da eklenmiştir. Bu tedavinin sık rastlanan yan etkileri ise ateş ve grip benzeri belirtilerdir. Yaklaşık olarak hastaların yarısı tedaviye cevap verirken yalnızca %20 kadarı devam eden etkiler görürler. 2003’ten bu yana test edilen ve Hepatit B’yi baskılamada yararlı olduğu bulunan pek çok ilaç mevcuttur. Bu ilaçlardan biri aynı zamanda hem Hepatit B hem de HIV taşıyan hastalara yardım etmektedir. Hepatit karaciğerin çoğunu ya da tamamını tahrip ettiğinde, tek umut karaciğer naklidir. Buna karşın işlem her ne kadar başarılı da olsa, hastalık çoğunlukla yeniden ortaya çıkar ve siroz önceden olduğundan çok daha hızlı gelişir.
Belirtiler ortaya çıktıktan sonra, bulaşıcı Hepatit’in izleyeceği süreci hiçbir antibiyotik ya da başka bir ilaç kısaltmayacaktır. Hastalar ihtiyaç duyacakları şekilde yatak istirahatinde bulunmalı, sağlıklı bir diyeti takip etmeli, alkol ya da daha ileri aşamalarda karaciğere zarar verebilecek ilaçları almaktan kaçınmalıdır. Kritik olmayan ameliyatlar ertelenmelidir.

Herbalist ya da naturopatik sağlık uzmanı Hepatitin tedavisi için gengel önerebilir. Gengelin yeni karaciğer hücrelerinin gelişimini teşvik ettiği ve hücre zarlarına bağlanarak toksinlerin sağlıklı karaciğer hücrelerini delip geçmelerini önlediği düşünülmektedir. Siroz, Hepatit ve diğer karaciğer bozuklukları için herbalistler tarafından sık sık yazılmaktadır. Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp için Amerikan Ulusal Sağlık Merkezi (NCCAM) ve Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından finanse edilen, gengelin Hepatit ve karaciğer zedelenmesi üzerindeki tıbbi değerini ölçen kontrollü denemeler 2000 yılında başlamıştır. Meyankökü de Hepatit için kullanılabilir. Özellikleri arasında karaciğeri korumak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek yer alır. Tıp uzmanlarına danışmadan meyankökünü aşırı kullanmaya kalkışılmamalıdır çünkü potasyum eksikliğine neden olabilir. C vitamini de beslenme takviyesi olarak alınabilir. Akut Hepatiti azaltmaya yardımcı olduğu ve yatan hastaların Hepatitten korunmasını sağladığı kanıtlanmıştır. Karaciğer özütü, karaciğerin yenilenmesinde etkilidir ve yüzyıldan fazladır kullanılmaktadır. Timüs özütleri de vücudun Hepatit virüsü ile mücadelede etmesine yardımcı olan bağışıklık sistemini güçlendirir.

Çin’in bitkisel tıp uygulayıcıları karaciğer fonksiyonlarını iyileştiren Fructus Schisandrae Chinensis’i (Frenk üzümü), sarılığı sona erdiren Fructus Citrulli Vulgaris’i ve Hepatit belirtileri için kullanılan diğer bitkileri tavsiye edebilir. 
Hepatit A
Akut Hepatit A taşıyan hastaların çoğu, hastalıkları şiddetli olsa da, iki ila üç hafta içerisinde kendilerini daha iyi hissetmeye başlar ve dört ila sekiz hafta içerisinde tamamen iyileşirler. Hepatit A’dan iyileşmesinin ardından kişi virüsü taşımaz ve ömrü boyunca bağışıklık kazanmış olur. Birleşik Devletler’de ciddi komplikasyonlara sık rastlanmaz ve ölümler de nadirdir. Aynı ülkede 50 yaş üzerindeki yetişkinlerin %75 kadarı, daha önce Hepatit A geçirdiklerine dair kan testi bulgularına sahiptir.

Hepatit B
Değerlendirmelere göre her yıl Birleşik Devletler’deki 150 bin kişi Hepatit B’ye yakalanmaktadır. Bu kişilerin 10 binden fazlası hastane bakımına ihtiyaç duyarken 5 bin kadarı enfeksiyonun komplikasyonlarından dolayı ölmektedir. Hastalık bulaşan kişilerin yüzde 90’ı hastalığı yalnızca akut olarak yaşar. Bu hastaların büyük bir çoğunluğu üç ay içerisinde iyileşir. Geriye kalan yüzde 10’luk oran kronik enfeksiyonlu, en ciddi komplikasyonları yaşayan ve  hayatını kaybedenlerden oluşur. Hem HIV hem de Hepatit B taşıyan kişilerin ölme ihtimali iki hastalıktan yalnızca birini taşıyanlara göre daha fazladır. Karaciğer hastalığına dair herhangi bir belirti gelişmese bile, kronik taşıyıcılar bir enfeksiyon kaynağı gibi hareket ederek diğer insanlar için bir tehdit olarak kalır.

Hepatit C
Hepatit C görülen hastaların aşağı yukarı beşte birinde, akut enfeksiyonun etkileri azalır ve dört ila sekiz hafta içerisinde tamamen iyileşip daha ileri sorunlar yaşamazlar. Diğer hastalar ise iki risk ile karşı karşıyadır: Ya bünyelerinde kronik karaciğer enfeksiyonu gelişir ve muhtemelen karaciğer kanseri gibi ciddi komplikasyonlar yaşarlar ya da virüsü taşımaya devam eder ve diğer insanlara bulaştırırlar. HCV bulaşan tüm hastalarda siroz gelişme riski yaklaşık yüzde 15’tir. Karaciğer yetmezliğine kronik Hepatit C hastalarında, diğer Hepatit türlerini taşıyan hastalara göre daha az rastlanır. Aynı zamanda AIDS de bulunan kişilerde, Hepatit C enfeksiyonu karaciğer kanseri ihtimalini de artırır.

Hepatit D
HBV ve HDV koenfeksiyonu taşıyan hastaların büyük bir çoğunluğu akut Hepatit evrelerinden birinde iyileşme göstermektedir. Buna karşın HDV nedeniyle kronik hasta olan kişilerin yaklaşık üçte ikisinde ise karaciğer sirozu gelişmeye devam eder. Eğer ciddi bir karaciğer yetmezliği gelişirse, hastanın hayatta kalma şansı yüzde 50’den daha çok değildir. Karaciğer nakli, bu oranı yüzde 70’e kadar iyileştirir.

Hepatit E
Birleşik Devletler’de Hepatit E ölümcül bir hastalık değildir ancak başka bölgelerde hastalığı taşıyanların yüzde 1-2’si ilerlemiş karaciğer yetmezliği nedeniyle ölmektedir. Hamile kadınlarda ölüm oranı yüzde 20 gibi yüksek bir rakamdır. Bir kez Hepatit E geçirmiş olmanın ilerideki HEV enfeksiyonlarına karşı güvence olup olmadığı ise belirgin değildir.

Hepatit G
Hepatit G’nin ilerleme süreci hakkında bilinen çok az şey hastalığın hafif olduğu ve uzun sürmediğini düşündürmektedir. Hastalar akut evre sonrası takip edildiğinde, HGV’nin ciddi karaciğer hasarına neden olup olmadığı açığa kavuşacaktır.
Viral Hepatitin herhangi bir türünden korunmanın en iyi yolu, hastalığı taşıyan kişilerin kan ve diğer vücut sıvılarıyla temastan kaçınmaktır. Cinsel ilişki sırasında kondom kullanımı da tavsiye edilmektedir. Seyahat eden kişiler, temizliğinden emin olmadıkları su ve buzlardan kaçınmalı ya da içmeden önce suyu kaynatmalıdırlar. Yenilen bütün gıdalar paketlenmiş, iyi pişirilmiş olmalı, taze meyveler söz konusu ise soyarak yenmelidir. Vücuda dövme ya da piercing yaptırırken dikkatli davranmak gereklidir, çünkü 2003 yılında hazırlanan bir rapor dövme ve piercing dükkanlarından yalnızca yarısının hükümetin enfeksiyon kontrolü ile ilgili yönergelere uyduğunu söylemektedir. Bu tür uygulamalar Hepatit B ve HIV enfeksiyonlarını bulaştırabilir. Hepatit A ve Hepatit B için piyasada aşılar mevcuttur. Yüksek risk gruplarındaki kişiler ve seyahat edenler Hepatit A’ya karşı aşılanmalıdır ve genel nüfusun çoğu da Hepatit B’ye karşı aşılanabilir. 

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye