Selülit çoğunlukla bel bölgesinin altındaki biçimsiz yağ katmanları sonucu oluşan normal bir olaydır. Kadınlarda yağ, derinin epey ince bir tabakasının altında, büyük odacıklarda birikir. Bu odacıklar, kolojen lif sütunlarıyla ayrılmıştır. Obez (aşırı kilolu) kişilerde, bu odacıklarda çukurlaşmalar ve kabarcıklar oluşturacak şekilde çok fazla yağ toplanır. Buna ek olarak, kadınlar yaşlandıkça lifler deriyi aşağı çekerek büzülür ve kalınlaşır. Bu ise deri yüzeyinde, özellikle kalçanın her iki tarafında, uyluklarda ya da kalçalarda yorgana benzer bir görünüm oluşturur.
Kadınların çoğunda yaşlanmayla birlikte ırka bağlı olmaksızın selülit oluşur. Bazı çalışmalara göre, 30 yaşın üzerindeki kadınların %95’i vücutlarında bazı selülit formları geliştirir. Kadın hormonları (östrojen ve daha az miktarda projesteron), selülit oluşumunda önemli roller oynar. Adet görme, hamilelik ve emzirme için gerekli olan östrojen hormonu yağ depolanmasını uyarır. Ayrıca hamileliğin son safhalarında östrojen, çocuk doğurmanın mümkün olması için, serviksi serbest bırakarak kolajen liflerin bozulmasını da sağlar. Bu kolajen bozulması selülitin oluşmasına ortam hazırlar. Projesteron hormonu da damarları güçsüzleştirerek su tutulumuna ve kilo alımına neden olup selülitin oluşmasında rol oynar.
Selülit çoğunlukla kadınsal bir sorundur. Erkekler farklı vücut yapılarına bağlı olarak alçak oranda vücut yağlanmasına meyilliyken, kadınlar yüksek oranlara sahiptir. Ayrıca erkekler yağlarını karın bölgesinde biriktirirken, kadınlar kalça bölgesinde ve uyluklarda biriktirir. Erkeklerin derileri daha incedir ve odacıkları daha küçüktür ve birbirlerine sıkı tutunur. Bu yüzden erkeklerde çoğunlukla selülit bulunmaz.
Selülitin Sebepleri
Çoğu bilim adamı selülitin de obezite gibi kişinin taşıdığı genler tarafından önceden belirlenmiş olduğuna inanır. Buna karşın davranışsal faktörlerin yanında çevresel faktörlerin de selülit gelişiminde etkili olduğuna inanılmaktadır:
- Aşırı kilo: Her ne kadar selülite zayıf kişilerde de rastlansa da, aşırı kilo selüliti daha da kötüleştirir.
- Hamilelik: Selülit sorunları birbirini izleyen her hamilelikten sonra daha da kötüleşmektedir. Hamilelik boyunca, östrojen ve progesteron seviyeleri yüksektir. Sonuç olarak, hamile kadınlarda artan oranda yağ katmanları, kilo alımı, su tutulumu ve zayıf lif yapısı oluşur. Kadınların vücut yağından ve selülitten kurtulmalarının ve hamilelik öncesi vücut biçimlerine dönmelerinin en etkili yolları ise emzirmek ve egzersizdir.
- Yaşlanma: Kadınlar yaşlandıkça deri sarkar ve kırışır. Buna ek olarak, vücudun enerji ihtiyacı düşer, böylelikle daha fazla yağ birikmesi olur.
- Zayıf kan dolaşımı: Yağın depolandığı bölgeye kan akışı zayıfladığında, kolajen lifler oksijen eksikliğine ve toksik atıkların birikmesine bağlı olarak hasar görür. Lifler yağ odalarının şişkin görünmesine neden olacak şekilde büzülür ve kalınlaşır. Ayrıca yağların enerji olmak üzere yakılması için oksijen gerektiğinden, zayıf oksijen barındıran bu bölgelerdeki yağ en son kullanılır. Bu aynı zamanda selülitin yok edilmesinin neden çok zor olduğunun da cevabıdır. Hareketsiz bir yaşam tarzı, sigara ve yüksek kafein tüketimi çoğunlukla zayıf kan dolaşımına neden olur.
- Zayıf lenf drenajı: Lenfatik sistem hücresel atık ve toksinleri süzerek ve taşıyarak tıpkı bir kanalizasyon sistemi gibi işlev görmektedir. Eğer zayıflarsa, toksin ürünleri birikir ve selülitlere neden olacak şekilde bu yağ hücrelerini şişirir.
- Egzersiz eksikliği: Selülit, zayıflayan kan dolaşımı ve hareketsiz bir yaşamın yol açtığı, deri altındaki kas tonusunun zayıf olmasından dolayı oluşabilir.
- Yüksek yağ ve şeker tüketimi: Bu, çoğunlukla vücuttaki yağın ve dolayısıyla selülitin artışına neden olacak şekilde aşırı kalori ve yağ alımına yol açar.
- Besin alerjisi: Besin alerjisi hepsi de selüliti daha kötüleştiren besin arzusu, kilo alımı, şişkinlik ve su tutulumu gibi çeşitli belirtileri içerir.
- Gıdalar: Koruyucular, yapay tatlandırıcılar ve diğer katkı maddeleri içeren yüksek işlenmiş gıdalar ile önceden paketlenen gıdaların aşırı tüketimi vücuttaki bu toksinlerin birikimini sağlar.
- Yo-yo diyeti: Peşpeşe kilo kaybı ve kilo alımını ifade eden bu tutum, kadınların vücutlarının üst kısmındaki yağların azalmasını sağlarken, but ve kalçalarındaki yağ depolarını ise artırmaktadır. Bu nedenle de bu uygulama selülit sorunlarını diyetten öncekine kıyasla daha kötü hale getirir.
- Güneşe maruz kalma: Uzun süreli güneşe maruz kalma deri yaşlanma sürecini hızlandırır.
Teşhis
Selülit oluşumunu ve gelişimini sabitlemek üzere geliştirilmiş ultrason ve elektrikli empedans gibi pahalı ve gereksiz, ileri teknoloji ürünü pek çok yöntem mevcuttur. Buna karşın kadınlar deri çimdikleme ve yuvarlama tekniğini kullanarak kendi başlarına selülit olup olmadığını belirleyebilir. Önce, daha sonraki karşılaştırmalar için bir referans noktası belirlenir. Parmaklar kullanılarak selülit olup olmadığı bilinmeyen bir bölgeden geniş bir deri katmanı çimdiklenir. Daha sonra kadınların bunu but, kalça bölgelerine de uygulaması gerekir. İlk çimdiği sonrakilerle karşılaştırarak deri kalınlaşması, çukurlaşma, çatlamış damarlar, ciltte soğukluk ve öbeklenme gibi selülit belirtilerinin olup olmadığını görebilirler.