Çocuk Felci Aşısı ve Kanser

1950’lerde ve 1960’larda milyonlarca Amerikalı’ya yapılan çocuk felci aşısında kanser yapıcı bir virus bulunuyor muydu?

1950’lerde ve 1960’larda milyonlarca Amerikalı’ya yapılan çocuk felci aşısında kanser yapıcı bir virus bulunuyor muydu? Cevap evet gibi görünüyor. Dünya çapındaki araştırmacılar tarafından yapılan güncel bilimsel çalışmalara göre insanlarda nadir görülen birden çok tümörde SV40 kalıntıları bulunmuştur. SV40 ilk birkaç yılında çocuk felci aşısına bulaşmış olan bir maymun virüsüydü. Ulusal Kanser Enstitüsü’ndeki (National Cancer Institute – NCI) A.B.D. hükümetinin bilim adamları SV40’ın kanser oranlarında artışa neden olduğunu reddediyorlar.

Hem Dr. Jonas Salk’ın çocuk felci aşısı hem de sonradan geliştirilen oral aşı, maymunlardan alınan böbrek dokusunda üretilmiştir. Bu dokuya çocuk felci virüsü verilmekte, sonra güçsüzleştirilmekte veya öldürülmekte, sonra insanlarda çocuk felci antikorları oluşturması için aşıya dahil edilmekteydi. Böbrek dokusu aynı zamanda SV40 virüsünü de bulundurmaktaydı. 1961’de araştırmacılar enjeksiyon ve oral aşılarda SV40 kalıntılarına rastladılar. Ayrıca hayvanlarda bu virüsün kansere sebep olduğuna dair kanıtlara eriştiler. Yeni prosedürlerle SV40 aşılardan çıkarıldı ancak çoktan dağıtılmış olan ve 1 yıllık kaynağı kapsayan virüslü aşı geri toplanmadı.

1960’lardaki ve 1970’lerdeki araştırmalar SV40’ın potansiyel olarak kanser yapıcı özellikleri konusunda sonuçsuz kaldı. Ancak 1980’lerin sonlarına doğru PCR (polimeraz zincirleme tepki) adlı yeni bir teknik sayesinde araştırmacılar DNA’nın daha küçük birimlerini inceleme fırsatı elde ettiler ve insan kanserlerinde SV40 kalıntıları görülmeye başlandı. 1996’ya kadar araştırmacılar SV40’ı beyin, akciğer ve kemik kanserleriyle ilişkilendirmiştir. Daha da rahatsız edici bir gerçek, virüslü aşıları olmamış kişilerde bile SV40’ın kalıntılarının görülmüş olmasıdır. Bu da virüsün başka yollarla da yayılabileceğine işaret etmektedir. 

2000 yılında SV40 araştırmalarının öncülerinden olan Loyola Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Michele Carbone, SV40’ın kansere nasıl yol açabileceğini göstermiştir. Bağışıklık sistemi hücrelerinden bir grup olan tümörü baskılayan proteinlere bağlanmakta ve onların etkinliğini durdurmaktadır. Bu sayede bağışıklık sistemi zayıflar. Yani SV40 kendi başına kansere sebep olmasa da vücudun kanserle savaşma yeteneğini azaltır. NCI bile artık SV40’ın insan kanserleriyle ilişkili olabileceğini kabul etmiştir. Ancak nüfusta bunun ne kadar yaygın olduğunu araştırmak adına yapılan çalışmalara yeterli maddi destek sağlamamıştır.  

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye