Kolesterol - Belirtileri

Hayvan dokularında bulunan yağlı bir madde olan kolesterol, insan vücudunun da önemli bileşenlerinden biridir.

Kolesterol

Kolestrol, karaciğerde üretilir ve kan dolaşımı ile vücutta taşınır. Aşırı kolesterolün kan damarı çeperlerinde, kalp ve diğer organlara kan akışını geciktirecek şekilde plak birikimine neden olmasıyla sorunlar ortaya çıkabilir. En yüksek kolesterol et, kümes hayvanları, deniz kabukluları ve süt ürünlerinde bulunur.

Kolesterolün hem iyi hem de kötü etkileri mevcuttur. Yağların sindirilmesi, hormon üretimi, hücre çeperlerinin inşası için gereklidir ve vücudun sağlıklı yapısının devamı için diğer süreçlerde de rol oynar. Vücutta iki tür kolesterol yer alır: iyi kolesterol olarak da adlandırılan yüksek-yoğunluklu kolesterol (HDL) ve kötü kolesterol olarak da adlandırılan düşük-yoğunluklu kolesterol. HDL ve LDL’nin toplam miktarına ise toplam kolesterol adı verilir. Vücutta bulunan üçüncü bir tür, yağlı madde olan kolesterole bağlı olarak sağlığı etkileyen basit bir yağ formudur. Amerikan Kalp Derneği 2008 yılında 106.7 milyon Amerikalı yetişkinin, ki aşağı yukarı yetişkin nüfusunun yarısına denk gelmektedir, yüksek kolesterol seviyelerine sahip olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Kolesterol kalbe giden kan damarlarında, kalp için kan tedarikini sınırlayacak ya da engelleyecek ve ateroskleroza neden olacak şekilde plaklar oluşturur. Bu ise kalbin hasar görmesine ve muhtemel ölüme neden olacak şekilde kalp krizine yol açabilir.

Amerikan nüfusunun tamamı yüksek LDL kolesterol riski altındadır. Belli başlı risk faktörleri arasında ailede yüksek kolesterol, kalp krizi ya da inme öyküsü, alkolizm ya da düzenli egzersiz noksanlığı yer alır. Yüksek kolesterol gelişme ihtimali 45 yaşından sonra artmaktadır. Yüksek LDL kolesterolün temel nedenlerinden biri, Amerika’da yaygın olarak görülen, diyette çok fazla yağ ve şeker bulunması durumudur. Kolesterol aynı zamanda karaciğerde doğal olarak üretilir ve yüksek kolesterollü gıdaların alımından kaçınan kişilerde de aşırı üretim görülebilir. Düşük HDL ve yüksek trigliserid seviyeleri de ateroskleroz için risk faktörleridir.
Yüksek LDL veya trigliserit ya da düşük HDL olduğunu gösteren, kolaylıkla ayırt edilebilir belirtiler yoktur. Basit bir kan testi sorunu ortaya çıkarabilir. Buna karşın, yüksek kolesterolün genel göstergelerinden biri obezitedir. Bir diğeri ise yüksek-yağlı diyetlerdir. Araştırmalar hem genetik faktörler hem de diyetin kolesterol seviyelerini etkilediğini göstermiştir.

Teşhis
Yüksek kolesterol genellikle pratisyen hekimler ya da aile doktorları tarafından teşhis ve tedavi edilir. Bazı durumlarda ise bu durumun tedavisini gerçekleştiren bir endokronoloji ya da kardiyoloji uzmanı olur. Toplam kolesterol, LDL, HDL ve trigliserit ile birlikte kolesterolün HDL’ye oranı da lipid panel adı verilen bir kan testi ile ölçülür. Lipid panelin maliyeti, test için uygun bir neden olması koşuluyla, genellikle sağlık sigortası tarafından karşılanır. Evde kolesterol testi kitleri de piyasada reçetesiz olarak satılmaktadır; ancak bu testler yalnızca toplam kolesterol içindir. Sonuçlar yalnızca bir kılavuz olarak kullanılmalıdır ve eğer toplam kolesterol seviyesi yüksek ya da düşükse bir doktor tarafından lipid panel uygulanmalıdır. Yetişkinlerin çoğu için kanın her desilitresinde miligram cinsinden ölçülen (mg/dL) seviyeler toplam kolesterol için 200’den az, LDL için 130’dan az, HDL için 40’dan çok, trigliserid için 200’den az olmalı ve kolesterolün HDL’ye oranı dörde bir şeklinde olmalıdır. Buna karşın önerilen kolesterol seviyeleri hipertansiyon, ailede kalp hastalığı öyküsü, diyabet, yaş, alkolizm ve sigara içme gibi risk faktörlerine bağlı olarak farklılık gösterebilir.

Bazı insanlarda kalp hastalığı görülürken, aynı HDL ve LDL seviyelerine sahip diğer kişilerde hastalığın görülmemesi doktorlarda merak uyandırmaktadır. Yapılan bazı çalışmalar bu durumun kan dolaşımındaki kolesterol parçacıklarına bağlı olabileceğini göstermiştir.

Nükleer manyetik rezonans (NMR) LipoProfile adı verilen bir test kolesterol parçacıklarının boyutunu tespit etmek üzere, kan örneğini manyetik alana maruz bırakır. Parçacığın boyutu, kan örneklerinin parçacıkların ayrışmasını ve farklı mesafelere hareket etmesini sağlayan bir santrifüj testi ile de tespit edilebilir. Parçacıklar ne kadar küçükse, kalp hastalığının gelişme ihtimali de o kadar yüksektir. Bu test, hekimlerin lipid panelde normal ya da normale yakın sonuçları olan ancak anormal parçacık boyutları bulunan hastaları tedavi etmesini sağlar.

Kolesterolde Risk Faktörleri
Yüksek kolesterol, kalp hastalığı için kilit risk faktörlerinden biridir. Tedavi edilmezse, biriken çok sayıda kötü kolesterol göğüs ağrısı (anjin), kan pıhtıları ve kalp krizlerine neden olacak şekilde kan damarlarını tıkayabilir. Kalp hastalığı Birleşik Devletler’de erkek ve kadınların bir numaralı ölüm nedenidir. LDL’nin düşürülmesiyle, kalp hastası kişilerin ileride yaşayabilecekleri kalp krizi ve inmelerin önüne geçilmiş olur, yaşam kaliteleri iyileşir, ömürleri uzar, arterlerde kolesterol birikmesi yavaşlar ya da tersine çevrilir. Kalp hastalığı olmayan kişilerde LDL’nin azaltılması ilk kalp krizi ya da inme riskini azaltacaktır.
2000’li yılların sonunda Amerika’da Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü’nün Ulusal Kolesterol Eğitimi Programı ve Amerikan Koleji Kardiyoloji Kurumu tarafından 2004 yılında yayımlanan bir raporla, kolesterol seviyelerinin yönetilmesiyle ilgili Amerika’ya özgü prensipler oluşturulmuştur. Bu rapora göre kolesterol tedavisinin başlıca amacı, kalp hastalığı bulunmayan ve kalp hastalığı gelişmesi konusunda düşük riski bulunan kişilerde LDL’yi 160 mg/dL’nin altına indirmektir. Kalp hastalığı riski daha yüksek olan kişilerde ise amaç, bu seviyenin 130 mg/dL’den az olmasıdır. Halihazırda kalp hastalığı bulunan kişilerde, hedef 100 mg/dL’nin altıdır. Düşük HDL seviyeleri de kalp hastalığı riskini artırdığında tüm hastalar için amaç HDL seviyesinin 35 mg/dL’den fazla olmasıdır. Yüksek kolesterolün hem alternatif hem de geleneksel tedavisinde ilk sıradaki tedavi seçenekleri egzersiz, diyet, kilo kaybı ve sigarayı bırakmadır. Diğer alternatif tedaviler arasında ise yüksek dozda niasin, soya proteini, sarımsak, deniz yosunu ve Çin tıbbı takviyesi olan Kolestin (pirinç ile fermente edilen kırmızı bir maya) yer alır. 

Diyet ve Egzersiz 
Yüksek kolesterolü bulunan kişilerin çoğu aşırı kilolu olduğundan, sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz hiç şüphesiz kolesterol seviyelerini kontrol altında tutmak için en yararlı doğal yöntemlerdir. Genel olarak amaç, hayvansal yağ açısından yüksek olan gıdaları yeteri kadar azaltmak ya da kullanmamaktır. Bu gıdalar arasında et, kabuklu deniz ürünleri, yumurta ve süt ürünleri yer alır. Özel bazı diyet seçeneklerinin de yararı olabilir. Bunlardan biri de vejetaryen diyetidir. Vejetaryenler genellikle, vejetaryen olmayanlara göre yüzde 100 oranında daha fazla lif ve yüzde 50 oranında daha az kolesterollü gıdalar alırlar. 

Vejetaryenlerin düşük-kolesterol diyeti en az altı porsiyon tam tahıllı gıdalardan, üç ya da daha fazla porsiyon yeşil yapraklı sebzelerden, iki ila dört porsiyon meyve, iki ila dört porsiyon bakliyat ve bir ya da iki porsiyon yağsız, günlük süt ürünlerinden oluşur.

İkinci bir diyet ise, temel besin maddesi kahverengi pirinç olan Asya diyetidir. İzin verilen diğer gıdalar arasında balık, bok choy ve fasulye filizi gibi sebzeler ve siyah fasulye yer alır. Bu diyet haftada bir porsiyon et ve çok az süt ürünü içerir. Yiyecekler zencefil, kırmızı biber, zerdeçal ve soya sosu gibi geleneksel Asya baharat ve sosları ile çeşnilendirilir. 

Bir başka perhiz ise, HDL (iyi kolesterol) seviyesini üç hafta içerisinde en fazla % 20 artıran, düşük glisemik ya da diyabetik diyettir. Düşük glisemik besinler öğün sonrası kan şekeri seviyesinde HDL seviyesini yükseltecek şekilde yavaş ancak istikrarlı bir artış sağlar. Aynı zamanda toplam kolesterol ve trigliseridleri de azaltırlar. Düşük glisemik besinler bazı meyve ve sebzeleri, fasulye ve tam tahılları içerir. İşlenmiş, rafine gıdalar ve şekerlerden sakınılır. Egzersiz kötü kolesterolü azaltma ve iyi kolesterolü artırmanın çok önemli bir bölümünü oluşturur. Haftada en az üç kez 20 ila 30 dakika boyunca yapılan enerjik aerobik egzersizlerini içermelidir. Kalbin daha hızlı atmasına neden olan egzersizler arasında hızlı yürüyüş, bisiklete binme, koşma, paten kayma, yüzme ve merdiven çıkma yer alır. Spor salonlarına gidilmesi ya da video kasetlerden çeşitli aerobik programlarının öğrenilmesi mümkündür.

Sarımsak
Yapılan çok sayıda klinik çalışma sarımsağın kolesterolde düşüşe neden olduğunu göstermiştir. Bu çalışmaların 2006 tarihli bir özeti, sarımsağın kalp hastalığı ile ilgili görülen LDL gibi maddelerin seviyesini düşürme potansiyelinin bulunduğu ancak bu ilişkiyi doğrulamak için daha ileri çalışmaların yapılması gerektiği sonucuna varmıştır.

Kolestin
Kolestin ilk kez 1997’de kolesterol düşürücü bir diyet takviyesi olarak reçetesiz ilaç pazarında boy göstermiştir. Yüzyıllar boyunca Çinliler tarafından kullanılan bitkisel bir ilaçtır ve kırmızı mayanın pirinç ile fermente edilerek işlenmiş biçimidir. 1998’de yayınlanan iki çalışma Kolestin'in LDL kolesterolü % 20 ila 30 civarında düşürdüğünü göstermiştir. Aynı zamanda HDL ve düşük trigliserid seviyelerini de yükselttiği görülmüştür. Her ne kadar takviye yüzlerce bileşik içerse de, başlıca aktif LDL düşüren bileşen, aynı zamanda reçete ile satılan Mevacor adlı ilaçta da bulunan kimyasal lovastatindir. FDA 1998’lerin başında Kolestin'i yasaklamış ancak bir yıl sonra bir federal bölge yargıcı, ürünün bir ilaç değil bir diyet takviyesi olduğuna karar vererek yasağı kaldırmıştır. 2008’e gelindiğinde, maddenin nasıl işe yaradığı henüz belirlenememiştir. Hastalar, Kolestin almadan önce bir hekime danışmak isteyebilirler. Rapor edilen herhangi ciddi bir yan etki olmamış, yalnızca şişkinlik ve mide yanması gibi ufak yan etkiler rapor edilmiştir. 2008 yılında FDA herhangi bir hastalık için Kolestin kullanılmasını onaylamamıştır ve koroner sorunların tedavisindeki etkisi konusunda pek çok soru cevaplanmadan kalmıştır.

Diğer Tedaviler 
1999’da yayınlanan bir çalışma mavi-yeşil su yosunlarının kolesterol seviyelerini düşüren çoklu doymamış yağ asitleri içerdiğini ortaya koymuştur. Aphanizomenon flos-aquae (AFA) olarak bilinen su yosunu, reçetesiz satılan diyet takviyesi olarak piyasada mevcuttur. 2008 yılında, 1999’da yapılan başlangıç niteliğindeki bir araştırmanın sonuçlarını doğrulayan yalnızca bir çalışma yapılmıştır ve kolesterol sorunlarının tedavisinde AFA kullanımının değeri hakkında pek çok soru cevapsız kalmıştır. Aynı zamanda B3 vitamini olarak da bilinen niasinin, LDL seviyelerini % 10 ila 20 oranında düşürdüğü ve HDL seviyelerini ise % 15 ila 35 oranında yükselttiği görülmüştür. Trigliserid seviyesini de düşürebilmektedir. Ancak kolesterol sorunlarının tedavisinde aşırı dozda niasin (2-3 gram) gerektiği için yalnızca doktor gözetiminde alınmalıdır. Doktor kullanımı gözlemleyerek, olası toksik yan etkileri de izlemiş olur. Niasin yüksek dozda alındığında kızarmalara da neden olabilir. Yüksek seviyelerde izoflavon içeren soya proteinlerinin de kötü kolesterolü % 10’a kadar düşürdüğü görülmüştür. 

62 mg izoflavon soya proteini içeren günlük bir diyet önerilmektedir ve bu diyet vejetaryen, Asya ve düşük glisemik de dahil diğer diyet rejimleri ile birleştirilebilir.
Piyasada, kolesterol sorunlarının tedavisinde reçete ile satılan pek çok ilaç mevcuttur. Bunlar arasında LDL’i düşüren lovastatin (Mevacor), fluvastatin (Lescol), pravastatin (Pravachol), simvastatin (Zocor), cervastatin (Baycol) ve atorvastatin (Lipitor) gibi statinler yer alır. Trigliseridi düşürmek ve HDL’yi yükseltmek üzere fibrik asit türevleri adı verilen bir grup ilaç kullanılmaktadır. Bunlar arasında gemfibrozil (Lopid), clofibrate (Atromid-S) ve fenofibrate (Tricor) yer alır. 2001 yılının sonlarında statin ilaçlardan farklı olarak işlev gören yeni bir ilaç sınıfı tanımlanmıştır. Bu ilaçlar proteini düzenleyen (SCAP adı verilen) sterole bağlanan bileşiklere dayalıdır ve kolesterolün plazmadan (kolesterol sorununun şiddetine, yan etkilerine ve maliyetine bağlı bir sıvı) atılmasını hızlandırır.
Kolesterol sorunlarından uzak kalmanın en iyi yolu sağlıklı yaşam aktiviteleri, temelinde düşük yağ ve yüksek lif olan bir diyet, düzenli aerobik egzersizleri, sigara içmemek ve uygun bir kiloya sahip olmanın birleşimidir. Ancak kalp hastalığı konusunda yüksek risk taşıyan, ailesinde kalp hastalığı geçmişi, diyabeti olan, 45 yaş üzerindeki kişilerde bu tedbirler yüksek kolesterolü önlemede yeterli olmayabilir. 2000’lerin sonunda yüksek kolesterol kriterlerini karşılamayan kişilerde kolesterol seviyelerini kontrol altında tutmak için varolan anti-kolesterol ilaçların etkinliği konusundaki araştırmalar devam etmiş ancak henüz kesin sonuçlar elde edilememiştir.

Kolesterol tiplerine göre seviyeler aşağıdaki gibidir:

Total kolestrol:
  • İstenilen - 200 mg/dl altında
  • Sınır - 200 ila 240 mg/dl
  • İstenilmeyen - 240 mg/dl üstünde
HDL kolesterol:
  • İstenilen - 45 mg/dl üstünde
  • Sınır - 35 ila 45 mg/dl
  • İstenilmeyen - 35 mg/dl altında
LDL kolesterol:
  • İstenilen - 130 mg/dl altında
  • Sınır - 130 ila 160 mg/dl
  • İstenilmeyen - 160 mg/dl üstünde
Total kolesterolun HDL kolesterole oranı:
  • İstenilen - 3 altında
  • Sınır - 3 ila 4
  • İstenilmeyen - 4 üstünde
Aşağıdaki gıdalar yanlarında belirtilen miktarda kolesterol içermektedir:
  • Sığır karaciğeri (pişmiş, 85 g): 331 mg
  • Sığır uykuluğu (pişmiş, 85 g): 250 mg
  • Kalamar (pişmiş, 85 g): 227 mg
  • Yumurta (bütün, büyük): 212 mg
  • Karides (pişmiş, 85 g): 166 mg
  • Dondurma (normal, 1 kase): 90 mg
  • Som balığı (fırında, 100 g): 87 mg
  • Kuzu pirzolası (pişmiş, 85 g): 75 mg
  • Tavuk göğüs eti (pişmiş, 85 g): 72 mg
  • Sığır eti (pişmiş, 85 g): 71 mg
  • Sığır filetosu (pişmiş, 85 g): 71 mg
  • Domuz pirzolası(pişmiş, 85 g): 71 mg
  • Tavuk (esmer eti, pişmiş, 85 g): 70 mg
  • Sığır (kemiksiz pirzola, pişmiş, 85 g): 65 mg
  • Jambon (normal, pişmiş, 85 g): 50 mg
  • Ton balığı (suda paketlenmiş, süzülmüş, 100 g): 42 mg
  • Süt (tam yağlı, 1 fincan): 33 mg
  • Tereyağı (1 çorba kaşığı): 31 mg
  • Dondurma (light, 1 fincan): 31 mg
  • Peynir (çedar, 28 gr): 30 mg
  • Deniz tarağı (pişmiş, 85 g): 27 mg
  • Sosis (sığır eti): 24 mg
  • Peynir (az yağlı, 28 g): 6 mg
  • Yoğurt (kaymaklı, 1 kase): 6 mg

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye