Kemik Kistleri - Alternatif Tedavi

Kemik kistleri, kemik içerisinde gelişen sıvı-sıvımsı madde dolu delikçiklerdir.

Kemik Kistleri

Kemik kistleri, kemik içerisinde gelişen sıvı-sıvımsı madde dolu delikçiklerdir. Hem çocuklarda, hem de yetişkinlerde görülebilmektedirler. 

Kemik kistleri çoğunlukla semptom vermeyen, kanseröz olmayan ve sağlık için çok ciddi tehlike teşkil etmeyen oluşumlardır. Ancak büyük kemik kistleri kemiklerin zayıflamasına ve basit darbelerde bile kırılabilmesine yol açabilirler, etkilenen bölgede ağrı ve şişkinlik gibi semptomların görülmesine neden olabilirler.

Kemik kistlerinin oluşum nedeni kesin olarak bilinememesine rağmen, özellikle kan damarlarının hasar görmesiyle oluşabildiği gibi birkaç teori mevcuttur.

Basit Kemik Kistleri (Unikameral Kemik Kistleri): Basit kemik kistleri vücutta herhangi bir kemikte gelişebilmesine rağmen, bu tip kistler %90 oranında üst kol kemiği ya da uyluk  kemiğinde meydana gelir. Genellikle tedavi gerektirmeyen, içi sıvı dolu kistlerdir.

Bu kist türü özellikle 5-15 yaş arasındaki çocuklarda görülmekle beraber, görülme sıklığı erkek çocuklarında, kız çocuklarının iki katı kadardır.

Anevrizmal Kemik Kistleri: Bu tip kistler de vücudun herhangi bir bölgesindeki kemikte gelişebilmesine rağmen en sık meydana geldikleri kemikler:
Uyluk kemiği,
Kaval kemiği,
Üst kol kemiği,
Omurgada bulunan kemiklerdir.

Bu tür kistlere oldukça nadir rastlanılmakla beraber genellikle bir milyon kişiden birinde görülmektedir. Kanseröz oluşumlar olmamalarına rağmen, kan damarları ve kan hücreleri de içerebildiklerinden hızla büyüyebilmektedirler. Etkiledikleri kemikte hasarlar meydana getirebilmekte ve işlevini bozabilmektedirler. Bu tip kistler genellikle genç yetişkinleri etkilemekte ve kadınlarda erkeklerden biraz daha yüksek bir oranda görülmektedir.

Hem basit kemik kistleri hem de anevrizmal kemik kistlerinin meydana geliş nedeni açık olarak bilinememekle beraber, bu konuda ortaya atılan bazı teoriler vardır:

Basit Kemik Kistleri: Genel olarak kabul edilen bir teoriye göre bu kistlerin kemiklerin basınca ve obstrüksiyona maruz kalması sonucu içlerinde sıvı birikiminin meydana gelmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu olayın çocukların hızlı gelişim çağlarında olduğuna, kemiklerin aşırı hızlı büyümesinin hücre faaliyetini bozduğuna ve kistlerin oluştuğuna inanılmaktadır.

Yukarıdaki teoriye ilaveten, bazı bulgular özellikle genlerde meydana gelen bir takım mutasyonların, bir kişide bu tip kistlerin oluşmasını kolaylaştırabileceğini akla getirmiştir.

Anevrizmal Kemik Kistleri: Anevrizmal kemik kistlerinin içerisinde kan bulunur. Bu nedenle etkilenen kemikteki kan damarlarında bir anormallik olduğu düşünülür, ancak bu anormalliğin sebepleri bilinmemektedir.

Bir teoriye göre kemiğe alınan bir darbenin bu bölgenin civarındaki kan damarlarının yapısını bozarak, kemiğin içerisinde kanın göllenmesine neden açtığı düşünülmektedir. Diğer bir teoriye göre ise kemiğin içerisinde bulunan ancak kanseröz olmayan bir oluşumun, anevrizmal bir kemik kisti oluşumuna neden olduğu düşünülmektedir.

Kemik kistleri genellikle semptom vermediklerinden, röntgen çekilene ya da kemik kistleri nedeniyle ilgili kemikte bir kırık meydana gelene kadar oluşumları tespit edilemez.

Basit Kemik Kistleri: Bu kistler, etkiledikleri kemiği oldukça zayıflatana kadar genellikle herhangi bir semptom vermezler.  Ancak kemik dokusu kist nedeniyle zayıfladıktan sonra, etkilenen kemiğin olduğu vücut bölgesinin üzerine bir ağırlık konulduğunda ya da ağır bir yük kaldırıldığında, kemik zayıflığı nedeniyle ağrı meydana gelebilir.

Eğer kist nedeniyle kemik kırılırsa, bundan etkilenen çocukta, ilgili bölgede aşağıdaki semptomlar meydana gelecektir:
  • Ağrı ve şişme,
  • Morarma veya renk değişimi,
  • Etkilenen bölgede şekil değişimi ve düz olan yapının eğrilebilmesi,
  • Etkilenen bölgeyi hareket ettirememe ya da hareket ettirmede zorluk,
  • Etkilenen bölgeye basınç uygulandığında meydana gelen şiddetli ağrı vs..

Anevrizmal Kemik Kistleri: Anevrizmal kemik kistlerinin en belirgin semptomlarından bazıları:
  • Zaman içerisinde şiddetlenebilen, sızlama şeklinde inatçı ağrı,
  • Etkilenen bölgede şişme ve ödem,
  • Etkilenen bölgede meydana gelen yumru,
  • Etkilenen vücut bölgelerinde deformite,
  • Etkilenen vücut bölgesinde hareket kısıtlılığı, zayıflık ya da tutukluk,
  • Etkilenen bölgede sıcaklık hissi ve ısı artışı vs.
Ancak anevrizmal kemik kistleri omurgayı etkilemekteyse, burada bulunan sinir liflerini de etkileyebileceği için aşağıdaki semptomlar meydana gelebilir:
  • Kas zayıflığı,
  • Kol ve bacaklarda saplanıcı tipte ağrı,
  • Şiddetli ve ısrarcı baş ağrısı,
  • Kol ve bacaklarda uyuşma veya karıncalanma benzeri hisler,
  • Vücut kaslarının birinde ya da bazılarında çalışmazlık vs..
Eğer siz ya da çocuğunuzda yukarıdaki semptomlardan birkaçı mevcutsa, özellikle şiddetli kemik ağrısı, paraliz ya da kas zayıflığı görülmekteyse mutlaka uzman bir doktora muayene olmanız tavsiye edilir.

Birçok kemik kisti belirti vermeden meydana gelir ve bir süre sonra tedavi edilmeksizin kendiliğinden iyileşebilir. Ancak özellikle ağrılı durumlarda özellikle kemik kırıklarını önlemek için ya da kist omurga bölgesindeyse sinir hasarını önlemek için tedavi uygulanması gerekebilir.

Basit Kemik Kistleri: Eğer kist küçükse ve etkilenen kemik güçlü ve kalınsa, kistin meydana geldiği bölge de riskli bir vücut bölgesi değilse herhangi bir tedavi uygulanmaksızın, hastalık gelişimini sürekli takip altında tutmak en sık tercih edilen yöntemdir. Ancak kemik kisti kendiliğinden iyileşme göstermiyorsa, etkilenen kemiğin oldukça zayıfladığı ve kırık riski taşıdığı görülmüşse aşağıdaki tedavi yöntyemleri tercih edilebilir:
  • Steroid enjeksiyonu,
  • Kemik iliği enjeksiyonu,
  • Küretaj ve kemik grefti
Yukarıdaki yöntemlerin her üçü de genel anestezi altında yapıldıkları için cerrahi yöntemler olarak adlandırılmaktadırlar. Bazı durumlarda ise iki veya her üç tekniğin beraber kullanılması gerekebilir, ancak bu durum oldukça enderdir.

Steroid enjeksiyonu yönteminde genellikle bir çeşit steroid olan metilprednizolon kullanılır. Bu ilaç ise prostoglandin olarak bilinen ve enflamatuar yanıta neden olan bir maddenin üretimini engelleyerek kistin küçülmesine neden olacağı ve büyümesini engelleyeceği sanılmaktadır.

Kemik iliği enjeksiyonunda ise genellikle kalça gibi geniş bir kemikten alınan kemik iliği, kistin içine enjekte edilerek, kemik iliğindeki kök hücrelerin kistin iyileşmesini hızlandırabileceği düşünülmektedir. Genellikle tek bir enjeksiyon yeterli olmaktadır.

Küretaj ve kemik greftinde ise cerrah, kemiği delerek kistin olduğu bölgeye ulaşır ve kistin içerisindeki sıvıyı emerek dışarı atar. Boşaltılan bölge ise kişinin kendi vücudundan alınan kemik dokularıyla doldurularak işlem tamamlanır.

Ancak kemik kistleri tedavi edildikten sonraki 2 yıl içerisinde %10-20 oranında tekrarlarlar. Bu nedenle düzenli röntgen çekimi sayesinde kontrol gerekmektedir.

Anevrizmal Kemik kistleri: Anevrizmal kemik kistleri yukarıda anlatılan yöntemlerden küretaj ve kemik grefti yöntemleriyle tedavi edilebilir. Daha ender olarak kistin içerisindeki yapıları harap etmek için sıvı azot da kullanılabilir.

Bazı anevrizmal kemik kistleri, basit bir biyopsi işlemini takiben kendiliğinden de iyileşebilmektedirler. Ancak bu kistlerin de tekrarlama riskleri mevcuttur.

Kisti çevreleyen kemik sağlam kaldığı sürece tedaviden kaçınmak mümkündür. Ayrıca bazı travmatik kemik kistleri tedavi görmeden kendi kendilerine iyileşir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye