Fesleğen, C vitamini, K vitamini, kalsiyum, potasyum, magnezyum, demir açısından oldukça zengin olmasının yanı sıra, içerdiği yüksek kalitedeki uçucu yağ, genetik şifremiz olan DNA’mızı stres kaynaklı çeşitli hasarlardan koruyor. Beta-karyofilen adlı antioksidan madde içeriği açısından zengin olan fesleğen yaprakları, antienflamatuar etki (iltihap ve yangı karşıtı) göstererek artrit ve enflamatuar bağırsak hastalıkları gibi pek çok hastalığa karşı kullanılabiliyor. Binlerce yıldır bir şifa kaynağı olarak kullanılan, hatta bazı ülkelerde kutsal sayılan fesleğenin faydaları bunlarla da bitmiyor…
Fesleğenin Kısa Tarihçesi
Bu bitki pek çok ülkede "basil” olarak bilinmekle beraber, bu kelime Latinceden kökenlenmekte ve "kral” anlamına gelmektedir. Kısaca bitkilerin kralı olarak nitelendirilmiştir. Yunan Ortadoks kilisesi tarafından kutsal olarak kabul edilen bitki, kutsal şifa ayinlerinde altarların (kutsal ibadet köşesi) yanına koyulmaktaydı.Hindistanda ise bu bitkiye "kutsal fesleğen” adı verilmiştir. Özellikle eski dönemlerde mahkeme salonlarında, sanıkların yemin ettiği kürsülerin üzerine yerleştirilen bir bitki olarak bilinmektedir.İtalya’da ise fesleğen aşkın sembolüdür. Bu nedenle bir aşık, aşık olduğu kişinin ilgisini kazanmak için saçının arasına bir parça fesleğen yerleştirmekteydi.Meksikada da aşkı sembolize eden fesleğeni cebinde taşıyan kişinin aşık olduğu kimsenin, onun aşkına cevap vereceğine inanılırdı. Romanyada ise aşkına fesleğen armağan eden kişinin hediyesi kabul edilirse, aşıklar birbirine bağlanmış olarak kabul edilmekteydi.Kısacası fesleğen sadece bir saksı bitkisi olmaktan ziyade, bir çok kültürde üzerine çeşitli anlamlar atfedilmiş kültürel bir değerdir.
Peki Ya Fesleğenin Tıbbi Faydaları Neler?
Bu bitkinin en değerli etkilerinden biri, genetik bilgimizin kodlandığı ve vücudumuzdaki tüm olayları idame ettiren DNA’yı korumasıdır. "Kromozom” adlı yapıları, DNA’nın içerisinde bulunan küçük bilgi paketçikleri olarak adlandırılabiliriz. İşte bu kromozomlar güneş ışınları, radyasyon ve çevresel etkenler nedeniyle aldığımız serbest radikaller gibi zararlı etmenler nedeniyle hasar görerekçeşitli mutasyonlara uğrayabilir. DNA mutasyonları ise çoğu zaman kanser ile direk bağlantı içerisindedir.Yapılan bilimsel araştırmalarda fesleğende bulunan ve suda çözünen iki biyoflavonoid olan "orientin” ve "vicenin”in DNA’yı radyasyonun ve ışınların zararından koruyabileceği görülmüştür."Radiation Research” adlı bilimsel dergide sonuçları yayımlanan bir çalışmada, farelere "orientin” ya da "vicenin” adlı biyoflavonoidlerden biri enjekte edilmiştir. Daha sonra farelerin kemik iliği hücrelerinde mutasyon oluşturmak amaçlı, bu hücrelere radyasyon verilmiştir. Son olarak fareler üzerinde yapılan incelemelerden çıkarılan verilere göre araştırmacılar şunu söylemiştir: "Hem orientin” hem de "vicenin” etkili bir antioksidan olmakla beraber, her iki bileşen de kromozomal hasarı belirgin ölçüde azaltmıştır.”
Yapılan pek çok deney sonucunda, fesleğen yağının, hastalığa neden olan pek çok bakterinin üremesini durdurduğu görülmüştür. Fesleğenin antibakteriyel etkisinin içerdiği "estragol”, "eugenol”, "rosmarinik asit”, "linalool”, "metilkavikol” ve "oleanolik asit” gibi bileşenlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.İranlı araştırmacılar, laboratuar ortamında yaptıkları araştırmada, fesleğen yağının çok ciddi hastalıklara neden olabilen Staphylococcus aureus, Bacillus cereus ve Escherischia coli adlı patojenlerin üremesini durdurduğunu görmüştür."Plant Physiology and Biochemistry” adlı bilimsel dergide yayımlanan bir araştırmaya göre fesleğen yağında bulunan "rosmarinik asit”in ciddi akciğer enfeksiyonları gibi çok çeşitli hastalığa neden olan ve oldukça dirençli bir bakteri olarak bilinen Pseudomonas auroginosa’nın çoğalmasını durdurduğu görülmüştür.Bir çok bakteri, zamanla kullanılan antibiyotik ilaçlara direnç geliştirdiğinden, tedavi edilemeyerek ölüme bile neden olabilecek rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Bulgar araştırmacılar bir çok antibiyotiğe direnç gösteren Enterococcus, Pseudomonas, Staphylococcus gibi bakteri türlerinin bile fesleğen yağı ile maruz kaldıktan sonra dirençlerini kaybettiğini tespit etmişlerdir.
Yüksek antioksidan içeriği nedeniyle, araştırmacılar fesleğenin kalp sağlığını desteklediğini düşünmektedirler."Oxidative Medicine and Cellular Longevity” adlı bilimsel dergide yayımlanan bir araştırmaya göre bilim adamları üzerinde çalıştıkları fareleri üç gruba ayırmışlardır ve 7 hafta süren bir çalışma yürütmüşlerdir. İlk gruba yüksek kolesterol içerikli bir diyet uygulamış ve fesleğen yaprağı verilmiştir, ikinci gruba yüksek kalorili diyet uygulanmasına rağmen fesleğen yaprağı verilmemiştir ve üçüncü gruba ise normal bir diyet uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda ilk grupta yer alan ve fesleğen yaprağı tüketen farelerin kanlarındaki toplam kolesterol ve LDL (kötü kolesterol) miktarının, ikinci gruba kıyasla belirgin olarak daha az olduğu tespit edilmiştir.Fesleğenin etki mekanizması incelendiğinde ise diyetle alınan kolesterolün, safra asitleri üretimine daha fazla katılmasını sağlayarak bu sayede karaciğerde ve kanda kolesterolün birikmesini önlediği görülmüştür.Bunun haricinde Çinli bilim adamlarının yaptıkları başka bir araştırmada denek olarak yine fareler kullanılmış ve hipertansif farelere (yüksek tansiyon hastası ) 4 hafta boyunca fesleğen yaprağı yedirilmiştir. Bunun sonucunda farelerdeki sistolik kan basıncı (büyük tansiyon) yaklaşık 20 mmHg birim, diastolik kan basıncı ise (küçük tansiyon) yaklaşık 15 mmHg düşüş göstermiştir.Fesleğen, antioksidan karotinoidler bakımından oldukça zengindir. Araştırmacılar ise düzenli karotinoid içerikli besinlerin tüketiminin kalp hastalığı kaynaklı ölüm riskini %20 oranında azalttığını söylemekteler…
- Stres ve Anksiyete Seviyesini Azaltır…
Akut stres, günlük hayatın bir parçası olmasına rağmen, kronik stres ve stres kaynaklı anksiyete gibi bozukluklar, zaman içerisinde bağışıklık sistemimizi zayıflatarak vücudumuzun savunma mekanizmasının etkin şekilde çalışamamasına sebep olur."Evidence Based Complementary Alternative Medicine” adlı bilimsel dergide yayımlanan bir araştırma fesleğenin stres, anksiyete ve bunlar nedeniyle oluşan semptomlar üzerindeki etkisini araştırmıştır.Araştırmaya her iki cinsiyetten de 158 kişi katılmış olup, hastalar iki gruba ayrılarak 6 haftalık bir araştırma yapılmıştır. İlk gruba günde 1200 mg fesleğen ekstresi verilmiş, diğer grup ise plasebo grubu olarak belirlenmiş, bu gruba herhangi bir takviye uygulanmamıştır. Çalışmalar sonunda fesleğen ekstresi kullanan grubun diğer gruba kıyasla uyku problemleri, yorgunluk ve unutkanlık gibi stres kaynaklı semptomlarının %39 oranında azaldığı görülmüştür. Stres kaynaklı cinsel problemlerin ise %87,5 oranında iyileştiği kaydedilmiştir.
Hintli bilim adamları tarafından yapılan diğer bir araştırmaya ise 35 kişi katılmıştır. Hastalar iki gruba bölünerek bir gruba 2 ay boyunca günde 1000 mg fesleğen ekstresi verilmiş, diğer gruba ise herhangi bir takviye verilmemiştir. Bunun sonucunda fesleğen kullanan gruptaki ortalama anksiyete şiddeti %34,2 oranında, stres seviyesi ise %27,5 oranında azalmıştır. Fesleğenin stresi ve anksiyeteyi nasıl azalttığı araştırıldığında ise beyinde strese yanıtı ve daha bir çok fonksiyonu düzenleyen "hipotalamo-hipofizeal-adrenokortikal aksis”in işlevlerini düzenleyerek ortaya çıkardığı görülmüştür.
- Bağışıklık Sistemini Güçlendirir…
Fesleğen, bağışıklık sistemini de direk olarak etkilemektedir. "All India Institute of Medical Sciences” Enstitüsündeki araştırmacıların yaptığı araştırmaya 22 kadın ve erkek gönüllü katılmıştır. Bu gönüllüler iki gruba bölünerek bir gruba 4 hafta boyunca günde 300 mg fesleğen ekstresi verilmiş, diğer gruba ise hiçbir takviye verilmemiştir. 4 haftanın sonunda hastalardan alınan kan örnekleri, fesleğen tüketen gruptaki kişilerin kanlarında mevcut olan interlökin-4, Th hücreleri ve NK hücreleri gibi bağışıklıkta rol oynayan tüm parametrelerin diğer gruba kıyasla belirgin oranda arttığını gözlemlemişlerdir.
- Kan Şekerini Düşürerek Diyabet Kontrolü Sağlar…
"Azad University of Agriculture and Technology” üniversitesinde yapılan bir çalışmaya tip 2 diyabet hastası 40 kişi katılmıştır. Hastalar iki gruba bölünerek bir gruba 4 hafta boyunca günde 2,5 gram kurutulmuş fesleğen verilmiş, diğer gruba ise verilmemiştir. 4. Haftanın sonucunda gruplar birbiriyle kıyaslandığında fesleğen kullanan grubun açlık kan şekerinin %17,6 oranında düştüğü, tokluk kan şekerinin ise %7,3 oranında düştüğü görülmüştür.Fesleğenin kan şekerini düşürmede etkili olan etkin maddesinin "ursolik asit” olduğuna inanılmakla beraber bu maddenin "alfa glukozidaz inhibitörü” gibi iş görerek, bu sayede bağırsaklardan glukozun emilimini azalttığı düşünülmektedir.
Fesleğen esansiyel yağında bir çok bileşen olmakla beraber, bu bileşenlerden biri "eugenol”dür. İşte bu madde artrit hastalarında ödem, ağrı, şişme, iltihap ve yangi gibi enflamatuar yanıtlara neden olan COX enziminin aktivitesini önleyerek bahsedilen şikayetleri hafifletmektedir."Malaysia University of Science” üniversitesinde yapılan bir çalışmada "eugenol”ün bir artrit savaşçısı olduğu görülmüştür. Araştırmacılar farelerin ayak ve dizlerinde yapay yollar ile artrit oluşumuna sebep olmuşlardır. Farelerin artritli vücut bölgelerinde ise şişme ve enflamasyon gibi şikayetler meydana gelmiştir. Daha sonra bu hayvanlara 26 gün boyunca düzenli olarak zencefil ve fesleğen yağı verildiğinde, artritli bölgedeki ödemin belirgin oranda azaldığı kaydedilmiştir.
Peki Ya Halk Arasında Ne Amaçlarla Kullanılmaktadır
Her bitki gibi fesleğenin de sayısız faydası yapılan araştırmalar sayesinde yeni yeni gün yüzüne çıkarılıp bilimsel olarak ispat edilmektedir. Ancak bu bitki yetiştiği her kültürde binlerce yıldır bilinen bir çok faydalı özelliği için kullanılmaktadır… Atalarımız bilimsel araştırma yapmamış olmasına rağmen, bu şifalı bitkinin etkisini görerek ve yaşayarak deneyimlemekteydiler. Peki ya bu bitki halk arasında başka hangi amaçlar için kullanılmaktadır? Eğer merak ediyorsanız işte size uzunca bir liste…
- Mide spazmlarını ve hazımsızlığı gidermek,
- Bazı böbrek hastalıklarının tedavisine yardımcı olarak ve böbrek ağrısını azaltmak amacıyla,
- Doğumdan önce ve sonra kan dolaşımını hızlandırmak için,
- Böcek ve sinek ısırıklarının tedavisinde, ısırılan bölgenin üzerine konularak,
- İştah açıcı olarak,
- İdrar söktürmek ve ödem atmak amacıyla,
- Anne sütünü arttırıcı,
- Gargara yaparak ağız antiseptiği olması, ağız enfeksiyonlarını ve çürükleri önlemesi amacıyla,
- Siğillerin üzerine konularak siğil tedavisinde,
- Bağırsak veya burun gibi organları istila eden parazitlerin düşürülmesi amacıyla binlerce yıldır kullanılagelmiş bir bitkidir.
Nasıl Kullanılmalı?
Fesleğen zaten sofralarda hoş aroma vermesi açısından sıkça kullanılan bir baharattır. Siz de kurutulmuş fesleğeni salatalarınıza, çorbalarınıza, et yemeklerinize, makarnalarınıza ekleyerek tüketebilirsiniz. Ya da daha iyisi taze fesleğenle hazırlayacağınız domatesli çorba hem enfes hem de sağlıklı bir alternatif olacaktır. Bunun haricinde taze fesleğeni salatalarınızda ve cacık yaparken de kullanabilirsiniz.
Eğer ferahlatıcı bir fesleğen çayı ile stresinizi atmak istiyorsanız işte sizin için bir tarif: 150 ml kaynar suya 2-4 gram taze fesleğen yaprağı atarak 10-15 dak bekledikten sonra süzerek içiniz. Fesleğenin tüm faydalarından yararlanmak için bu çayı günde 2-3 kez içebilirsiniz.
- Ufak Bir Öneri Daha: Saksınızda yetiştirdiğiniz fesleğen hoş kokusuyla sizi ferahlatmasının haricinde sinek ve böcekleri sizden uzak tutar. Vücudunuza süreceğiniz fesleğen yaprakları, doğal, pratik, tamamen zararsız ve ucuz bir sinek-savar olarak sizi sinekler ve böceklerden koruyacaktır. Diyelim ki sivrisinek ısırıklarından şikayetçisiniz. O zaman ısırılan bölgenin üzerine 1-2 damla fesleğen yağı damlatmanız ya da fesleğen yaprağı sürmeniz, hem antibakteriyel etki yapacak, hem de şişkinlik ve kızarıklığın daha çabuk geçmesine yardımcı olacaktır…