Safra Taşları - Alınabilecek Önlemler

Safra kesesinde oluşan katı kristal tortulara verilen addır.

Safra Taşları

Safra kesesinde oluşan katı kristal tortulara safra taşları denir. Safra taşları sindirim sisteminin başka bölümlerine de ilerleyerek şiddetli ağrıya ve hayatı tehdit eden komplikasyonlara neden olabilir. Safra taşları boyut ve kimyasal yapı bakımından farklıdır. Bir kum tanesi kadar küçük ya da bir golf topu kadar büyük olabilirler. Genellikle 20 ila 50 yaşları arasındaki yetişkinlerde görülür. Safra taşı gelişme riski yaşla birlikte artar. Genç kadınlarda safra kesesi riski gelişme riski, aynı yaştaki erkeklere göre altı kat daha fazladır. Ancak 50 yaşın üstündeki hastalarda, safra taşları erkekler ile kadınları eşit sıklıkla etkiler.

Safra taşları genetik olarak aileden gelme eğilimindedir. Safra taşlarının %80’i kolesterolden meydana gelir. Karaciğer, sindirim sularının sıvılaştırabileceğinden daha fazla kolesterol ürettiğinde oluşurlar. Safra taşlarının kalan %20’si kalsiyum ve bilirubin denilen ve idrara rengini veren, bazen sarılığa neden olan portakal sarısı atık üründen oluşur.

Safra taşları olan insanlarda, özellikle de taşlar safra kesesinde kalırsa uzun süre belirti görülmeyebilir. Çoğu durumda tıbbi tedavi sadece kişi belirti yaşarsa gerekli görülür. Belirtiler ortaya çıktığında bunun nedeni çoğunlukla taşın safra kesesinden ayrılmış ve biliyer sistemde bir yerde kalarak safra akışının tıkanmasına yol açıyor olmasıdır. Eğer safra taşları biliyer sistemde takılıp kalırsa, bu durum karaciğere, pankreasa veya safra kesesinin kendisine zarar verebilir. Safra taşları beraberinde çeşitli bozukluklar getirir:
  • Kolelityazis: İçinde safra taşları bulunan safra kesesinin kasılmaları ağrıya neden olabilir.
  • Koledokolityazis: İnce bağırsağın içine uzanan bir kanal olan safra kanalında safra taşlarının olmasıdır. Keşfedildikten sonra safra kanalı taşlarının daha ileri sorunların önlenmesi için çıkarılması gerekir.
  • Kolesistit: Safra kesesindeki iltihap ile kendisini gösteren bir bozukluktur. Genellikle safra kesesinden gelen safra taşının, safra kesesi ile safra kanalını birbirine bağlayan sistik kanala geçmesinden kaynaklanır. Kolesistit safra kesesinde ağrılı genişlemeye neden olur ve safra kesesi ameliyatlarının %10-25’inden sorumludur.
Safra taşları, yağların parçalanması ve emilimine yardımcı olan bir sıvı olan safranın kimyasal bileşimindeki değişimden kaynaklanır. Genellikle yağ bakımından zengin, lif bakımından fakir bir diyet safra taşı oluşumuna büyük oranda katkı sağlar.

Yüksek seviyede östrojen, insülin ya da kolesterol kişide safra taşı gelişme riskini artırır. Eğer tedavi edilmezse, anemi gelişme riski de artar. Safra kesesi genellikle yağlı gıdalar içeren bir öğünün ardından harekete geçer. Bu ataklar genellikle gece yarısı gerçekleşir ve hastayı, acil serviste sonlanan yoğun ağrı episodları yüzünden uykusuz bırakır. Ağrı genellikle vücudun sağ tarafında olur. Safra kesesi ağrısı karında başlar ve göğse, sırta ya da omuzlar arasındaki bölgeye yayılabilir. Safra taşlarının diğer belirtileri arasında yağları sindirememek, düşük ateş, titreme ve terleme, bulantı, kusma, hazımsızlık, gaz, geğirme ve kil rengi dışkı yer alır. Gebelik ya da doğum kontrol haplarının kullanılması safra kesesi aktivitesini azaltarak safra taşı ve bunun da yanı sıra diyabet, pankreatit ve çölyak hastalığı ihtimalini artırır. Safra taşlarının oluşumuna katkı sağlayabilecek diğer faktörler şunlardır:
  • Enfeksiyon
  • Anemi
  • Obezite
  • Bağırsak bozuklukları
  • Koroner arter hastalığı
  • Çoklu gebelik
  • Yağ bakımından zengin, lif bakımından düşük beslenme
  • Sigara içmek
  • Ağır alkol kullanımı
  • Hızlı kilo kaybı
Teşhis
Safra taşlarından şüphelenildiğinde genellikle karaciğer enzim seviyeleri için kan testleri yapılır. Taşlar sistik kanal ya da safra kanalından geçemediğinde bu seviyeler genellikle yüksek olur. Test sonuçları, beraberinde alınan belirti öyküsü ve yapılan fiziksel muayene safra taşlarının teşhisi için oldukça basit ve ucuz yöntemlerdir. Ancak kesin teşhis için ultrason tercih edilebilir. Kolesistit (sistik kanalda taş) dışında, safra taşlarının teşhisinde ultrasonun kesinlik derecesi yüksektir. Kolesintigrafi ise radyoaktif boyanın enjekte edildiği ve biliyer sistemden geçerken fotoğraflandığı alternatif bir teşhis yöntemidir.
Safra kesesi taşları bazen herhangi bir rahatsızlık ya da semptom vermez. Ancak bu taşlar safra akışını engellerse o zaman aşağıdaki belirtiler ve semptomlar ortaya çıkar:
  • Karın bölgesinin sağ üst kısmında birden bire başlayan ve aniden artan şiddette ağrı,
  • Karın bölgesinin ortasında ve göğüs kemiğinin hemen altında birden bire başlayan ve ansızın şiddetlenen ağrı,
  • Omuz ve kürek kemiği arasında meydana gelen sırt ağrısı,
  • Sağ omuzda ağrı vs…
Safra taşlarının sebep olduğu ağrılar birkaç dakika ya da birkaç saat sürebilir.

Ne Zaman Hekime Görünmelisiniz
Eğer yukarıda bahsedilen semptomlardan bir veya daha fazlasını taşıyor ve safra kesesi taşı oluşumundan şüpheleniyorsanız bir hekime danışma zamanınız gelmiş olabilir.

Ayrıca aşağıdaki semptomlardan biri ya da birkaçına sahipseniz acilen bir hekime ya da sağlık kurumuna başvurmanız önerilir:
  • Birdenbire başlayan ve çok şiddetli ağrı,
  • Cildinizin ve göz beyazınızın sarı renge dönüşmesi,
  • Titreme ve yüksek ateş vs..

Bazen safra kesesi taşları ultrason ya da CT scan işlemleriyle görüntülenene dek herhangi bir belirti vermeyebilir. Belirti ve şikayete neden olmadığı durumlarda ise tedavi edilmeleri gerekmez.

Ancak ultrason ya da diğer bir görüntüleme yöntemiyle safra kesesi taşı varlığı saptanmasına rağmen herhangi bir semptom mevcut değilse, hekiminiz herhangi olası bir belirtiye karşı dikkatli olmanızı önerecektir. Bu nedenle safra kesesi belirtilerinin neler olduğuna dair bilgi edinmek için lütfen "belirtiler” kısmına göz atınız.

Safra kesesi taşı belirti ve semptomlarının görüldüğü durumlarda genellikle aşağıdaki yöntemler tercih edilebilir:

Kolesistektomi: Kolesistektomi, safra kesesinin cerrahi operasyonla alınması durumudur. Safra kesesi cerrahi operasyonla çıkarıldıktan sonra, safra karaciğerden direk olarak ince bağırsağa akar, safra kesesinde depolanmaz. Bu nedenle safranın ince bağırsağa ulaşımı engellenmediği için gıdaların sindirimi de olumsuz etkilenmez. Kısacası safra kesesinin alınması sindirimde herhangi bir probleme neden olmaz, ancak ara sıra diyare meydanda gelmesine neden olabilir.

Safra Taşlarını Çözmeye Yönelik İlaçlar: Ağız yoluyla alınan bazı ilaçlar safra taşlarını çözmeye yardım edebilir. Ancak safra taşlarınızın bu yöntemle çözülmesi aylar hatta yıllar alabilir. Bahsedilen sebep nedeniyle bu yöntem pek tercih edilemz, bunun yerine cerrahi operasyon tercih edilir. Ancak özellikle cerrahi operasyon olamayan ya da bu yöntemden çekinen hastalar için idealdir.

Bazı gıdalara karşı alerjik reaksiyon safra kesesi ataklarına katkıda bulunabilir Bu gıdaların saptanıp diyetten çıkarılması ya da en azından ciddi anlamda sınırlandırılması gerekir. Alerjik reaksiyonlara neden olması muhtemel gıdalar arasında yumurta, domuz eti, soğan, tavuk, süt, kahve, turunçgiller, mısır, kabuklu yemişler ve fasulye yer alır. 

Diğer diyetsel değişiklikler de safra taşı belirtilerinin azalmasına yardımcı olabilir. Genel anlamda vejetaryen diyet, safra taşları oluşumuna karşı koruyucudur. Sık gerçekleşen ataklar sağlıklı kilonun korunması ve sağlıklı bir diyet ile azaltılabilir.

Koleretik bitkiler karaciğerin safra salgılamasını teşvik eder. Taş oluşturmaması için safranın uygun kimyasal bileşiminin korunmasına yardımcı olur. Bu bitkiler şunlardır:
  • Kara hindiba tentürü , günde 2-6 ml
  • Gengel tohumu bir dozu 70-210 mg silymarin’e eşdeğerdir.
  • Enginar yaprakları, günde üç kez 150 mg
  • Zerdaçal, baharat olarak kullanılır. Günde üç defa 150 mg
Yukarıdaki bitkilerin kullanımı bazı hastalarda gaz, ishal, bulantı ya da hazımsızlık gibi reaksiyonlara neden olabilir. Safra taşlarını iyileştirmekte yardımcı bulunan diğer teröpatik yaklaşımlar arasında homeopati, geleneksel Çin tıbbı ve akupunktur yer alır. Kullanım öncesi bilgili pratisyenlere danışılmalıdır.
Safta taşı olan hastaların %40’ında, tedavi gerektirmeyen "sessiz safra taşı” vardır. Ancak belirtilerin ortaya çıkması durumunda tıbbi müdahale gerekebilir. Tedavi gerektiren safra taşı problemleri aynı zamanda antibiyotik gerektiren enfeksiyonlara da yol açabilir. Nadir vakalarda şiddetli iltihap safra kesesinin patlamasına neden olarak, ölümcül bir duruma yol açabilir. Safra kesesi sağlık için gerekli bir organ değildir. Başarılı biçimde, safra taşı tekrarı olmayacak biçimde, ameliyatla alınabilir. Ancak ameliyatın ardından safra kesesi artık safrayı depolamayacağı ve gerektiğinde salgılamayacağı için yağların sindirimi zorlaşabilir.
Genelde safra taşlarını önlemek, sürecin geriye döndürülmesinden daha kolaydır.  Safra taşlarını önlemenin en iyi yolu risk faktörlerini en aza indirmektir. Safra taşları obez olan ve dengesiz beslenen kişilerde daha sık gerçekleşiyor göründüğünden egzersiz yapmak ve kilo vermek safra taşlarının oluşmasını önlemeye yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra besinsel lifler bakımından zengin ve özellikle doymuş yağların tüketiminin azaltıldığı bir diyet tavsiye edilir. İşlenmiş gıdaların yerini, tam tahıllar gibi kompleks karbonhidratlar almalıdır. Sıvı alımının artırılması safrayı seyrelterek taş oluşumunu engeller. Her gün altı ila sekiz bardak su ile bitki çayları ve seyreltilmiş meyve suları tüketilmelidir.

Son zamanlardaki çalışmalar, günde iki yemek kaşığı, yemeklere de karıştırılabilecek olan zeytinyağı tüketiminin kandaki ve safra kesesindeki kolesterol seviyelerini azaltmaya yardımcı olduğunu göstermiştir. Ancak yüksek miktarlarda zeytinyağı tüketiminden kaçınılmalıdır. Bu yöntem safra kesesini zorlayarak acil bir duruma yol açabilir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye