Serebral Palsi - Alınabilecek Önlemler

Beyin hasarı sonucu bebeklerde ortaya çıkan ve tüm hayatı etkileyebilecek bir dizi hareket bozukluğunun adıdır.

Serebral Palsi

Serebral Palsi, doğumdan önce, doğum sırasında ya da doğumdan hemen sonra meydana gelen beyin hasarının neden olduğu bir dizi hareket bozukluğu için kullanılan addır. Serebral palsisi (SP) olan kişi çoğunlukla beyin hasarının neden olduğu diğer durumlardan da etkilenir. SP’si olan kişinin etkilenen kasları sert ya da aşırı gevşek olabilir. Kişi kaslarının kontrolünü kaybedebilir ya da denge ve koordinasyon sorunları yaşayabilir. Bunların birleşimi de muhtemeldir. SP’si olan kişilerin ilk önce bacakları (parapleji ya da dipleji) ya da vücudun bir yanındaki kol ya da bacakları (hemipleji) etkilenebileceği gibi dört uzvun her biri de bu etkiye dahil olabilir (kuadrpleji).

SP’si olan kişi aynı zamanda epilepsi, görme noksanlığı, duyma sorunları, zeka geriliği, öğrenme güçlükleri, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu da içeren sayısız diğer sorunlardan etkilenmektedir. Bunlardan hiçbirinin SP’nin bir parçası olması şart değilse de, bozukluğa eşlik edebilirler. SP Birleşik Devletler’deki çocuk ve yetişkinlerin yaklaşık 500 binini etkilemektedir ve her yıl 6 binden fazla yeni doğan ve küçük çocukta teşhis edilmektedir. Kalıtsal bir bozukluk değildir ve şimdiye dek hangi çocukta SP gelişeceğini kesin olarak öngörmenin herhangi bir yolu bulunamamıştır. SP bir hastalık değildir, bulaşıcı da değildir. Belirtilerin zaman içinde kötüleşmeyeceği ya da iyileşmeyeceği anlamına gelecek şekilde ilerlemeyen bir bozukluktur. Buna karşın belirtilerin kendini gösterişi zaman içinde daha şiddetli hale gelebilir. Örneğin, kasların sertliği, çok çeşitli müdahaleler gerektirecek şekilde kontraktür ve deformasyonlara neden olabilir.
Serebral palsiye beynin motor kontrol merkezlerinin hasar görmesi neden olur. Bu bölgedeki sinir hücreleri (nöronlar) öldüğünde kontrolleri altındaki kaslara uygun sinyaller gönderilemez. Bunun sonucu olarak bu kaslar üzerindeki zayıf kontrol SP belirtilerine neden olur.

SP’ye yol açan beyin hasarına oksijen yoksunluğu (asfeksi), enfeksiyon, travma, yetersiz beslenme, ilaçlar ya da diğer kimyasallar ya da kanama neden olabilir. Çoğu kez gerçek nedeni saptamak imkansız olsa da, erken doğum önemli bir risk faktörü olarak bilinir. Önceleri zor ya da uzun doğumların SP’nin çoğu vakasından sorumlu olduğu düşünülürdü, ancak şimdilerde çoğu araştırmacı beyin hasarından ileri gelen vakaların büyük bölümünün doğumdan önce meydana geldiğine inanmaktadır. Motor bölgelere hasar veren yaralanmalar yaygın şekilde SP ile bir tutulan sorunlara yol açan diğer bölgelere de zarar vermektedir.

Beyin hücreleri zayıf kan dolaşımından dolayı yeterli oksijeni almazsa ölebilir. Gelişmekte olan beyindeki dolaşım bozuklukları bazı durumlarda SP’ye neden olabilir.  Doğum sırasında asfeksi de olasıdır ve doğum sırasında asfeksi yaşadığı bilinen yeni doğanların (perinatal asfeksi) yaklaşık yarısında SP gelişir. Buna karşın, doğum sırasında asfeksi genellikle bir yeni doğanda, SP’nin nedeninden ziyade, altta yatan nörolojik bir sorununun belirtisi olarak düşünülmektedir ve sonuçta ortaya çıkan SP bu sorunun bir başka göstergesi olabilir. Doğum sonrası asfeksi, nefesin kesilmesine, zehirlenmeye (karbon monoksit ya da barbiturat gibi şeylerden) ya da boğulmaya neden olabilir.

Fetal beyin, anneden bulaşan bir enfeksiyon nedeniyle de zarar görebilir. SP ile ilişkili enfeksiyonlar arasında kızamıkçık (Alman kızamığı), toksooplasmosis (çoğunlukla kedi dışkısından bulaşır), sitomegalovirüs (bir herpes virüsü) ve HIV (AIDS’e neden olan virüs) yer alır. Beyin ve beyin zarı enfeksiyonları olan ansefalit ve menenjit de çocuklarda SP’ye neden olabilir.

Hamile anne ya da bebeğin yaşadığı fiziksel travma beyin hasarına neden olabilir. Motorlu bir araç kazası, şiddetli sarsma ya da diğer fiziksel suiistimal çocuğun beynine zarar verebilir. Annenin yeterince beslenmemesi beyin hasarına neden olabileceği gibi, kokain ve alkol içeren ilaçların kullanımı da buna yol açabilir. Her ne kadar bu faktörler SP’ye neden olsa da, zeka geriliği ya da diğer bozukluklara neden olmaları daha muhtemeldir. 

Anne ve çocuğun Rh kan tipleri arasındaki uyumsuzluk, geçmişte serebral palside görülen bir hareket bozukluğu olan atetoid SP’nin en büyük nedeniydi. Bazı durumlarda bu uyumsuzluk, annenin bağışıklık sisteminin hamilelik sırasında çocuğun kan hücrelerine saldırması ve onları yok etmesi anlamına gelen eritroblastozis fetalis adı verilen bir duruma neden olabilir. Kan hücrelerinin yıkımı sonucu çocuğun dolaşımında ortaya çıkan, safra (sarılık) nedeniyle cildin sarımsı pigmentasyonuna yol açan yüksek düzeydeki bilirubin beyin hasarı ile sonuçlanabilir. Bu durum, potansiyel Rh uyumsuzluğunu saptayan test işlemleri ve annenin bağışıklık sisteminin çocuğun kan hücrelerine saldırmasını önleyen tedaviler nedeniyle nadir görülmektedir. Ortaya çıkan sarılık, bilirübinin eritilmesine yardımcı olan özel ışıklarla tedavi edilir. Aşırı durumlarda kan nakli de muhtemeldir. Son yıllarda SP’nin bu nedeninin fiili olarak giderilmesine karşın, SP oranları, prematüre bebeklerin sayısındaki artış nedeniyle azalma göstermemiştir.

Prematürite, SP’nin en önemli risk faktörlerinden biridir. Bir buçuk kilonun altındaki bebeklerin yüzde 7’sinde SP oluşmaktadır ve kilo düştükçe risk de çarpıcı biçimde artmaktadır. Prematürite, düşük kiloda doğumlara eşlik edecek şekilde beyinde kanama ihtimalini artırdığından dolayı SP riskini artırabilir.

Beyinde kanama doğumda iki kilodan az olan bebeklerde çok yaygındır ve kilo azaldıkça risk de artmaktadır. Kanama, asfeksi ya da toksik hücre yıkımı ürünleri yoluyla beyin dokusunu tahrip eder.

İsveçli bilim adamları 2002’de tüp bebek (IVF) yoluyla gebelikten doğan çocukların, doğal gebelikle doğanlara göre SP'ye 3.7 kat daha yatkın olduklarını rapor etmişlerdir. Nedenin bir kısmı, IVF bebeklerinin daha yüksek ikiz doğma oranı, düşük doğum kilosu ve prematüre doğumlarına bağlanabilir, ancak bazı tekli doğumlar da yüksek SP oranlarına sahiptir.
SP belirtileri genellikle doğum sırasında göze çarpmaz. Çocuklar 18 aylık oluncaya kadar öngörülebilir bir dizi gelişimsel kilometre taşlarından geçerler. SP’si olan çocuklar motor bozuklukları nedeniyle bu yeteneklerini daha yavaş geliştirir ve bu kilometre taşlarına ulaşmada yaşanan gecikmeler genellikle SP’nin ilk belirtisidir. SP ne kadar şiddetliyse, teşhis de o kadar erken yapılır.

Seçilmiş gelişimsel kilometre taşları ve bir çocuğun normal olarak bunları edineceği yaşlar aşağıda verilmiştir. Eğer çocuk parantez içerisinde gösterilen yaşlarda o yetenekleri elde etmediyse endişelenmek için nedenler bulunmaktadır:
  • Desteksiz düzgün oturabilme: 6’ncı ay (8-10’uncu aylar)
  • Agulamak: 6’ncı ay (8’inci ay)
  • Emekleme: 9’uncu ay (12’nci ay)
  • Parmak emme, biberon tutma: 9’uncu ay (12’nci ay)
  • Tek başına yürüme: 12’nci ay (15-18’inci ay)
  • Anne/babadan başka bir ya da iki kelime kullanma: 12’nci ay (15’inci ay)
  • Basamak inip çıkma: 24’üncü ay (24-36’ncı ay)
  • Kitaplardaki sayfaları çevirme, ayakkabı ve çorapları çıkarma: 24’üncü ay (30’uncu ay)
Çocuklar 18 aydan önce bir elini tutarlı biçimde diğerine tercih etmez ve bunu yapması diğer elini kullanmakta bir güçlük yaşadığının göstergesi olabilir. Vücudun tek bir tarafı için yaptığı o tercih ise asimetrik bir emekleme çabası ya da üç yaşından sonra basamak çıkma çalışması için yalnızca bir bacağını kullanmayı sürdürme şeklinde ortaya çıkabilir. Çocukların normalde az çok birbirinden farklı oranlarda ilerlediği ve başlangıçta yavaş başarıları normal gelişimin izleyebileceği de akılda tutulmalıdır.

Aynı zamanda bazı kilometre taşlarına ulaşmakta yaşanan gecikmelerin, görme ya da duyma sorunlarını da içeren başka nedenleri de mevcuttur. SP’nin ilerlemeyen bir hastalık olmasından dolayı, önceden elde edilen kilometre taşlarının kaybedilmesi sorunun kaynağının SP olmadığını gösterir. SP’nin yarattığı bozukluk erken çocuklukta fark edilebilir. Motor bozukluğun türü ve bölgesi sınıflandırmanın temeli olarak kullanılır. Genel olarak bilinen beş tür bozukluk mevcuttur:
  • Spastik: Kaslar serttir, postür anormal olabilir ve ince motor kontrol sekteye uğrar.
  • Atetoid: Yavaş, kıvrılan, istemsiz hareketlerle karakterizedir.
  • Hipotonik: Kaslar sarkıktır, tonusu yoktur. 
  • Ataksik: Denge ve koordinasyon bozuktur. 
  • Distonik: Bozulma karışıktır. 
Bozulmanın bölgesi genellikle üç geniş kategoriye ayrılır:
  • Hemipleji: Vücudun aynı tarafındaki kol ve bacağı kapsar
  • Dipleji: Her iki bacak, kolu kısmen kapsayabilir. 
  • Kuadripleji: Dört ekstremiteyi de kapsar.
SP’si olan kişinin örneğin spastik diplejisi ya da ataksik hemiplejisi olduğu söylenebilir. SP aynı zamanda, her ne kadar bunlar belirgin sınırları olmayan öznel kategoriler de olsa hafif, orta ya da şiddetli olarak adlandırılır.

Kas kontrolünün kaybı, özellikle de spastik türde, skolyoz (omurilik eğriliği),  kalça kemiği kayması ya da kontraktürleri de içeren ciddi ortopedik sorunlara neden olabilir. Kontraktür, kasta komşu bir kastan karşıt bir güç nedeniyle oluşan dengesizliğin yol açtığı kısalmadır. Kontraktürler uzayan kasılmalar şeklinde başlar, ancak düzenli eklem hareket açıklığı egzersizleri olmazsa sabit ya da tersine çevrilemez hale gelebilir. Sabit kontraktür, büzülen kasın, genel uzunluğunu azaltarak uyum göstermesiyle ortaya çıkar.

Sabit kontraktürler etkilenen uzuvlarda, sıkılı yumruklar, sıkıca bastırılmış ya da çarpık but ya da ekinusu içeren duruşsal anormalliklere neden olabilir. En yaygın duruşsal deformite olan ekinusta, ayak arka baldır kaslarının güçlü çekişi nedeniyle, baş parmakların sivrilmesine neden olacak şekilde uzar. Ayak yaygın biçimde, ekinovarus adı verilen bir durum ile içe doğru da çekilebilir. Bütün kontraktür biçimleri ağrı verici olabilir ve günlük hayatın, temizlik ve hareketliliği de içeren normal faaliyetlerine engel oluşturabilir.

Belirtildiği gibi, SP’ye neden olan beyin hasarı aynı zamanda çok sayıda başka bozukluğa da neden olabilir. Bu bozukluklar arasında şunlar yer alır:
  • Zeka geriliği
  • Öğrenme güçlükleri
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu 
  • Epilepsi
  • Görme bozukluğu, özellikle de strabismus (şaşılık)
  • İşitme kaybı
  • Konuşma bozukluğu 
Bu sorunlar, her ne kadar çocuğun yaşamında, SP’nin neden olduğu fiziksel bozukluklardan çok daha büyük etkilere neden olsa da SP’si olan bütün çocuklar diğer sorunlardan etkilenmez. SP’si olan çocukların yaklaşık üçte birinde ortadan şiddetliye doğru zeka geriliği, görülürken, üçte birinde hafif zeka geriliği, üçte birinde ise normalden normal üstüye doğru bir zeka görülür.

Teşhis
Gelişim sürecini takip etmek, bir doktorun çocuğun serebral palsisi olup olmadığını saptamada en önemli testi durumundadır. SP’si olan çocukların çoğu 18’inci ay civarında kesin biçimde teşhis edilebilir. Buna karşın, SP’yi teşhis etmek her zaman için kolay değildir, çünkü çocuk gelişimindeki varyasyonlar çocuğun kilometre taşlarına ulaşmasının gecikmesinden sorumlu olabilir. Ayrıca belirgin biçimde geciken çocuklar daha sonraları normal bir beceri seviyesine ulaşarak çok çeşitli gelişim aşamalarında ilerleme kaydedebilirler. Ciddi ya da uzun çocukluk hastalıkları da çocuğun normal seviyesine eninde sonunda yetişeceği gecikmelere neden olabilir.

Diğer risk faktörlerinin varlığı teşhise yardımcı olur. Doğumdan hemen sonra değerlendirilen apgar skoru bir yenidoğanın kalp atışını, ağlamasını, rengini, kas tonusunu ve motor reaksiyonlarını ölçer. Apgar skorunun on üzerinden üçten az olması SP’nin epey yüksek bir gösterisi kabul edilir. Anormal bir kas tonusunun ya da hareketlerin varlığı SP’yi işaret edebileceği gibi, infantil reflekslerin sürmesi de bunu gösterebilir. Felç ya da doğuştan organ kusuru olan bir çocuğun CP’ye daha fazla yatkınlığı vardır. Vücut için yapıların iki boyutlu resimlerini yaratan bir teşhis tekniği olan ultrason muayenesi beyindeki, SP ile ilişkilendirilebilecek ventrikül (sıvı içeren odalar) genişlemesi ya da periventriküler lökomalazi (ventrikülleri çevreleyen alanda görülen anormallik) gibi beyinsel anomalileri saptamaya yardımcı olacaktır.

Röntgen, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) çalışmaları ve bilgisayarlı tomografi (BT) taramaları belirtilerin nedenlerini gösteren skarlaşma, kistler, serebral ventriküllerin genişlemesi (hidrosefali) ya da diğer beyin anomalilerine bakmak üzere kullanılır. Kan testleri ve genetik testler de müsküler distrofi (kasların kademeli olarak küçülmesiyle karakterize bir hastalık), mitokondriyal (hücresel) hastalık ve diğer kalıtsal bozukluk ya da hastalıkları içeren muhtemel nedenleri ortaya çıkarmada kullanılabilir.
Serebral palsisi olan, ister yetişkin ister çocuk çok sayıda insan beslenme terapisi, kraniosakral terapi, beden çalışması, bitkisel terapi, homeopati ve akupunkturu da içeren alternatif ve tamamlayıcı tedavilerin birleşimi ile sistematik bir rahatlama ve artan bir yaşam kalitesine kavuşmaktadır.

Hamile kadınların toksoplazma paraziti içermesi mümkün olan kedi dışkısını temizlemekten kaçınması gerekir. Bu organizma, henüz doğmamış fetüste beyin hasarına ya da ölüme neden olabilir. Korunmasız cinsel ilişki, doğmamış çocuğa da geçebilecek genital herpes gibi cinsel yolla bulaşan hastalık riskini artırmaktadır. Kadınların aynı zamanda hamilelikten önce, fetüsün beyninin şiddetli hasar görmesine yol açabilecek kızamık ve kızamıkçıktan korunmak için aşı olmaları gerekmektedir. Belli ilaçları almaktan, sigara içmekten ve alkol almaktan kaçınmaları gerekir. Kokain, eroin, nikotin ve alkol fetüsün gelişmekte olan beyni için toksik maddelerdir.

Beslenme Terapisi 
Diyette yapılabilecek aşağıdaki ayarlamalar, serebral palsisi olan hastaların belirtilerini hafifletmek için önerilir.
  • SP’si olanların potansiyel alerjik besinlerden uzak durmaları gerekir. Alerjik besinlerin SP hastalarındaki belirtileri kötüleştirdiğine inanılmaktadır.
  • SP hastaları aynı zamanda, tam tahıllar, sebzeler, fasulye, meyve, kabuklu yemiş ve tohumlar gibi taze ve işlenmemiş besinleri yiyerek MSG (beyin için potansiyel olarak toksiktirler) gibi gıdalardaki koruyucu ve katkı maddelerinden uzak durmalıdırlar.
  • Kas tonusunu geliştirmek üzere, SP hastaları diyetlerine magnezyum, tiyamin, piridoksin, C vitamini ve biyoflavonoidlerle takviye yapmalıdır. Alternatif olarak, tüm bu yardımcı besinleri sağlayan günlük multivitamin/mineral takviyeleri yapmalı ve diyet ya da takviyelerle yeterli protein aldıklarından emin olmalıdırlar.
Osteopati
Osteopatik tedavinin özel bir biçimi olan kraniosacral terapi, forsepslerle yapılan zor bir doğumdan hemen sonra uygulandığında serebral palsiden başarılı bir koruma sağlayabilir. Yenidoğanın kafatasındaki kemiklere uygulanan bu manipülasyon, travmatik doğum sırasında çocuğun başında meydana gelen gerilim ve bozulmaları önleyebilir. Buna karşın, kraniosakral terapi yaşı ilerlemiş bir çocukta başlayan serebral palside başarısız olacaktır.

Beden Çalışması 
Masaj, refleksoloji, Feldenkrais ya da Rolfing gibi beden çalışmaları kan dolaşımı ve kas tonusunun düzelmesine yardımcı olur, serebral palsisi olan hastalardaki kas spazmlarını azaltır.

Diğer Terapiler 
Diğer potansiyel olarak yardımcı tedaviler arasında akupunktur, homeopati, bitkisel tedavi, dans ve müzik terapisi yer alır. Her ne kadar klinik denemelerle kanıtlanmamış olsa da, hiperbarik oksijen terapisi (HBOT) SP’nin pek çok belirtisini azaltmak için kullanılmaktadır. Kapalı bir odada normalden fazla basınçta saf oksijen sağlar ve yaygın biçimde vurgun yiyen dalgıçları tedavide kullanılır. Cornell Üniversitesi’nde 1999–2000 yılında yapılan bir çalışma, hafiften ortaya kadar SP’si bulunan 23 çocuğun bir saatlik 40 seansını incelemiştir. Motor beceriler, dikkat, dil ve oyun konularında gelişme olduğunu belirtmişlerdir.
Serebral palsi tedavi edilemez ancak neden olduğu yetersizliklerin çoğu planlama ve zamanlı bakım ile giderilebilir. SP’si olan çocuğun tedavisi, bozukluğun şiddeti, doğası ve yerine olduğu kadar çocuğun buna ilişkin diğer sorunlarına da bağlıdır. Hafif düzeyde SP’si olan çocuğun en uygun şekilde bakımı, fizik ve meşguliyetle tedavi uzmanı ile düzenli etkileşim içermeliyken, daha şiddetli biçimde etkilenen çocuğun tedavisinde ise dil ve konuşma terapisti, özel eğitim öğretmeni, spor terapisti, beslenme uzmanı, ortopedist ve nörolog yer almalıdır.

Yeni SP teşhisi konan bir çocuğun ebeveynlerinin, çocuklarının ihtiyaç duyacağı bütünsel bakımı koordine etmek için gerekli uzmanlığa sahip olmamaları muhtemeldir. Fiziksel ya da zihinsel bozuklukları bulunan çocukların ebeveynlerine yönelik destek grupları hem pratik tavsiyeler hem de duygusal destek için önemli kaynaklar olabilir. Büyük şehirlerde serebral palsi ile ilgili merkezler ya da hastanelerde bu alanla ilgili birimler bulunmaktadır. SP’si olan çocuklar özel eğitim hizmetlerine uygundur. Teşhisi koyan doktor, ebeveynleri bu hizmetlerin verildiği okullara yönlendirmelidir. Doğumdan üç yaşına kadar olan çocuklar da erken müdahale programları için uygundur.
Serebral palsi bir çocuğun, hepsi de çocuğun büyüme ve gelişiminde temel aktiviteler olan nesnelere uzanma ve onları kavrama, dolaşma, oyuncakların özelliklerini keşfetme ve diğer çocuklarla iletişime geçme kabiliyetini sınırlar. Bu nedenle de, hastalık motor becerilerin, dünyayı tanımanın ve sosyal yeteneklerin kazanılmasını kısıtlar. Aile, çocuğun çevresini onun ihtiyaçlarını karşılayacak ve çocuğun kabiliyetlerine karşı gelen durumlarla başa çıkmasını sağlayacak bir çevre oluşturarak bu kısıtlamaların üstesinden gelmek üzere pek çok şey yapabilir. Bir meşguliyetle tedavi uzmanının tavsiye ve talimatları SP’si olan çocuğun normal gelişimini sağlamak açısından hayati önem taşır.

Postür ve hareketlilik 
Spastisite, kas koordinasyonu, ataksi ve skolyoz, serebral palsisi olan kişinin postür ve hareketliliğini etkileyen önemli bozukluklardır. Fizik tedavi uzmanları, çocuğun etkilenen uzuvlarını hareket ettirme kabiliyetini en üst düzeye çıkarmak, normal motor hareketleri geliştirmek ve postürü düzeltmek için aile ile birlikte çalışır. Tekerlekli sandalye, yürüteç, ayakkabı ilaveleri, koltuk değnekleri ya da splintleri içeren uyarlayıcı ekipmanlara ihtiyaç duyulabilir. Uyarlayıcı ekipmanlara duyulan ihtiyaç kişi geliştikçe ya da yeni tedavilere başlandıkça değişebilir.

Spastisite 
Spastisite kasların kısalmasına, eklemlerin sıkılaşmasına ve postürün değişmesine neden olur. Spastisite yürüme, tekerlekli sandalye kullanma ve yardımsız oturma kabiliyetini etkileyebilir ve kendi başına yemek yeme, giyinme, temizlenme ya da günlük hayatın diğer faaliyetlerini engelleyebilir. Kontraktür ve kemik kayması spastisitenin yaygın sonuçları arasındadır.

Hafif spastisite, etkilenen kasların tam eklem hareket açıklığına kadar düzenli olarak esnetilmesiyle tedavi edilebilir. Bu genellikle en az günde bir kez yapılır. Orta ölçüde spastisitede uzvun anormal pozisyonun dışında tutulması için splintlere ya da normal pozisyona dönmesi için seri şekilde kalıba almaya (serial casting) ihtiyaç duyulabilir. Hafif plastikten yapılmış bilek-ayak splintleri (ortezler) çocuğun dengesini artırmak ve eklemi hizada tutmak üzere kullanılabilir.

Spastisite aynı zamanda diazepam (Valium), dantrolen (Dantrium) ve baklofen (Lioresal) içeren kas gevşetici ilaçlar kullanılarak da tedavi edilebilir. Serebral palsisi olan kişiler üzerinde, spastisiteyi kontrol etmek için bir takım ameliyatlar denenmiştir. Bunların çoğunun etkisi henüz kanıtlanamamıştır.

Ataksi Ve Koordinasyon 
Ataksi ya da denge kontrol kaybı hareketliliği etkileyen bir başka faktördür. Fizik tedavi SP’si olan çocuğun dengesini en iyi hale getirmeye yardımcı olmak üzere önemli bir araçtır. Eğer kas çifti üyelerinden biri aşırı güçlüyse koordinasyon daha da kötüleşebilir. Kasın splintlenmesi ya da ameliyatla daha az baskın olabileceği bir yere nakledilmesi yardımcı olabilir. 

Skolyoz
Skolyoz ya da omurilik eğriliği, omuriliği uygun şekilde tutan kasların güçsüzleşmesi ya da spastikleşmesi sonucu gelişir. Bu durum ağrı verebileceği gibi normal postüre ve iç organların fonksiyonlarına engel olur. Skolyoz bir gövde korsesiyle tedavi edilebilir. Eğer bunda başarılı olunamazsa, omurgayı dik tutan omurların birleştirilmesi için spinal füzyon cerrahisine ihtiyaç duyulabilir. 

Epilepsi 
SP’si olan çocukların yüzde 30-50’sinde epilepsi görülür. Epilepsi ilaçlarla, en çok da carbamazepin (Tegretol) ya da ethosuximide (Zarontin) ile tedavi edilir. Epilepsiyi kontrol altında tutmak üzere ketojenik diyet ve perhizin bir birleşimi de kullanılabilir. Her ne kadar epilepsi önleyici ilaçlara duyulan ihtiyaç bazı çocuklarda geçici de olsa, diğerleri için ömür boyu kullanım gerekebilir.

Strabismus
Strabismus ya da şaşılık ve gözlerde paralellik yoksunluğu spastik SP’si olan kişilerin yaklaşık yarısında görülür. Strabismus yamalama ya da düzeltici lenslerle tedavi edilebilir. Bunlar işe yaramadığında ise ya soruna neden olan kasların ameliyatıyla ya da botulinum toksin enjekte edilmesiyle tedavi edilebilir.

Beslenme 
Zayıf kas koordinasyonuna bağlı olarak SP’li çocuklar, bozukluğun sonuçlarını daha da kötüleştirecek şekilde tam büyüme ve gelişim için gerekli olan yeterli besini alamaz. Beslenme ihtiyaçlarına ve beslenme takviyelerine dikkat gösterilmesi gerekir. Zayıf yutkunma koordinasyonu içine çekme ya da besin veya salyanın solunmasına yol açabilir. Dil-konuşma terapisti kişiye besinleri içine çekmeden kaçınması için daha etkili hareket kalıplarını öğretebilir. Aşırı durumlarda, gıdaları nefesle çekmeyi önlerken doğrudan sindirim sistemine yeterli beslenmenin yapılması için bir gastronomi tüpüne de ihtiyaç duyulabilir.

Diğer yaygın tıbbi sorunlar 
Ağzın sulanması, dental çürükler (oyuklar) ve diş eti hastalıkları SP’si olan kişilerde, kısmen azalan koordinasyon, ağız ve çenedeki artan kas sıkılaşması nedeniyle genel nüfustan çok daha fazladır. Bunların her biri, ya tek başına davranışsal değişimlerle ya da ilaç tedavisiyle birlikte uygulanarak önlenebilir. Kabızlık da aynı şekilde daha yaygındır ve diyetsel değişikliklerle ya da gerektiğinde lavman veya suppozutuarlar kullanılarak tedavi edilebilir.

İletişim 
Dil ve ağız kaslarının zayıf koordinasyonu aynı zamanda konuşmayı da etkileyebilir. Çocuklar isteklerinin bilinmesini sağlayan resim tahtaları ya da diğer iletişim cihazları gibi düzeneklerden faydalanabilirler. SP’si olan okul çağındaki çocuklar ya da daha büyük kişiler için steno daktilo programları ve bilgisayar destekli konuşma cihazlarını da içeren pek çok destekleyici iletişim düzenekleri mevcuttur. Dil-konuşma terapisti var olan ekipmanların türleri hakkında değerli tavsiyelerde bulunabilir.

Eğitim 
SP’si olan çocuklar için en iyi okul seçimi zihinsel bozukluğun ve fiziksel bozukluğun varlığına ve derecesine olduğu kadar, bölgedeki imkanlara da bağlıdır. Çocuğu örgün bir devlet okuluna dahil etmek hafif fiziksel bozukluğu olan çocuk için işe yarayabilir. Durumu daha şiddetli olanlar içinse ayrı sınıflar ya da özel okullara ihtiyaç duyulabilir. Tecrübeli bir eğitim uzmanı aileye, çocuğa mevcut en iyi eğitimi sağlayacak çeşitli bürokratik yollar konusunda kılavuzluk edecektir.

Davranışsal ve zihinsel sağlık hizmetleri 
SP’si olan çocukta davranışsal problemler ya da psikolojik gelişimini ve sosyal etkileşimini etkileyen duygusal sorunlar görülebilir. Bunlar davranışsal modifikasyon programları ya da birey ve aile danışmanlığını da içeren özel müdahale ya da tedaviler gerektirebilir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu SP’si olan çocuklarda yaygındır ve davranışsal, eğitimsel ve tıbbi müdahale gerektirebilir.

Beklenecek sonuçlar 
Serebral palsi çocukluktan başlayıp ergenlikten yetişkinliğe uzanan olgunlaşmanın her evresini etkileyebilir. Her bir evrede SP’si olan kişi ve bakıcıları, kişinin kabiliyetleri ile uyumlu deneyim ve eğitimi bütünüyle oluşturmaya ve sürdürmeye uğraşmalıdır. Profesyonellerin tavsiye ve müdahaleleri SP’si olan kişiler için hayati önem taşır.

Her ne kadar SP ölümcül bir hastalık olmasa da, enfeksiyon, özellikle de akciğer enfeksiyonu riskini artırarak kişinin ömür süresini etkileyebilir. Zayıf beslenme, enfeksiyona yatkınlığa katkıda bulunabilir. Hafif SP’si olan kişiler normale yakın bir ömre sahip olurlar. Daha şiddetli SP biçimleri, özellikle de spastik kuadrplejisi olanların ömrü ise önemli ölçüde kısalmaktadır. Buna karşın SP’si olan çocukların yaklaşık %90'ı yetişkinliğe kadar hayatta kalmaktadır. 

2002 yılında, doğumda oksijen yetersizliğinin neden olduğu SP’li çocuklardaki hasarı onarmak için yeni, radikal bir yöntemin çalışılması için kaynak bulunmuştur. Muhtemel tedavi bebeğin dolaşım sistemine, oksijen yoksunluğu sonucu oluşan hasarın bulunduğu yere yönelip beyin hasarının doğal yollarla onarımını gerçekleştirecek olgun kök hücreler nakletmeye dayanmaktadır. Bu tedavi 2002’nin sonlarında henüz hayvanlar üzerinde test edilme gibi erken bir aşamada bulunmaktaydı.
Çoğu SP vakasının nedeni bilinmemektedir, ancak son yıllarda doğum güçlüklerinin çoğu kez suçlanmaması gerektiği ortaya çıkmıştır. Doğumdan önceki gelişimsel ve genellikle teşhis edilemeyen sorunlar çoğunlukla bu durumlardan sorumludur. Her ne kadar Rh faktörünün uyumsuzluğundan kaynaklı SP oranları önemli derecede azalmış da olsa, prematüre doğum sonucu olan SP oranları, prematüre bebekleri yaşatma konusundaki tıbbi müdahalelerde artan başarı dolayısıyla yükselmiştir.

SP riski annenin iyi beslenmesi, hamilelik sırasında uyuşturucu ya da alkolden uzak durulması, enfeksiyonlardan korunma ya da enfeksiyonların ivedi şekilde tedavi edilmesi ile azaltılabilir. Güncel etüt çalışmaları preeklampsi ve erken doğumun tıbbi tedavisi için magnezyum sülfat alan annelerde SP riskinin azaldığını ileri sürmektedir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye