Dr. Garry F. Gordon’a göre ''Günümüzde yaygın bir şekilde kabul gören bilgilere göre kalp krizi ve felce bağlı görülen ölümlerin altında yatan sebep damar duvarındaki aktif enfeksiyon sonucunda gelişen kırılgan, yumuşak veya kalsifiye olmamış plaklarla alakalı olarak ortaya çıkan kan pıhtılarıdır. ''Maalesef çoğu hasta bu kırılgan plaklardan ve bunların mevcut vasküler testler ile kolaylıkla tespit edilebildiğinden habersizdir. Sonuç olarak bypass yerine şelasyon tedavisini tercih eden hastalar halen kalsifiye koroner arterleri olduğunu öğrenince genellikle hayal kırıklığına uğrayıp yeniden cerrahiye yönelirler. Üstelik başarısız diye nitelendirdikleri şelasyon tedavisi sayesinde öncekine oranla fiziksel aktivitelerinin çok daha iyi seviyelere gelmesine rağmen.'' demektedir. Dr.Gordon intravenöz (IV – damar içi) şelasyon tedavisi ile kalp dokularının oksijenlenmesinin iyileştiğini ekler ve ''Bu sonuç kardiyovasküler rahatsızlıkları bulunan hastalar için mantıklı bir hedeftir.''der.
Birçok kalp krizi ve felç vakasının kırılgan bir plağın oluşturduğu kan pıhtısı nedeniyle görüldüğüne dair yeni kanıtlar olduğundan Dr.Gordon dikkatli ve mantıklı verilen oral şelasyon formülünün en az intravenöz verilen tedavi kadar etkili olabileceğini savunmaktadır. Ancak bu yöntem daha farklı yollarla etkili olmaktadır ve damar içi EDTA uygulamalarında sıkça görülen yaşam süresinde uzama faydaları görülmez. "Her iki yöntemin de kendince faydaları vardır ancak intravenöz verilen EDTA, enflamasyonu ve aşırı pıhtılaşma eğilimini kalıcı olarak azaltamaz. Bu nedenle birçok hasta IV şelasyon tedavisinin arteriosklerozu düzelttiğini düşünür ancak çoğu vakada böyle olmadığını görürüz.” demektedir.
Hastalarının en kapsamlı tedaviyi aldığından emin olmak için Dr.Gordon kendi oral şelasyon protokolünü geliştirmiş ve kullanmaya başlamıştır. "Oral şelasyon yöntemiyle kalp spazmı, aritmi ve damar içi pıhtılaşmaya bağlı rahatsızlıklar yaşayan hastaların bacaklarına, beyinlerine ve kalplerine giden kan akımında belirgin düzelme olduğunu gösterdim, bu sayede hastalarımın %5'inden daha azında kalp cerrahisine ihtiyaç duyuldu.'' şeklinde açıklamaktadır. Bu hastalarından biri Dr.Gordon'a her ay küçük ve tekrarlayan felçlerle başvuran ellili yaşlarının ortalarında bir erkektir. Dr.Gordon ''Çekilen arteriogramında her iki karotid arterde bilateral yüksek derecede tıkanmaya neden olan plaklar tespit edildi.''der ve ekler ''Hasta, kendisine önerilen cerrahi operasyonunun riskleri arasında felç ihtimalinin bulunduğunu öğrenince bana başvurdu. Altı yıl boyunca hastaya oral şelasyon verildi ve tedavi başlandıktan sonra bir daha felç geçirmedi.''