Kalp Hastalığının Risk Faktörü Olarak Diyabet ve Hipotiroidi

Diyabet, özellikle de tip 2 şeker hastalığı,1960’lardan bu yana kalp krizinin bir risk faktörü olarak kabul edilmiştir.

Kalp Hastalığının Risk Faktörü Olarak Diyabet ve Hipotiroidi

Diyabet ve İnsülin Direnci
Diyabet (şeker hastalığı), özellikle de tip 2 şeker hastalığı (yetişkinlikte başlayan) 1960’lardan bu yana kalp krizinin bir risk faktörü olarak kabul edilmiştir. Dr. Robert A. Anderson’a göre şeker hastalığının varlığı arter duvarlarının daha erken dejenerasyonunu hızlandırır ve dolaşım yetersizliklerini başlatır. Tip 2 diyabet aynı zamanda bazı biyokimyasal değişikliklere sebep olabilir. Bunların arasında kortikosteroid seviyelerinin artması, biyokimyasal stresin artması ve serbest radikallerin daha yüksek seviyelerde üretilmesi bulunur.

İnsülin direnci (bazen X sendromu olarak da bilinir) tip 2 diyabeti tetikleyebilir ve kalp hastalığında, özellikle de erken yaşta kalp hastalığı geçmişine sahip ailelerde rol oynayabilir. Araştırmalara göre insülin direncine bağlı biyokimyasal dengesizliklerin birikmesi erken yaşlarda (erkeklerde 55, kadınlarda 65) kalp krizleri ve kan damarı tıkanmasıyla ilişkilidir. Araştırmacılar ayrıca kalp hastalığı olan kişilerde, olmayan kardeşlerine göre insülin seviyelerinin daha yüksek olduğunu, trigliserit, fibrinojen seviyelerinin daha yüksek olduğunu, HDL kolesterol seviyelerinin ise daha düşük olduğunu görmüştür. İnsülin direnci ve tip 2 diyabetin gelişimlerinde genellikle organik krom eksikliği ve çevresel toksinlerin varlığı katkıda bulunur. 

Hipotiroidi
Düşük tiroit aktivitesiyle ilgili şüphelenilmeyen hastalıkları araştırmada ve iyileştirmede uzmanlaşmış Dr. Broda O. Barnes’a göre hipotiroidi (tiroit bezinin normalden daha az aktif olması), kalp krizine katkıda bulunabilir ve kalp krizi riskini artırabilir. Dr. Barnes, 1,569 hasta üzerinde yapılan çalışmada hipotiroidi ve kalp hastalığı arasındaki korelasyonu incelemiştir. Hastalar yaş veya kalp durumuna göre 6 gruba bölünmüştür. Referans noktası olarak 1949’da başlatılan Framingham Kalp Çalışması’nı kullanmıştır. Bu araştırma on yıllar boyunca binlerce erkek ve kadının sağlık durumunu izlemiştir.

30-59 yaşları arasında kadınlarda, tiroit tedavisinin verilmediği Framingham sonuçlarına göre kalple ilgili bir 7.6 vaka beklenirken, Dr. Barnes’ın tiroit tedavisi almış hastaları arasında hiç vaka görülmedi. Kalp krizi riski yüksek kadınlar arasında Framingham çalışması 7.3 vaka beklerken, Dr. Barnes’ın hastaları arasında hiç vaka görülmedi. 60 yaşın üstündeki kadınlarda Framingham 7.8 vaka beklerken Barnes’ın grubunda hiç yoktu. Erkeklerde 30-59 yaşları arasında oranlar 12.8’e (Framingham), 1’di (Barnes). Yüksek risk grubundaki erkeklerde 18.5’e, 2’ydi. 60 yaşın üstündeki erkeklerde ise 18’e 1’di. Özetle denk iki hasta nüfusu arasında Framingham sonuçları 72 kalp vakası beklerken, Dr. Barnes’ın tiroit tedavisi alan hastalarında sadece 4 vaka vardı. 

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye