Homeopati - Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hastalıkları, aynı belirtileri sağlıklı kişilerde yaratacak maddelerin çok düşük dozlarıyla iyileştiren bir yöntemdir.

Homeopati

200 yıl önce Almanya'da geliştirilen, 19. yüzyılın başlarından itibaren ABD'de de uygulanan ve homeopatik tıp da denilen homeopati, bütüncül bir tedavi sistemidir. Homeopati sağlık, korunma ve pek çok hastalığı ve durumu tedavi etmek için kullanılır. 

Benzerlerin prensibi (ya da benzeri benzerle iyileştirmek) temel homeopatik prensiptir. Bu prensip, bir hastalığın, sağlıklı bir kimsede benzer belirtiler yaratan bir madde ile tedavi edilebileceğini belirtir. Analizlerin birçoğu homeopatinin belirli bir sağlık durumunun tedavisinde etkin olduğunu destekleyecek çok az kanıt olduğu sonucuna varmış olsa da, bazı araştırmalar olumlu bulgular bildirmiştir. Homeopatinin incelenmesinde, birçok zorluk ve alanla ilgili olarak pek çok tartışma vardır. Bunun nedeni büyük oranda birkaç kilit kavramın, özellikle de kimya ve fizik olmak üzere mevcut bilim anlayışına uygun düşmemesidir. Homeopatik tedavilerin güvenilirliği üzerine sınırlı araştırma vardır.

Homeopati terimi Yunanca benzer anlamına gelen homeo ve hastalık ya da ıstırap çekmek anlamına gelen pathos’tan gelir Homeopati, küçük dozda çok seyreltik maddelerle vücudun kendini iyileştirme kabiliyetini teşvik etmeye çalışır. Bu terapötik yöntem Alman hekim Samuel Christian Hahnemann tarafından 18. yüzyılın sonunda geliştirilmiştir. Hahnemann, iki ana prensibi açıkça belirtmiştir:
  1. Benzerlerin (ya da "benzer benzeri tedavi eder”) prensibi, bir hastalığın, sağlıklı bir kimsede benzer belirtiler yaratan bir madde ile tedavi edilebileceğini belirtir. İzleri Hipokrat’a kadar sürülebilen bu görüş, yaygın bir sıtma tedavisi olan kınakına ağacının kabuğunu defalarca yutmasının ardından hastalığın belirtilerini yaşadığını keşfeden Hahnemann tarafından daha da geliştirilmiştir. Hahnemann, bir madde sağlıklı bir kimsede hastalık belirtilerine neden olabiliyorsa, küçük miktarların da benzer belirtileri olan hasta bir kişiyi iyileştirebileceği teorisini ortaya atmıştır.
  2. Seyreltme (ya da "minimum doz kuralı”) prensibi; ilacın dozu ne kadar az olursa, etkinliğinin de o kadar fazla olacağını ifade eder. Homeopatide maddeler aşamalı yöntemle seyreltilir ve her seyreltme arasında kuvvetlice çalkalanır. "Potantizasyon” denilen bu işlemin başlangıçtaki maddeden bir çeşit bilgi ya da enerjiyi nihai seyreltik ilaca geçirdiğine inanılır. Çoğu homeopatik ilaç, şifa veren maddenin molekülleri hiç kalmayacak kadar seyreltiktir ancak homeopatide bu maddenin suda, vücudun kendisini iyileştirmesini teşvik eden izini ya da "özünü” bıraktığına inanılır (bu teoriye "suyun hafızası” denir).
Homeopatlar, insanları genetik ve kişisel sağlık geçmişlerine, beden tiplerine ve mevcut fiziksel, duygusal ve zihinsel belirtilerine dayanarak tedavi eder. Hasta ziyaretleri oldukça uzun olmaya eğilimlidir. Tedaviler "kişiselleştirilir” ya da her kişiye uygun hale getirilir; aynı sağlık durumu olan farklı kişilerin farklı tedaviler alması olağan dışı değildir.

Homeopatik ilaçlar bitkilerden, minerallerden ya da hayvanlardan elde edilen doğal maddelerden türetilir. Yaygın ilaçlar arasında kırmızı soğan, arnika (dağ öküzgözü) ve ısırgan otu yer alır. 
İnsanlar homeopatiyi sağlık ve korunma; alerjiler, astım, kronik yorgunluk sendromu, depresyon, sindirim bozuklukları, kulak enfeksiyonları, baş ağrıları ve deri döküntüleri gibi hastalıklar ve sağlık durumlarının tedavisine kadar birçok sağlık sorununu tedavi etmek için kullanır.

ABD’de homeopatik tedaviler, 1938’de ABD Federal Gıda, İlaç ve Kozmetik Ürünleri Yasası dahilinde yazılmış olan "ABD Homeopatik Farmakopesi, HPUS” yönergelerine göre hazırlanır. Homeopatik tedaviler reçetesiz ilaçlar ile aynı tarzda düzenlenmiştir. Ancak, homeopatik ürünler aktif bileşenden çok az içerdiği ya da hiç içermediği için, reçeteli ve yeni reçetesiz ilaçların geçtiği güvenlik ve etkinlik testlerinden geçmezler.

ABD Gıda ve İlaç Birliği (FDA) homeopatik ilaçların kuvvet derecesi, saflık ve paketleme bakımından belirli yasal standartları karşılamasını gerektirmektedir. İlaçların üzerindeki etiketler en az bir ana endikasyon (örneğin tedavi edilecek sağlık problemi), bileşenler listesi, seyreltme ve güvenlik açıklamaları içermelidir. Bunun yanı sıra eğer homeopatik ilaç kanser gibi ciddi bir hastalığı tedavi edeceğini iddia ediyorsa, onun reçeteli satılması gerekmektedir. Sadece kendini kısıtlayan durumlar (soğuk algınlığı ya da kendi kendine geçen baş ağrısı gibi sağlık sorunları) için ürünler reçetesiz satılabilir.
  • Homeopati kanıtlanmış geleneksel bakımların yerine ya da doktora gitmeyi ertelemek maksadıyla kullanılmamalıdır.
  • İlgilenilen sağlık durumu için homeopati üzerine yayınlanmış araştırmalar ve yapılan çalışmalar araştırılmalıdır.
  • Eğer homeopatiyi kullanmak düşünülür ve bir homeopattan tedavi almaya karar verilirse, uygulayıcının eğitimi ve deneyimi sorulmalıdır.
  • Gebe ya da emziren kadınlar ya da homeopatiyi bir çocuğu tedavi etmek için kullanmayı düşünen kişiler önce mutlaka doktorlarına danışmalıdır.
  • Bütün hekimler kullanılan tamamlayıcı ve alternatif uygulamalar hakkında bilgilendirilmelidir. Sağlığı yönetmek için yapılan her şeyin tam bir açıklaması yapılmalıdır. Bu koordineli ve güvenli bir bakımın sağlanmasına yardım edecektir.
Her ne kadar gözlemsel incelemeler haricinde homeopatik tedaviler çok iyi araştırılmamış olsa da, bu tedavilerin güvenliği ile ilgili bazı genel hususlar belirtilebilir.
  • Sistematik teftişler eğitimli uzmanların denetimi altında alınan çok seyreltik homeopatik ilaçların genellikle güvenli olduğunu ve şiddetli karşıt etkilere yol açmasının muhtemel olmadığını bulmuştur.
  • Sıvı homeopatik ilaçlar alkol içerebilir. FDA bu kürlerde, geleneksel ilaçlarda olduğundan daha yüksek seviyelerde alkol olmasına izin verir. Ancak, FDA’ya alkol seviyelerinden kaynaklanan hiçbir karşıt etki bildirilmemiştir.
  • Homeopatlar hastalarının bazılarının homeopatik şiddetlenme (homeopatik reçeteyi almanın ardından var olan belirtilerde geçici kötüleşme) yaşamalarını beklerler. Araştırmacılar klinik çalışmalarda bu reaksiyona dair pek fazla kanıt bulamamıştır, ancak homeopatik şiddetlenme üzerine yapılmış pek az araştırma vardır.
  • Homeopatik ilaçların geleneksel ilaçlar ile etkileşime geçmediği sanılır; ancak homeopatik ilaçlar kullanmak düşünülüyorsa önce mutlaka hekimle görüşmek gerekir.
Homeopati üzerine yapılan araştırma analizlerinin birçoğu, homeopatiyi belirli bir sağlık sorununun etkin tedavisi olarak destekleyen çok az kanıtın mevcut olduğu ve pek çok çalışmanın kusurlu olduğu sonucuna varmıştır. Bununla birlikte homeopatik ilaçların eşsiz fiziksel ve kimyasal özelliklerini veya olumlu etkilerini bildiren bazı kişisel gözlem niteliğinde çalışmalar, rastgele plasebo kontrollü çalışmalar ve laboratuvar araştırmaları bulunmaktadır.

Homeopatiyi mevcut bilimsel yöntemleri kullanarak incelemek zordur çünkü çok seyreltik maddeler (ultra seyreltikler ya da UHDler olarak da bilinir) üzerinde kolaylıkla ölçüm yapılamaz, bu da çalışmaların tasarlanmasını ya da benzerlerinin yapılmasını zorlaştırır. Bunun yanı sıra homeopatik tedaviler son derece kişiseldir ve homeopatların tek tip reçete yazması söz konusu değildir. Binlerce belirtiyi tedavi etmek için reçete edilebilecek çok çeşitli seyrelti oranlarında yüzlerce farklı homeopatik ilaç vardır. Diğer taraftan homeopatik uygulayıcı ile hastaları arasındaki etkileşim de pek çok bakımdan oldukça faydalı ve incelenmesi daha kolay olabilir.

Homeopati tartışmalı bir Tamamlayıcı ve Alternatif Tedavi (TAT) alanıdır çünkü kilit kavramlarının birkaçı kurulu bilimsel yasalar (bilhassa da kimya ve fizik yasaları) ile tutarlı değildir. Homeopatiyi eleştirenler çok az miktarda aktif bileşen içeren (bazen başlangıçtaki bileşenden tek bir molekül bile içermeyen) bir ilacın –yararlı ya da diğer türden– biyolojik bir etkisinin olabilmesinin imkansız olduğunu düşünür. Bu nedenlerle eleştirenler, bilimsel homeopati çalışmalarını sürdürmek için zaman harcamaya değmeyeceğini iddia ederler. Bazıları ise homeopatinin işe yaradığına dair gözlemsel ya da anektodsal kanıtları gösterir ve sırf bilimin açıklayamaması gerekçesi ile reddedilmemesi gerektiğini ileri sürer.
Homeopatinin ABD’de uygulanması konusunda profesyonel bir standart ya da tek tip bir lisans şu an mevcut değildir; homeopatların lisansları eyaletten eyalete değişiklik gösterir. Genellikle homeopatik uygulayıcılar geleneksel ya da osteopatik tıp gibi bir tıp uzmanlığında lisanslıdır. Homeopati aynı zamanda natüropati için tıp eğitiminin bir parçasıdır.

Arizona, Connecticut ve Nevada’da sadece tıp hekimleri ya da osteopati doktorları homeopati hekimi olarak lisans alabilmektedir. Arizona ve Nevada’da, bir homeopatik hekimin denetimi altında sağlık hizmeti vermeye izni olan homeopatik asistan lisansı da alınabilir. Bazı eyaletler homeopatiyi açıkça kiropraktik, natüropati, fizik tedavi, dişçilik, hemşirelik ve veterinerlik kapsamına dahil eder.

ABD’de ulusal sertifikasyon sadece Homeopatik Sertifikasyon Konseyi, Amerikan Homeoterapi Kurulu ve Natüropatik Hekimler Homeopati Akademisi gibi organizasyonlar yoluyla elde edilebilir. Resmi olarak sertifikasyon amacıyla bazı TAT organizasyonlarını tanıyan ABD Eğitim Departmanı bu organizasyonları onaylamamaktadır; yine de homeopatik toplulukların üyeleri sertifikasyonu, homeopati uygulaması için yeterlik standartları ve eğitimin sağlanmasına yardımcı bir yöntem olarak düşünmektedir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye