Obezitenin birçok vakası insülin hormonunun dengesizliğinden kaynaklıdır. İnsülin vücudun glikoz (şeker) ve karbonhidrattan yararlanmasına olanak sağlar. Genetik yatkınlık, gıda alerjisi, yeme alışkanlıkları ve stres gibi faktörler, glikoz ve karbonhidrat kullanımına engel olabilir; bu durum glikoz intoleransı olarak da bilinir. Aşırı şeker tüketimi (rafine karbonhidratlar) glikoz intoleransına ve obeziteye katkıda bulunabilir.
Yemekten sonra insülin hızla kan dolaşımından temizlenmez ise, kişide acıkma hissi oluşturur. Genellikle insülin vücuda yemeyi durdurması için bir sinyal gönderir, fakat kişide yetersiz insülinin yola açtığı kronik olarak yükske glikoz seviyeleri varsa daha fazla yemek yiyebilir. Böylece kişi daha fazla rafine karbonhidrat yedikçe, daha da acıkabilir. Araştırmalar kilolu kişilerin, normal kilodaki bireylere oranla şekeri daha az etkili yaktıklarını ve diyet uygulamasının bu sorunu sadece daha kötü hale getirdiğini gösteriyor. Aynı araştırma bu özelliğin, obezitenin bir sonucundan ziyade bir parçası olduğunu da içeriyor.
Kilolu bir kişi obeze dönüşürse, insülin sorunları daha da kötüye gider, çünkü kişi insülin faaliyetine daha az yanıt vermeye başlar. Böyle bir kişide, basit karbonhidratlar daha fazla insülinin salgılanmasını tetikler, fakat vücut bunu etkili olarak kullanamaz. Bu yüzden kilolu kişilerde yüksek insülin seviyeleri görülür. Görünüşe göre vücut hücrelerindeki insülin reseptörlerinin işlevleri bloke edilir. Bu durum insülinin, enerji verebilmek için hücrelere glikoz transferi uyarısını önler, bu da kilolu insanların kendilerini neden sık sık yorgun hissettiklerinin bir açıklamasıdır. Durumu daha da kötüleştiren, insülin glikozu enerjiye dönüştüremediğinden dolayı, yağ üretmek için yağ hücrelerine daha fazla glikoz ulaşmasıdır.
Sonuçta, hem insülin reseptörleri hem de pankreasın kendisi yıpranır veya yorgun düşer ve bu durum şeker hastalığına neden olur. Kilolu kişilerdeki bu aşırı insülin şu sorunlara ve komplikasyonlara sebep olabilir:
- Artan tuz ve su birikimi
- Nörotransmiterler ile etkileşimde bulunan insülinden kaynaklanan uyku bozuklukları
- Karaciğer tarafından, insülin stimülasyonu nedeniyle daha fazla LDL veya kötü kolesterol üretimi
- Tiroit hormonu tiroksin ile etkileşim, böylece düşük metabolizmayı kötüleştirme
- Hipoglisemi, açlık ve basit karbonhidrata karşı daha fazla istek
Bu faktörler, şekerin ve basit karbonhidratların Amerika sağlığı için neden bu kadar zararlı olduklarını gösterir. Bu ülkedeki aşırı kilolu ve obez insanların sayısı sürekli artıyor ve sağlık liderleri doğruları öğrenmedikleri ve bu gerçekler ile ilgili vatandaşlarını bilgilendirme sorumluluklarını yerine getirmedikleri sürece, sorun daha da kötü bir hal almaya devam edecek. A.B.D.'de içeceklerden tatlılara, ekmeklerden tüm fırınlanmış ürünlere obeziteye katkı sağlayan ürünler o kadar fazladır ki kişinin sağlıklı bir beslenme sürdürmesi çok zorlaşır.